Psikolog Mevlüt Ülgen: İntihar bir halk sağlığı sorunudur
Artan intihar vakalarına ilişkin konuşan Psikolog Mevlüt Ülgen, intihar girişimlerinde sosyoekonomik sorunların önemli faktör olduğunu belirterek, intiharın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
Fotoğraf. Ramis Sağlam
Ramis SAĞLAM
İzmir
Yaşanan ekonomik krizle birlikte kovid-19 pandemi kısıtlamalarının ardından toplumsal travmalar farklı boyutlarda derinleşerek devam ediyor. Genel olarak intihar vaka artışları, ve kovid-19 sürecinde yaşanan intihar vakalarının nedenlerini Psikolog, Aile Danışmanı ve Eğitimci Mevlüt Ülgen’le konuştuk.
İntihar girişiminde ruhsal ve ilişki sorunlarının önemli yer tuttuğunu belirten Ülgen, sosyoekonomik sorunların da çok önemli bir faktör olduğunu söyledi. Ülgen, “İntihar bireysel bir karar olsa da ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel belirleyicileri olan toplumsal bir sorundur. Dünya Sağlık Örgütünün kavramlaştırması ile yılda 800 bin kişinin yaşamını yitirdiği bir halk sağlığı sorunudur” dedi.
‘EKONOMİK VE SİYASAL KRİZLE PANDEMİ SÜRECİ BİRLEŞTİ’
Kovid-19’la birlikte korku ve kaygıların daha da derinleştiğini ifade eden Ülgen, “Pandemi sürecinde çok sayıda ücretli çalışan ücretsiz izne çıkarıldı, işten atıldı. İşsizlik arttı. Pek çok sektör çalışamaz duruma geldi. Birçok işyeri kapandı; esnaf kepenk indirdi. Genel olarak ekonomik daralma ve yoksulluğun arttığı bir süreç oldu. Elbette bu durumun sonucu olarak da başta kaygı ve duygu durum bozuklukları olmak üzere birçok ruhsal sorun arttı. Pandemi bizi ülke olarak kırılgan bir süreçte yakaladı. Ekonomik ve siyasal krizle pandemi süreci birleşti. Bu dönemde en fazla ihtiyacımız olan güven ve umut verici adımlar yerine çatışma ve güvensizlik derinleştirildi. Siyasal iktidar pandemi sürecinde güven verici yaklaşım ve dayanışmayı artırma yerine derinleştiren adımlar attı. Atmaya da devam ediyor. İşini, ekmeğini, aşını kaybeden insanlar için koruyucu sosyal politikaları yaşama geçirme yerine; güvensizliği, güvencesizliği besleyen umudu kıran adımlarla pandemi süreci yönetilmeye çalışılıyor, daha doğrusu yönetilemiyor” diye konuştu.
İŞSİZLİK VE GELECEK KAYGISI
Araştırma sonuçlarının ve bilimsel verilerin ekonomik ve siyasal kriz süreçleri ile savaş ve çatışma dönemlerinde intihar girişimlerinde artış olduğunu gösterdiğini söyleyen Ülgen, “Toplumsal gerginlik, belirsizlik, çatışma, umutsuzluk, dayanışma ve sosyal destek sistemindeki yetersizlikler intihar vakalarında artışa zemin hazırlamaktadır. Son zamanlarda artan intihar haberleri de bunu doğrulamaktadır. Özellikle intihar girişimi sonrası elde edilen bilgiler, intihar eden bireylerin bıraktığı notlar olayın sosyoekonomik boyutuna dikkat çekmektedir. Ekonomik sorunlar, işsizlik buna bağlı olarak yaşanan ruhsal çöküntü, umut yitimi ve gelecek kaygısı dikkat çekici olup üzerinde çok yönlü durulması gereken kaygı verici bir tablodur. Özellikle gençlerde yaşanan işsizlik ve gelecek kaygısı, yaşama ilişkin umut yitimi önemle üzerinde durulması gereken bir olgudur” dedi.
Toplumsal travmaların kuşaktan kuşağa aktarılan, ruhsal sorunlara ve çöküntüye yol açan bir olgu olduğunu dile getiren Ülgen, intihar girişimine yönelimde bu psiko-sosyal iklimin de oldukça önemli bir yer tutuğunu söyledi.
‘GENÇLERDE İŞ, EĞİTİM VE GELECEK KAYGISI YAYGIN BİR SORUN’
Gençlerde iş, eğitim ve gelecek kaygısının daha öne çıktığını belirten Ülgen, “Bu dönemde intihar girişimlerini bireysel ruhsal sorunlardan, ilişki sorunlarına ve toplumsal sorunlara kadar birçok faktör etkilemektedir. Toplumsal boyutu ile bakacak olursak güven ve umut burada kilit kavramlardır. Güven kişinin kendisine olduğu kadar topluma, ailesine, çevresine ve geleceğine güvenmesi, geleceğe umut ile bakabilmesidir. İşsizlik, eğitim ve kariyer sorunları, ilişki ve aile sorunları da çok önemle üzerinde durulması gereken konulardır. Türkiye de yapılan araştırmalar gençlerin umutsuzluğuna ve güven yitimine dikkat çekmektedir. Gençler arasında mutsuzluk, depresif duygu durumu ve endişe, yaygın duygu durumları” diye ekledi.
‘RUH SAĞLIĞI HİZMETİNE ERİŞİM ÖNEMLİ’
Özellikle sosyoekonomik belirleyicilerin olduğu intiharları önlemenin önemli ölçüde mümkün olduğunu söyleyen Ülgen, “Bunun için intiharlara zemin hazırlayan sosyoekonomik ve siyasal iklimi değiştirmek, toplumsal dayanışma ve güveni tesis edecek yaklaşımlara ihtiyaç var. Yoksullaşmayı, işsizliği ve gelecek endişesini azaltacak, toplumu saran, kavrayan sosyal politika ve sosyal koruma sistemleri önemli. Adalet, eşitlik, hakça paylaşım, toplumsal diyalog, barış ve demokrasi çok önemli” dedi.
Ruh sağlığı hizmetine erişimin önemine de vurgu yapan Ülgen, “Yoksulluk ve yoksunluk bireyin ruh sağlığı hizmetine en fazla gereksinimi olduğu dönemde ulaşmasında çok önemli bir engel. Bu anlamıyla ruh sağlığı hizmetlerinin başta koruyucu ve önleyici ruh sağlığı olmak üzere ulaşılabilir olması çok önemli. Ülkemizde atılması gereken ön önemli adımlardan birisi de ruh sağlığı alanındadır” diye konuştu.