CPS işçisi kadınlar 8 Mart’ı direnişte karşıladı
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü direnişle karışlayan CPS Tekstil işçilerinin talebi tanıdık: Güvenceli iş, şiddetsiz yaşam, eşit işe eşit ücret!
CPS işçileri | Fotoğraf: Evrensel
Nevruz MERSİN
İstanbul
Tuzla’da kurulu olan ve Türk-İş’e bağlı DERİTEKS’in örgütlü olduğu fabrikada, patronların yaşadıkları anlaşmazlığın faturası işçilere çıkarıldı. Tazminatsız olarak kapının önüne konmak isteyen işçilerin yanıtı direniş oldu. Direnen işçilerin çoğu ise kadın.
8 Mart Dünya Emekçiler Günü, onların günü. 8 Mart vesilesiyle konuştuğumuz kadınların güvenceli iş, şiddetsiz yaşam, eşit işe eşit ücret başta olmak üzere pek çok talebi var.
29 yaşında, 8 yıllık işçilik hayatı olan Emine Can sendikanın işyeri temsilcisi. Ailesiyle beraber yaşıyor. Ücret alamıyor. İşten atılmayana kadar ise evin tek çalışanıydı. “Davamızdan vazgeçmeyeceğiz, bu bizim emek mücadelemiz” diyor, “Bugün biz vazgeçersek patronlar kazanacak. O fabrikada ne şartlarda ve zorluklarda çalıştığımız yalnızca biz biliriz. Bu yüzdendir ki kıdem tazminatımızda, ihbar tazminatımız da bizlere anamızın ak sütü kadar helaldir. Nasıl ki önümüze konulan işi hakkıyla yaptıysak, mücadelemizi de hakkıyla sürdürüp arkasında duracağız.”
Can; kadına yönelik şiddetin son bulduğu, kadınların öldürülmediği, adaletin herkes için eşit uygulandığı, hayatın tüm alanında adalet istiyor. Fabrikadaki taleplerine geliyor sıra: “Kadın olduğumuz için bulunduğumuz iş yerlerinde bizi hep ezmeye hakkımızı yemeye çalışıyorlar. Bizler taviz vermiyoruz herhangi bir taviz vermemiz halinde bizlere her türlü şeyi yaparlar. Bundan kaynaklı işyerlerinde mobbingin, kadın olmamızdan kaynaklı düşük ücretle çalıştırılmak istenmenin son bulduğu, eşit işe eşit ücret ise taleplerimizin en başında..” Bize son sözleri de direnen kadınlar için: “Kadınlar her yerde güzel, ama direniş alanlarında daha güzel. Ben de direnişçi bir kadın olarak şunu söylüyorum; bizler güçlüyüz, kendimizdeki gücün farkına varalım ve birleşelim.”
Pandemiden kaynaklı uzun süre kısmı süreli çalışmadan faydalandırılarak düşük ücretle çalıştırılan Derya Yılmaz, 10 yıllık CSP işçisi. Annesi ve kız kardeşiyle yaşıyor. Kız kardeşi bir yıllık işçi. Kendisi şu an direnişte. 40 yaşında. “Annemden nasıl para alırım” diyor, “Fabrikanın sahiplerinin arasında kâr savaşı nedeniyle biz işçiler mağduruz. Kavganın faturası biz işçiler ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Ama direniyoruz ve vazgeçemeyeceğiz.”
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü direniş alanında direniş ruhuyla karşıladıklarını söyleyen şöyle konuşuyor: “8 Mart’a giderken o kadar çok talebim var ki hangisinden başlasam bilemiyorum. Şiddetten uzak, küçümsenmeden, hor görülmeden yaşayabileceğimiz, cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmadığı, birey olduklarının farkına varıldığı, kadınlarından kendi güçlerinin farkına vardığını, eşit bir yaşam istiyorum. İşçi kadınların ise kadın olmalarından kaynaklı daha düşük ücretle çalıştırılmak istenmesinin son bulması, patronlardan bize saygı duymalarını, yaptığımız işe saygı duymalarını diliyor, Yaşasın kadın dayanışması diyorum.”
Filiz Şahin, 5 kişilik bir ailede, çalışarak yalnızca borçlarını ödemeye çalışan 13 yıllık iş yaşamının 10 yılını CSP tekstilde geçiren 28 yaşında genç bir işçi. Şahin de diğer işçiler gibi patronların kendi arasındaki çekişmeleri, pandeminin yarattığı krizin olumsuz sonuçlarını kendilerine yüklendiğini söylüyor. Pandemide işyerinde hem çalışıp hem de fabrikayı temizlediklerini söyledi. “Ben ailemden fazla, çalıştığım iş yerindeki arkadaşlarımla vakit geçirdim. Hâlâ geçiriyorum. Her konuda birbirimize destek olduğumuz gibi 3 yıldır iş yerinde yaşadığımız problemlerde de birbirimizin destekçisi olduk. İnsan iş yerinde bedenen yorulur; bizler bu fabrikada her gün işyeri kapanacak ve işsiz kalacağız korkusuyla psikolojik olarak yorulduk. Ama hep yan yana durduk” diyor.
‘BENİM İSYANIM BANTTA ÇALIŞAN ARKADAŞIMA DEĞİL, PATRONA’
Şahin, “CSP’de işçiler olarak aramızda kadın erkek ayrımı yapmadık hiçbir zaman” diyor ve devam ediyor: “Hepimiz işçiyiz, beraber aynı taraftayız dedik. CPS’nin kadın işçileri öteki iş yerlerine göre daha şanslılar. Benim isyanım benimle bantta çalışan arkadaşıma değil, benim isyanım patronlara, benim isyanım kendi patronuma. Şu süreçte ise tek talebim, kadın erkek gözetmeksizin emekçinin hakkının verilmesi, kadınların yaşadığı tüm sorunların son bulması.”
Yaklaşık 20 yıldır tekstil işçiliği yapan ve 2 oğluyla beraber yaşayan 40 yaşında bir kadın Necla Kaşıkçı… Üniversite mezunu oğlu iş bulamayınca Koton’un deposunda işçilik yapıp bir süre eve destek olmuş. Sonrasında askerliğe gitmiş. Şu an küçük oğluyla beraber çalışan Kaşıkçı bir yandan askerdeki oğluna destek olurken, bir yandan kira, faturalar ve mutfak giderleriyle boğuşuyor. Kredi kartları olmasa aç kalacak! “Elektrik, su, doğal gaz, hepsi çift fatura birikmiş” diyor, “Kredi kartlarım, hesaplarım terse dönmüş ve biz ücret alamıyoruz. Bu fabrika 300-400 çalışanı olan bir fabrika. ‘İş yok’ diyorlar biz inanmıyoruz. Bu fabrika da iş var. Patronların kendi aralarında çevirdiği oyunlar bizleri mağdur ediyor.”
Pandemi başından bu yana sürekli mağduriyet yaşadıklarını, kısmı süreli çalışma ile işsizlik ödeneğinin bittiğini, ücretsiz izne çıkarıldıkları zaman merdiven altı ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını, şu an çıkışları verilirse alacak işsizlik maaşı dahi alamayacaklarını söylüyor Necla Kaşıkçı.
Taleplerini şu şekilde sıralıyor: “Bir tek bu ülkede değil, tüm dünyada kadın cinayetleri son bulsun. Kadınlar öldürülmesin. Boşanmış bir kadınım çocuklarım benimle yaşıyor. Bizler yaşayabileceğimiz bir dünya istiyoruz. İşimiz vardı, onu da elimizden aldılar. İşsizlik son bulsun istiyorum. Önceki direnişi fabrikada yaptık. Orada yattık, kalktık. Yemeği soğukta çamurda yerlerde oturarak yiyoruz. Ama grev alanını bırakmıyoruz. En büyük talebim ise bu durumun son bulup, haklarımızın bize verilmesi.”