Oyuncu Onur Dilber: Sen bizim konservatuvarımızdın Rasim abi
Rasim Öztekin’i Seksenler dizisinden rol arkadaşı Onur Dilber ve Evrensel’in Sinema Yazarı Şenay Aydemir anlattı.
Rasim Öztekin, Hasan Efendi'nin kavuğunu, Oyuncu Şevket Çoruh'a teslim etmişti | Fotoğraf: Yasin Aras/AA (Arşiv)
Ege KARACAN
Türkiye tiyatrosunun beşinci kavuklusu, Seksenler dizisinin Fehmi babası, GORA’nın Bob Marley Faruk’u Rasim Öztekin, 62 yaşında hayata veda etti. Canlandırdığı karakterle hafızalara kazınan Rasim Öztekin’i Seksenler dizisinden rol arkadaşı Onur Dilber ve Evrensel’in Sinema Yazarı Şenay Aydemir anlattı. Dilber, ‘Sen bizim konservatuvarımızdın Rasim abi’ ifadelerini kullanırken Aydemir “Sinema çok büyük bir yeteneği kaybetti” dedi.
GEÇMİŞTEKİ USTALARLA ARAMIZA KÖPRÜ OLAN BİR USTAYDI
Onur DİLBER
Rasim Öztekin... Uzun yıllar birlikte çalışma şansına eriştiğim abim, ustam…. Sanki hiçbir zaman canını sıkan, keyfini kaçıran, onu huzursuz eden bir şey olmazmış gibi hayat dolu bir neşeyle sete gelip, aşkla hazırlanırdı ‘Fehmi baba’ olmak için. Seksenler’in Fehmi babası, bizim de Rasim babamız olurdu. Tek bir set çalışanını bile selamsız koymayan, güven veren iyilik dolu enerjisini tüm ekibe hissettirerek bizi iyileştiren büyüğümüzdü Rasim babamız…
Bir ustanın elinden geçtik. Peki neydi usta olmak. Sadece mesleğimize dair teknik bir tecrübe aktarımı mı? Bu tanımdan çok daha öte bir ustaydı Rasim abimiz. Bu mesleğin özünde olan insanı anlama ve insanı insana anlatma meselesini önce kendi içimizde bir ‘iyilik yolculuğu’ ile ele almayı öğreten büyük bir ustaydı. İyiye güzele hak ve adalete daha güzel bir dünyaya olan inancı bizlere aşılayan bir ustaydı.
Karşısında oynarken en ufak bir gerginlik hissetmeden en rahat oyunumu ortaya koyabileceğim bir gerçekliğe büründürürdü beni. Çünkü yüreğinde, gözünün ferinde Fehmi babayı öyle güzel gösterirdi ki, karşısında genç heyecanlı bir oyuncuyu aşar Komiser Rıza’ya dönüşürdüm.
Sadece sesini duymak için aradığımızda iyi hissetmemize, hayata, ülkemize, dünyaya dair umudumuzu diri tutmamıza neden olabilecek bir akıl ile bir yürek ile karşılaşırdık. Onunla iyileşir daha güçlü olurduk. Sevgiye saygıya dayalı bir ahlakı en derinlerde bizlere hissettiren Rasim abimizi, babamızı, ustamızı kaybetmenin acısı büyük. Artık sesini duymak için arayamayacağız ama onun sesi olarak yaşamaya, oyunlar oynamaya, daha güzel bir dünyayı var etmeye çalışacağız.
“Konservatuvarlarım” diye nitelendirdiği Münir Özkul, Erol Günaydın, Zeliha Berksoy, Ferhan Şensoy, Tuncel Kurtiz gibi ustalarla aramıza köprü olan bir ustaydı Rasim Öztekin. Konservatuvardan mezun olduktan sonra yeni bir konservatuvar, yeni bir okul oldu benim için. Sen de bizim konservatuvarımızdın Rasim abi.
KARŞISINDAKİ OYUNCUYU DA BÜYÜTÜRDÜ
Şenay AYDEMİR
Her şeyin tek boyuta indirgendiği, profesyonelleşme adı altında tek bir ezberin dayatıldığı bir zamanda her türlü rolün altından kalkabilen ender oyunculardan birisi ayrıldı aramızdan. Tiyatrodaki maharetlerini, Türk tiyatrosunun ‘Yüzük taşıyıcısı’ olması gibi özelliklerini alanı yakından takip edenler anlatacaktır kuşkusuz ama sinema çok büyük bir yeteneği kaybetti. Başta komedi olmak üzere birçok farklı türde filmlerde yer alan Rasim Öztekin, çoğu zaman ‘yan’ rollerde çıktı karşımıza. Bu ‘yan’ rollerde o kadar iyi o kadar büyüktü ki, karşısındaki ‘esas’ oyuncuyu da büyütürdü.