12 Mart 2021 12:30
Son Güncellenme Tarihi: 12 Mart 2021 19:17

İktisatçılar "Ekonomi Reform Paketi"ni değerlendirdi: Kitlelerin sorunlarını çözmez

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı "Ekonomi Reform Paketi"ni değerlendiren ekonomist ve iktisatçılar paketin reformdan uzak olduğunu ve vaatlerin gerçekçi olmadığını belirtti.

Yalçın Karatepe (solda) Twitter hesabından alınmıştır / Veysel Ulusoy (ortada), Aziz Konukman (sağda) MA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Uğur ZENGİN
İstanbul

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıda "Ekonomi Reform Paketi"ni açıkladı. Ekonomist ve iktisatçılar pakete dair değerlendirmelerinde reform vaatlerinin gerçekçi olmadığını ifade etti. İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, paketin iktidarın sağlam bir büyüme stratejisinin olmadığınının itirafı olduğunu belirtirken, Prof. Dr. Veysel Ulusoy, "Hedefin olmadığı, işleme planının bilinmediği ve amacının tanımlanmadığı, sadece harcama ve vergilerin kaynaklarına dair düzenlemelerden oluşmuş bir konu bütünü demek yanlış olmaz" dedi. Prof. Dr. Yalçın Karatepe de "Genel geçer beylik ifadeler. Enflasyonu düşüreceğiz, mali disiplini sağlayacağız, ihracatı artıracağız, işsizliği azaltacağız. Ama bunlara nasıl erişileceğine ilişkin somut hiçbir şey yoktu" değerlendirmesinde bulundu.

PROF. DR. AZİZ KONUKMAN: REFORM MADDELERİ İKTİDARIN İTİRAFLARI NİTELİĞİNDE

İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman iktidarın açıkladığı "reform programı"nı Evrensel’e şöyle değerlendirdi:

"Bu iktidar tarafından reform sözcüğünün içeriği boşaltmıştır. Ekonomide reformlar aksayan sorunların çözümüne yönelik bir tedbirler manzumesidir. Bu pakette bunları göremiyoruz. İkincisi zaten 19 yıldır bir iktidarın beklememesi gerekir. Bir sorun varsa, ‘O sorunları çözeceğim’ derse zaten kendi içerisinde bir çelişki de yaratır. Şu soruya muhatap olur: “Neredeydiniz bu zaman kadar?​” O anlamda sorunların yaratıcısından sorunlarının çözümünü beklemek abesle iştigal olur. Dolayısıyla bir reformu siyaseten de yapabilme şansı yoktur. Öyle bir aktör konumunda değildir mevcut iktidar. Bunun altını çizmek gerekir. Hukuk reformunda olduğu gibi ne diyor, “Gece yarısında, sabaha karşı kimse evinden alınmayacak” diyor. Bunun yasalarla ne ilgisi var? Yasalar zaten bu duruma izin vermiyor ki. Hukuk devleti önünü tıkayan düzenlemeleriyle uygulamalar yapan bir siyaset yapan bir iktidarın bu sorunları çözmesini beklemek gerçekten tuhaftır. Yani şöyle bir durum olmaz; hem itiraf yapacaksın bir sürü ve bunları yapacağım diyeceksin, akla şu gelir: O yaptığın itiraflar senin eksikliklerin yarattığın sorunlar.

ÖZEL SEKTÖRÜ DİNLEDİK HAZIRLADIK: BAŞTAN YANLIŞ

Ama ondan önce sunum hazırlanış biçimine eleştiri yapayım. “Özel sektörü dinledik, arkadaşlarımız özel sektör temsilcileri sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelerek tüm talepleri ve teklifleri dinledik” diyor. Bu olacak şey değil. Şimdi sivil toplum kuruluşlarının içinde kimler var bakalım. Büyük bir kısmı sermaye tabanlı kuruluşlar. Yani burada emek tabanlı kuruluşların olacağını zannetmiyorum. Açıklamıyor kurumların neler olduğunu ama nerden biliyoruz? Albayrak’tan biliyoruz. Albayrak ilk Yeni Ekonomi Programını açıkladığında yani eski o da, “Paydaşlarla oturduk, bunları tartıştık” dedi. Dolayısıyla bu iktidarın sicilinde var. Bu tür talepleri sermaye ağırlıklı kesimlerle muhatap olarak alıyor. Dolayısıyla salgın döneminin kazançlısı olan kesimlerini dinleyerek, onların taleplerini dikkate alarak mağdurların sorunları çözülemez. Geniş halk kitlerinin sorunları çözülemez. Baştan yanlış. Böyle bir şey olamaz.

REFORM BİLE DEĞİL

‘Post Washington anlaşması’ diye zaman zaman sunumlarında söylerim. 90’lı yıllarda yeni sermaye birikimi modelinin iktisat politikalarına bakış açısıdır. Orada şöyle bir şey vardır. ‘Her karar üçlü mekanizmaya ile alınacaktır’ der. Nedir o? Bir yönetişim diye bir sistem gelecek. Bu yönetişim üçlü olacak. Yani sivil toplum kuruluşları, bürokrasi, özel sektörün temsilcileri. Bunlar kararları alacak. Siyasetçi bu karar mekanizmanın dışında tutulmalıdır, diyordu. Bakıyoruz, sivil toplum kuruşlarını tabanına sermaye tabanlı, özel sektör zaten sermayenin temsilcisi, bürokrasi zaten akredite edilmiş bürokrasi. Yani uluslararası sermayenin onay verdiği insanlar bunlar. Merkez Bankası Başkanı gibi… Üç koltuğun da sermaye verildiği, tüm karar mekanizmalarında sermayenin gözetildiği biri bir yapı var. 90’lı yıllarda yeni sermaye birikimi rejiminin ön gördüğü kamucunun işlevi budur. Kamunun yeni işlevi budur. Eski politikalar devam edecek. Örneğin, pandemi nedeniyle mücbir sebep ilan ediyorum, döviz cinsinden performans ödemelerini (yolcu garantileri vb.) salgın sonuna kadar öteledim ya da TL’ye çevirdim denebilirdi. Bu bile reform olurdu. Ama bu dahi yok.

Washington uzlaşısı dönemindeki, yani özelleştirmeler KİT’lerin satılması, bütçenin küçültülmesi bunlara ilaveten bir yönetişim gelecek. ‘Yoksulluğu yöneteceksin, yönetişim getireceksin, onun bir diğer versiyonu bu’. Yani mutfakta politikaları sermayenin temsilcileri oluşturacak, temsilcileri derken, bir doğrudan temsilcileri, iki dolaylı sivil toplum örgütleri, üç sermaye çevrelerinin onay verdiği bürokratlar. İşte bu da bu pakette aynen bu dediğim çerçevede hazırlanmış.

"PARTİMİZİN İLGİLİ BİRİMLERİYLE TARTIŞILDI"

Manidar olan bir durum var. Onu söylemek zorundayım. Diyor ki, ‘Bakanlarımızın ve partimizin ilgili birimleriyle tüm bu başlıklar masaya yatırıldı. Etki kalıcı, çözüm yolları açık yüreklilikle tartışıldı.” Bu dehşet bir şey. Bugüne kadar seslendirilmemiş bir şey. Bu şuna çok uygun, cumhurbaşkanı aynı zamanda genel başkan. İşte bakın iki şapkanın karıştırıldığı bir şey bu. İlk kez oluyor. İlk kez bu tür politikalar, bu kamu politikaları çünkü bakanlar ve cumhurbaşkanı ya da neyse cumhurbaşkanı ofisleri kurulları olur. Partinin temsilcileri niye gelsin böyle bir şeyin içine? Onlar desteğini açıklayabilirler, katkı sundularsa bile kamuoyuna açıklanmaz!

19 YILIN İTİRAFI: SAĞLAM BİR BÜYÜME STRATEJİSİ YOK

İtiraflar meselesine geleyim. İstislal, istiklal, istikbal… Bayıldım. Betondan sermaye birikimi yapan, reel sektörü dışlayan bir büyüme stratejisi var Türkiye’de. Her projede inşaat sektörün konutların satılması var.  Bu yapı bizi kalıcı sürdürülebilir, büyüme kalitesini artıracak bir büyüme sağlayabilir mi, sağlayamaz. Geçmişte de sağlamadı.

Sürekli dış kaynaklara dayalı bir büyüme. Dışarıdan tasarrufları alarak bağımlı bir ekonomi yaratıldı. ‘İstiklal sağlayacağım’ diyorsan 19 yıldır sağlamadığını itiraf ediyorsun. Sağlam bir büyüme stratejisinin olmadığını zaten itiraf ediyorsun. Bu yeni bir itiraf da değil.

İstikbal…Bütün mesele önünü göremeyen bir ekonomi var. Yeni Ekonomik Program eylül ayında açıklandı. Oradaki tahminlerin hiçbiri tutmadı. Batı cephesinde yeni bir şey yok.

Ekonomi programları açıklanmıştı, Cumhurbaşkanlığı Programı, Yeni Ekonomi Programı ne oldu? 3 yıllık hedef şaka değil. Teşviklerin bütçe üzerinden açıklanması lazım. Acilen ek bütçe yapılması gerekiyor. Bu pakette dışlananlar seslerini duyurmalıdır."


PROF. DR. VEYSEL ULUSOY: EKONOMİ CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK!

Paketi Evrensel'e değerlendiren Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “İçeriğinde ise yıllardan beri sarf edilen söylemlerin makyajlanmış bir şeklini görüyoruz. Hedefin olmadığı, işleme planının bilinmediği ve amacının tanımlanmadığı, sadece harcama ve vergilerin kaynaklarına dair düzenlemelerden oluşmuş bir konu bütünü demek yanlış olmaz. Esas itibarıyla tarım, sermaye, para ve ürün piyasasına dayalı olması gereken reform yani değişim yaklaşımının, alt kısımda yine fonlama ile vergi gelirlerinin etkinliği ile kredi garantilerine dayanan ucuz krediye dayalı hali karşımıza çıkıyor” dedi.

Ulusoy, “Spesifik bir ‘reform’ olarak, ‘kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlardaki artışlar gerçekleşen enflasyon yerine hedef enflasyona göre yapılacak’. Bu neyi çözer” sorumuza şu yanıtı verdi: “Son enflasyon verilerine baktığımızda bu grup ürünlerde enflasyon oranı zaten yüzde 0,30 civarında gerçekleşti. Burada reformun bir anlamı yok. Öte yandan esas sorun gerçek enflasyonun çok yükseklerde olması. Türkiye zaten yıllardan beri hedeflenen enflasyonu uyguluyor... Burada yeni bir şey yok.”

Ulusoy, “Teşvikler gözden geçirilecek. İstihdam yarattığı iddiasıyla verilen bu teşvikler gerçekten istihdam yaratıyor mu” sorusuna ilişkin ise, “Yaratmaz. İstihdam yaratıcı politikalar emek piyasasında yapılacak gerçek dönüşümle; kamu fabrikalarının kurulması, tarımda devlet-çiftçi ortaklığında üretimle, nitelikli bölgesel yoğunlaşmaya dayalı üretim birimlerinin oluşturulması ile gerçekleşir. Özetle, ekonomi cephesinde yeni bir bir şey yok” yanıtını verdi.


PROF. DR. YALÇIN KARATEPE: REFORM DEDİĞİMİZ BU DEĞİL

Prof. Dr. Yalçın Karatepe de paketle ilgili Evrensel'e şu değerlendirmede bulundu: "Hakikaten hayal kırıklığı yaratan bir açıklama oldu. Çünkü, Cumhurbaşkanı da kasım ayından, ekonomi yönetimi değiştiğinden beri ‘reformların’ üzerinde çalıştıklarını söyledi. Dolayısıyla koskoca ülkenin ekonomi yönetimi 5 ayda sivil toplum örgütleri, iş dünyası vs. ile görüşerek ortaya çıkardıkları paketin çok spesifik konular ve alanlar içermesi ve bir yol haritası ortaya koyması gerekiyordu. Ama hiçbir şey yok. Genel geçer beylik ifadeler. Enflasyonu düşüreceğiz, mali disiplini sağlayacağız, ihracatı artıracağız, işsizliği azaltacağız. Ama bunlara nasıl erişileceğine ilişkin somut hiçbir şey yoktu. Hiç inandırıcı bir şey değil. Görebildiğim kadarıyla kerhen yapılan bir açıklama gibi görünüyor ‘reform’ paketi olarak. Çünkü piyasa sürekli ‘Ne zaman reformları açıklayacaksınız’ diye soruyordu. 98 sayfalık dökümanın 45 sayfası boş. Sadece götürü usulüyle vergiye tabi olan esnafa yönelik vergi alınmayacağına ilişkin bir açıklama var. Ama satır aralarına gizlenmiş konular da var.

BELEDİYELERİN HAREKET ALANINI SINIRLIYOR

'Bütçe disiplini sağlayacağız' konusu altında özellikle yerel yönetimlerin harcamalarına ilişkin birtakım ifadeleri var Cumhurbaşkanının. Anladığım kadarıyla özellikle muhalefette olan büyükşehir belediyelerinin hareket alanını sınırlamayı hedefliyorlar. Buna kılıf olarak da devlet bir bütündür dolayısıyla bütçe kısıtlamasına herkes uyacaktır diyecekler.

Bir de belediyelerin yaptığı yardımlara atıfta bulunuldu, çok da konuşulmadı. Kim nereden yardım alıyor, bunları bir çatı altında toplayacağız dendi. Anladığım kadarıyla muhalefetteki büyükşehir belediyelerinin yaptıkları desteklere de ciddi sınırlandırmalar getirecekler.

Onun dışında araç alımını sınırlayacağız gibi bir ifade var. ‘Reform’ dediğimiz şey bu değil, ‘reform’ denilen şeyin kalıcı köklü bir şey olması gerekirdi.

İçi boş, hiçbir somut bir şey olmayan, reform isteyen piyasaya açıklamak için hazırlanmış ama sonuç doğurmayacak şeyler."


Ekonomistlerin sosyal medya paylaşımlarından bazıları da şöyle:

İktisatçı Mustafa Sönmez: Kamu özel işbirliği yasasını çıkaracağız diyor . Demek ki şimdiye kadar yapılanların hepsi kanunsuz

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Bir dolu kurul, kurum, mevzuat, gözetim, denetim mekanizması...Çok sayıda rekabet, yüksek katma değer, dijitalleşme, şeffaflık söylemi...Peki milyonlarca işsiz, yoksul, aç, borçlu, emekli, atanamamış yurttaş için ne söyledi Cumhurbaşkanı? Hiç bir şey...

İktisatçı Uğur Gürses: 2014-15'te de 1350 maddeli reformlar ilan edilmiş, 3-6-12 aylık hedefler konmuş. Ama sonra hiçbir hesap verilmemişti.

(EKONOMİ SERVİSİ) 

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır Barosu: Avukatlar aldıkları vekaletnamelerle suçlanmakta

SONRAKİ HABER

Usta yönetmen Ertem Göreç hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa