09 Mart 2021 07:30

YÖK, tepki çeken "kişiye özel" akademisyen alımlarına karşı adım atmak zorunda kaldı

İlanlarda belirli kişiye ait özellikler yazılamayacak, tez başlığına yer verilemeyecek. "Kişiye özel" ilanların önüne geçildi ama sözlü mülakatlar kalkmadan liyakatsiz atamaların süreceği düşünülüyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üniversitelerde akademisyen alımlarında uzun süredir tepki çeken "kişiye özel" ilanlara karşı adım atmak zorunda kaldı. Aynı zamanda kişiye özel kadro açılıp akademisyen alındığının da itirafı olan düzenlemeye göre, ilanlarda sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara yer verilemeyecek, lisansüstü tezi veya uzmanlık tezi adları yazılamayacak.

Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelik değişikliği ile 12 Haziran 2018 tarihli Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliğinin "genel şartları" düzenleyen maddesine, "İlana başvuru koşulu olarak adayların lisansüstü tez veya uzmanlık tezi adlarının bir kısmı veya tamamı yazılamayacağı gibi ilanda sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara da yer verilemez." fıkrası eklendi.

Buna göre, üniversitelerde profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi alım ilanlarında başvuru koşulu olarak adayların lisansüstü tez veya uzmanlık tezi adlarının bir kısmı veya tamamı yazılamayacak, ilanda sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara da yer verilemeyecek.

YÖK BAŞKANI SARAÇ'IN "RAHATSIZLIĞI" İTİRAF NİTELİĞİNDE

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yeni düzenlemeye ilişkin Twitter'dan paylaşımda bulundu. Saraç, yeni YÖK olarak ilk kez hayata geçirdikleri YÖK Akademik Kariyer Liyakat Projesi'nin tanıtım toplantısında, bazı akademik kadro alımlarında yaşanan durumlardan rahatsız olduklarını ve bunları engellemeye yönelik düzenlemeler yapacaklarını ifade ettiklerini hatırlattı. Saraç'ın cümleleri akademide kişiye özel kadro açıldığının itirafı gibi oldu. Ayrıca Saraç, yapılan düzenlemenin akademik kadro istihdamında liyakat ve fırsat eşitliğini artıracağını savundu.

Saraç, şu paylaşımda bulundu:

"Yaptığımız bu çalışma neticesinde, profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi kadrolarının özel şartlarında adaylara ait tez/uzmanlık tezi adlarının bir kısmı veya tamamı yazılamayacak. Ayrıca, ilanın özel koşulunda belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara da yer verilemeyecek. Belirli bir adayı tanımlayan özel şartların öğretim üyesi alımlarındaki atama ilanlarında yazılmasını engellemeyi hedefleyen ve fırsat eşitliğini, rekabet ve kaliteyi önceleyen bu düzenlememizin yükseköğretimimiz ve akademisyen adaylarımız açısından hayırlı olmasını dilerim."

"KİŞİYE ÖZEL" İLAN SİSTEMİ NASIL İŞLİYORDU?

Düzenleme ile uygulamadan kalktığı belirtilen işleyişte akademiye alınmak istenen belirli kişinin tez konusuna bakılıyor, sadece alınması hedeflenen kişinin özellikleri sıralanarak diğer başvuruların önü kesiliyordu.

Örneğin, bir tıp fakültesi için doçentlik ilanı tasarlayalım:

Zaten bu alanda doçentliğe başvurabilecek akademisyen sayısı biliniyor. Alınması hedeflenen akademisyenin özelliklerine bakılır, diğerlerinden ayırt edici özellikleri tek tek saptanır. Örneğin tıpta doktora yapan kişi aynı zamanda sosyoloji doktorası mı yapmış; hemen ilanının "özellikler" kısmına "Aynı zamanda sosyoloji doktorası yapmış" ibaresi eklenir.

Bu da mı adayları tek bir kişiye indirgemedi... Tek bir aday kalıncaya kadar yöntem tekrarlanır. Hedeflenen adayın lisans ya da uzmanlık tezlerine bakılır, "Allah'ın sıfatları ile görme duyusunun ilişkisi" konulu tez mi yazmış, hatta bu tez dünyada bu konudaki tek çalışma mıymış, derhal özellikler kısmına "Allah'ın sıfatları ile görme duyusunun ilişkisi konulu tez yazmış olmak" ibaresi eklenir. Böylece tıpta doktora yapan, doçentlik için gerekli yeterliliği tamamlayan, aynı zamanda sosyoloji doktorası da yapmış olan, üstüne bir de "Allah'ın sıfatları ile görme duyusunun ilişkisi" konulu tez yazmış olan aday, rakipsiz bir şekilde kadroya başvurur.

(Yüzlerce örneği olan uygulamanın kamuya yansıyan birkaç örneğini haberimizin sonundaki "İlgili haberler" kısmında bulabilirsiniz.)

SÖZLÜ MÜLAKAT SON BULMADAN LİYAKATLİ ATAMA OLUR MU?

Yoğun tepkiler üzerine "rahatsızlık" itirafı ile gelen düzenleme "kişiye özel" ilanların önünü keseceği için olumlu bir adım. Ancak hedeflenen kişilerin liyakat gözetilmeden akademik kadrolara alınmayacağını garantilemiyor. Kamuda liyakatsiz personel alımlarında yaygın kullanılan bir diğer yöntem ise sözlü mülakat yöntemi. Çok sayıdaki personel alımı örneğinde KPPS'den tam puan alan, en yüksek puan alan adaylar mülakatta elenirken en düşük puanlı başvurucular mülakattaki "olağanüstü başarıları (!)" sayesinde kadrolara kabul edildi. Bu kişilerin halk arasındaki tabirle "torpilli" oldukları, üst düzey yöneticilerle (milletvekili, rektör, belediye başkanı vb.) yakınlıkları ile sık sık ortaya seriliyor. Bu yöntemde itina ile oluşturulmuş mülakat kurulları kilit rol oynuyor.

Akademide (ve diğer kamu kurumlarında) "Sözlü mülakat kaldırılsın, liyakat esas alınsın" sesleri yükselmeye devam ediyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Doç. Dr. Ümit Savaşçı: Ankara'da korkutucu günlerin gelebileceğini hissediyoruz

SONRAKİ HABER

Cem Bialetti fabrikasında grev başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa