03 Mart 2021 00:00

Post-truth ve “Doğru mu?” uygulaması

Post-truth nesnel hakikatin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olmasıdır.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Ulaş ADAK

ODTÜ                                      

Yazıyı okuyanların belki de bir kısmı daha önce post-truth kavramını duymuştur. Duymayanlar için ise önce kavramı bir açıklayalım. Post-truth nesnel hakikatın belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olmasıdır. Özellikle 21.yüzyılda popülist liderler( Le Pen, Trump,Bolsonaro,Erdoğan vb.) tarafından kullanılan kavram türkçeye hakikat sonrası olarak geçmiştir.Örnek vermek gerekirse Erdoğan’ın tüm veriler ve somut durum ortada iken halen eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrağı başarılı ilan etmesi herhangi bir dayanak bulamadan ülke içerisinde yaşanan tüm başarısızlıklarda dış mihrakları ve CHP’yi sorumlu tutması, 2002 öncesi Türkiye’yi susuz elektriksiz bir neolitik dönem yerleşimine benzetmesi basit bir post-truth örneğidir.

Yirminci yüzyıldan yirmi ders kitabında Timothy Snyder hakikat sonrası bir pre-faşizmdir demiştir. Burada pre-faşizm faşizmin oluşmasını sağlayacak nesnel koşulların oluşması olarak kullanılmıştır. Bu tip pre faşist dönemler aynı İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde olduğu gibi gelişen güçler yeterince sömürü alanı bulamadığı ve durgunlaştığı anlarda ortaya çıkıyor. Post-truth, sağ popülist liderler başta olmak üzere yıllardır siyaset içerisinde kendisine hep yer bulsa da özellikle sosyal medyanın yükselişi ile kendisine siyaset içerisinde sistemik bir hareket alanı bulmuş oldu. Sosyal medyanın yükselişi haber ve bilgi akışında inanılmaz bir artışa sebep oldu. Tabii ki bu artışın içerisinde kendi yer bulan haber ve bilgilerin çoğu gerçeklikten uzak dezenformasyona sebebiyet veren bir safsata yığını. Post-truth da tam olarak bu artışı kendi lehine kullanıyor. Gün içerisinde karşısına yüzlerce haber ve bilgi çıkan okuyucu bu haberlerin doğru ve yanlışlığını tartmak için yeterince zaman ve enerjiye ise sahip olamıyor. Doğal olarak da kendi hislerine daha yakın bulduğu, haberin özüne değil yayıncının aidiyetine bakarak doğruluk terazisini kuruyor.

HAKİKAT ÖTESİ HABERCİLİK

İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanması beklenen “Doğru mu?​” projesi de tam olarak haber alacak kişinin yukarıda belirttiğim dezenformasyonda boğulmasına yardımcı olacak bir şekilde kurgulanmış. Normal bir grup konuşması veya basın açıklamasında dahi hakikat ötesini kullanan iktidar haber alacak kişinin bu dezenformasyondan kafayı kaldırıdığı ilk anda da hemen önleyici bir hamlede bulunmuş olacak. Ülkemizde daha önce “Doğruluk payı” veya “Teyit” uygulamaları gibi bilgi kirliliğini azaltmak adına kurulmuş ve halen kullanımda olan uygulamalar zaten var. Bir haberi doğrulamanın veya yalanlamanın basamakları bu kadar net iken acaba “Doğru mu?​” uygulaması bu iki uygulamadan farklı ne sunacaktır? Aynı zamanda doğrudan hükümete bağlı olan iletişim başkanlığı tarafından kurulan bu uygulama doğrudan hükümete bağlı olan diğer bilgi kaynakları olan Anadolu Ajansı veya TÜİK gibi kurumların doğrulukları ve güvenilirlikleri bu kadar ortada iken aynı üst kuruma bağlı bu uygulama bize neler getirecek suyu ne kadar bulandıracak hep birlikte göreceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Meşrulaştırılmaya çalışılan grev kırıcılık ve işçi düşmanlığı

SONRAKİ HABER

İntiharların sorumluları yönetenlerdir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa