"Bu bir yılda gördük ki yaşamımız ne devletin ne patronların umurunda"
Kocaeli'de çeşitli iş kollarında çalışan işçilerle 1 yıllık pandemi sürecini konuştuk.
Fotoğraf: Oğuzhan Kılıç/DHA
Ebru YİĞİT
Gözde TEKİN
Kocaeli
Türkiye’de pandeminin 1 yılı geride kaldı. Bu dönem herkes evindeyken onlar çalıştı, üretim durmadı, çarklar döndü… Kimisi Kovid-19’a yakalandı, kimisi yakınını kaybetti. Ekonominin de gittikçe zorlaştığı bu dönemde ölüm ile açlık ikilemi arasında çalışmak zorunda olan işçilerle son bir yıllarını konuştuk.
Planlarının altüst olduğunu söyleyen Kordsa işçisi, “Sosyal hayat denen bir şey kalmadı zaten. Bu bir yılda kronik rahatsızlığım nedeniyle bir süre işe gidemedim, aylarca işe gelemeyen arkadaşlarımız da oldu. Yarın işten atma yasağı kaldırıldığında bu arkadaşlarımızı gözden çıkarabilirler diye konuşuyoruz aramızda. Bir taraftan evet hastalıktan korunması lazım bu kişilerin ama işsiz kalırlarsa nasıl geçinecekler bunu düşünen yok” dedi. Bu bir yılda kendisini en çok zorlayan şeylerden birinin maskeyle çalışmak olduğunu aktaran Kordsa işçisi, “Zaten çok yüksek sıcaklığın olduğu bir ortamda çalışıyoruz, maske ile çok daha zor. İşler hiç durmadı, hatta iş yoğunluğumuzun arttığını söyleyebiliriz. O nedenle çok zorlu bir yıldı” diye konuştu.
"HEM FAZLADAN ÇALIŞTIR HEM MESAİYE SAYMA"
“İnsan sağlığının hiç umursanmadığı, kendimizi çok değersiz hissettiğimiz bir yıl oldu” diyen Gratis işçisi, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Mesela pozitif çıkan arkadaşımızla temaslı olan arkadaşlarımızın çalışmaya zorlandığı zamanlar oldu. ‘Biz kameradan baktık, sen maske takmışsın sana virüs bulaşmamıştır’ demişler. Bu süreçte çalışırken mesafe diye bir şey yok ama soyunma odalarına giderken bizleri sırayla gönderiyorlar, fazladan 30-40 dakika çalıştırdıkları oluyor ve fazla mesai saymıyorlar.”
Federal Mogul işçisi de bu bir yılda üretimin eskisi gibi devam ettiğini söyleyerek, “Bir taraftan mesafe-maske kuralları konusunda sıkı bir denetim var üzerimizde, bu da yoruyor bizleri. Yani çalışırken böyle bir denetim var ama soyunma odalarındaki mesafeyi hâlâ düzenleyemediler. Üç kez dolapların yeri değişti ama hâlâ soyunma odaları bizler için sorun” dedi.
Otomotiv sektöründen bir işçi de herkesin kendisini yalnız hissettiği bir yıl olduğunu belirterek, “Nasılsın diye bile soramadığımız, sadece gözlerimizle selam verip geçtiğimiz bir süreçti. Ayda yılda bir yan yana gelip mangal yakmak, çay ocağına gidip çay içmek, bunlar tamamen bitti” ifadelerini kullandı.
"MESAFE SADECE MOLA SAATLERİNDE"
Patronların kârlarını düşündüğünü söyleyen bir metal işçisi ise “1 yılda aslında tedbir, mesafe derken kendimize ne kadar çok dikkat etmemiz gerektiğini anladık. Patronlar sürekli bizlere ‘Her şey sizin sağlığınız için’ diyorlar fakat biliyoruz ki onlar da kendilerini düşünüyorlar. Kapıda ateş ölçülüyor, aramızda mesafe yoksa uyarılıyor ama hat üstünde yan yana çalışıyoruz, ona bir şey denilmiyor. Mesafe sanki yalnızca mola saatlerinde olmalıymış gibi… Bu 1 sene bir kez daha gösterdi bizim sağlığımız ne devletin ne de patronların umurunda. Bizim ürettiğimiz kâr onların umurunda, kârları azalmasın diye her şeyi yapar, bizi her koşulda çalıştırırlar” dedi.
Tencere fabrikasında çalışan bir işçi kadın, geçen seneye göre iş yüklerinin arttığını söyledi. Ücretsiz izin uygulamasının fabrikalarında uygulandığını söyleyen kadın işçi, “Birçok yeni işçi aldılar. Eski işçiler de ücretsiz izne çıkarıldı. Hâlâ ücretsiz izinde olan arkadaşlarımız var” dedi. Tedbirlere dair konuşan kadın işçi, “Sadece bir kez dezenfekte yapıldı. Son 2 aydır maske dağıtılıyor. Dezenfektan kutuları boş. Servislerde hâlâ dip dibe oturmaya devam ediyoruz. Asla yeterli bulmuyorum önlemleri. Çay içme alanında da aynı şekilde dip dibe oturmaya devam ediyoruz. Üretimin durumu ve kalitesiyle ilgili üzerimize hep baskı oluşturuyorlardı. Pandemi koşullarında insanların daha çok dinlenip kendilerini korumaları gerekirken bizde tam tersi şekilde işliyor” ifadelerini kullandı.
"PSİKOLOJİK OLARAK KENDİMİ YORGUN HİSSEDİYORUM"
Petrokimya işçisi bir kadın, tedirgin bir yıl geçirdiklerini söyledi. “Bu bir yıl boyunca ya virüs bulaşırsa ya da biz birilerine bulaştırırsak diye sürekli korkar halde yaşadık” diyen işçi, ekonomik durumun da kendilerini olumsuz etkilediğini ifade etti: “1 yılda her şeyin fiyatı arttı, işsizlik çoğaldı. Ekonomik olarak daha da büyük bir darboğaza girdik. Ben bol bol mesai yaparken eşim işsiz kaldı. Haberlerde de görüyoruz, sadece benim eşim değil insanlar hep işsiz kaldı. Ekonomik sıkıntılar şiddeti de arttırdı. Ben mesela psikolojik olarak kendimi çok yorgun hissediyorum. Kendimizi sürekli kasıyoruz. Virüs kapmaktan korkuyorsun ama fazla mesai var kalmak zorundasın, korka korka 16 saat çalıştık, en azından bir sendikamız olsaydı bu durumda olmazdık.”
"DEVLET GÜÇLÜLERİN DEVLETİYMİŞ"
Tekstil isçisi bir kadın, fabrika işçilerine göre bu dönem işlerin azaldığını söyledi. Bazı dönem maaşların ödenemediğini söyleyen kadın işçi, “Üretim azaldı. İşyerinin de kazancı düştüğü için maaşlar ödenemez hale geldi. Pandemi sürecinde kazancım azaldı. Kısa çalışma gibi nedenlerle maaşlarımız düştü” dedi. İşyerinde hiç virüs yokmuş gibi davranıldığını söyleyen işçi, “Tedbirin bir anlamı yokmuş, zaten kaparsan kaparsın gibi davranılıyor. Bu süreçte insanların arasındaki ilişkiler de koptu. Akrabalık ilişkilerimizde soğukluklar oldu gidip gelmedikçe. Bu sürecin tümünde gördüm ki isçiyi kimse düşünmüyor, ne patron ne devlet... Herkes evde kapalı kalırken biz çalıştık ama bütün teşvikler patronlara verildi. Ben artık bu sene anladım, bu devlet bizim devletimiz değil güçlülerin devleti” diye konuştu.
Taşeron bir işçi de açlıkla ölüm arasında kaldıklarını belirterek, “Bütün gün geniş bir alanda, açık havada çalışıyoruz ama iş soyunmaya giyinmeye gelince dip dibe bir konteyner içinde iş elbiselerimizi giyiniyoruz. Sonra koronavirüs kaparsan suçlusu da sen oluyorsun. Ekonomik kriz iyice arttığından sesimizi de çıkaramaz olduk bir şey söylesek hemen 25/2’den işten atmakla tehdit ediliyoruz. Bu bir yıl boyunca hem yoksullaştık hem de sağlığımızdan oluruz korkusuyla çalıştık. Ya açlık ya ölüm reva görülen bu” dedi.