13 Mart 2021 19:12

Eskişehir'de siyasi partilerden pandeminin 1. yılında eylem: Salgın istismar edildi

Eskişehir'de pandeminin birinci yılına dair açıklama yapan EMEP, Halkevleri, Sol Parti ve TKP salgının patronların çıkarları ve AKP iktidarı lehine istismar edildiğini vurguladı, taleplerini yineledi.

Fotoğraf: Eylem Lodos/Evrensel

Paylaş

Eskişehir'de EMEP, Halkevleri, Sol Parti ve TKP, pandeminin birinci yılında Yediler Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Bizi virüs değil sizin düzeniniz öldürür" denilirken salgının patronların çıkarları ve AKP iktidarı lehine sonuna kadar istismar edildiği vurgulandı.

Basın metnini Sunay Akarsu ve Özlem Uyanık'ın okuduğu eylemde insan yaşamının her şeyin üstünde olduğunu söyleyen Akarsu, Kovid-19 pandemisinin insan sağlığı ve yaşamına karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu ve olağanın dışında belli tedbirler alınmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.

"Geçtiğimiz bir yıl içerisinde yaşananlar salgının patronların çıkarları ve AKP iktidarı lehine sonuna kadar istismar edilmesidir. Salgın rakamlarında, aşı uygulamasının başlanacağı tarihte, ücretsiz maske dağıtımında halka yalan söylediler ve söylemeye devam ediyorlar" diyen Akarsu, aşılama programında keyfi uygulamalar görülürken ikinci doz aşının uyulanma oranının %2’lerde kaldığına dikkat çekti. Aşı alımlarında dönen hesapların aşı üzerinden para kazanma şüphelerini arttırdığını kaydeden Akarsu, zenginlerin yada AKP’lilerin aşıya ulaşma oranı tartışılırken mevcut aşıların tükendiğini dile getirdi.

"HEM SAĞLIK HEM DE İŞSİZLİK VE YOKSULLUK TEHDİDİ"

Akarsu, "Geçen bir yıl emekçi halkımız açısından sadece sağlık tehdidinin değil işşizlik ve yoksulluk tehdidinin de fazlasıyla hissedildiği bir yıl oldu. Salgın sırasında emekçiler giderek yoksullaşırken dünyadaki milyarderler servetlerini 3,9 trilyon dolar arttırdı. Geçinemediğini söyleyerek yaşamına son veren yurttaşların sayısı ciddi bir artış gösterirken, açlığın belki de Cumhuriyet tarihinde uzun yıllar sonra ilk kez gerçek bir tehdit haline geldiği bir döneme girildi. Salgın koşullarında halkın başka sağlık sorunları nedeni ile sağlık hizmetlerinden yararlanma oranında ciddi gerileme yaşanırken, özellikle emekçilerin çocukları için eğitim hakkı fiilen ortadan kaldırıldı" dedi.

Çalışma koşullarının ağırlaştırılmasının, çalışma sürelerinin işçiler aleyhine esnetilmesinin, çok sayıda hak gasbının ve yine işçiler aleyhine kimi yasal düzenlemelerin geçtiğimiz bir yıl içinde normalleştirildiğini belirten Akarsu, ideolojik saiklerle halkın sosyal yaşamında da ciddi kısıtlamalara gidildiğinin altını çizdi.

"SALGIN BAHANESİYLE HAKLAR GASBEDİLDİ"

AKP iktidarı ve sermaye sınıfının salgın kısıtlamalarını fiili bir sıkıyönetim halini işler kılmanın bahanesi olarak kullandığına dikkat çeken Akarsu, "Emekçi halkın zaten sınırlı olan siyasete katılım kanalları tamamen kapatıldı. Toplumsal güçlerin muhalefet etmesini ve işçilerin hak arama eylemlerini ya tümden yasakladı ya da bu eylemlere müdahale etti. Ülkenin aydınlanmacı, yurtsever, eşitlikçi güçlerinin sözlerini söylemesini, sokağa çıkmasını fiilen imkansızlaştırdı. Yapılmak istenen eylemler karşısında salgın kısıtlamalarını bahane ederek orantısız bir kuvvet kullanımına gitti. Diğer yandan, toplumsal hayatı alabildiğine sınırlayan AKP iktidarı, patronların çarkı dönmeye devam etsin diye çalışma hayatına dönük kısıtlamalar söz konusu olduğunda alabildiğine esnek davrandı" diye konuştu.

HALKA GELİNCE YASAK, İKTİDARA VE YAKINLARINA SERBEST

Okullar dahi kapalı iken tarikat ve cemaat yapılarının buluşmalarına izin verildiğini vurgulayan Özlem Uyanık ise, salgında yakınlarını kaybeden binlerce aile sevdiklerini kısıtlı koşullarda toprağa verirken AKP iktidarı ve cemaatlerin cenaze törenlerini kitlesel gövde gösterileri haline getirmekte hiçbir sakınca görmediğini ifade etti.

Uyanık, açıklamaya şu sözlerle devam etti:

"Siyaset alanında da tam bir fırsatçılık içinde bulunan AKP, kendi siyasi faaliyetlerinde hemen hemen hiçbir salgın kısıtlamasına uymadı. Kendi tabirleri ile 'lebaleb' kalabalık AKP toplantıları gerçekleştirmekten geri durmadı. Açılış ve benzeri gerekçelerle ülkenin dört bir yanında hiçbir tedbir olmaksızın halkı meydanlara toplamakta bir sakınca görmedi. Gelinen nokta bu açıklamanın yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bizler, işçi sınıfına siyaset alanının tamamen kapatılması girişimlerine, halkın direnme hakkının elinden alınmasına izin vermeyeceğiz. Milyonlarca çocuk ve genç eğitimden koparılmış, keyfi yasaklamalar artmış, AKP kendisi açısından daha uygun bir insan dokusu yaratmak için büyük fırsatlar elde etmiştir. Tüm bunlar olurken düzen muhalefeti de ne iktidarın karşısında durmayı göze alabilmiş ne de halkın çıkarlarını gözetmiştir."

Uyanık, iktidara çağrı yaparak şu eylem planının uygulanmasını istedi:

  1. "Aşılama süreci bütün aşamaları mümkün olan en kısa sürede bütün toplumu kapsayarak tamamlanmalı, toplumda aşılamaya karşı kuşku uyandırmaktan ve adaletsizliği meşrulaştırmaktan başka sonuç doğurmayacak olan ücretli aşı uygulama niyetinden kesinlikle vazgeçilmelidir.
  2. Salgın boyunca devlet hastanelerindeki Kovid-19 yoğunluğunu yeni bir fırsata çevirmeye çalışan, salgınla mücadelede muazzam kaynakların israfına neden olan bütün özel sağlık kuruluşları devletleştirilmelidir.
  3. Yalnız Kovid-19 değil, bütün salgın hastalıklara karşı toplum sağlığını korumak için gerekli aşı ve ilaç çalışmalarını yürütecek bir Ulusal Enstitü kurulmalı, tüm ilaç üretim ve dağıtım ağları derhal devletleştirilerek bu Enstitü’ye bağlanmalıdır.
  4. TTB ve SES gibi sağlık kurumlarının salgına dönük önerileri dikkate alınmalı, tüm süreç şeffaf olarak yürütülmelidir. Salgın tamamen etkisini yitirinceye kadar tüm yurttaşlara ücretsiz ve yeterli miktarda nitelikli maske ve dezenfektan dağıtılmalıdır.
  5. Eğitimin tüm ülkede yüz yüze olarak bir an önce başlaması için her tür önlem alınmalıdır. Yeni derslikler yapılmalı öğretmen ve diğer personel için kadro açılmalı, okullara ısınma, havalandırma ve temizlik gibi başlıklarda ödenek çıkarılmalıdır. Özel okullar devletleştirilmeli ve Diyanet İşleri Başkanlığının devasa bütçesi Eğitim Bakanlığına devredilmelidir.
  6. Elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketleri devletleştirilmeli, konutlardaki abonelerin bütün borçları silinmelidir.
  7. Sendikal, siyasal faaliyetler, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dönük kısıtlamalar sağlık için gerekli belli kurallara uyulduğu sürece tamamen kaldırılmalıdır. Sendikal ve siyasal faaliyetlere dönük tüm yasaklamalar kaldırılmalıdır.
  8. İşten çıkarma yasaklanmalı, bütün işsizlere ve salgında işyeri kapananlara işsizlik koşulları devam ettiği süre boyunca aylık en az asgari ücret tutarında ödeme yapılmalıdır.
  9. Ücretlilerin kredi kartı borçları silinmeli, Ziraat Bankası’nın küçük çiftçilere haciz uygulaması durdurulmalı ve küçük çiftçilerin kredi borçları sıfırlanmalıdır.
  10. Devletin tüm kaynakları öncelikli olarak halkın eğitim, sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için seferber edilmeli, sermayeye dönük tüm teşvik vb. yardımlar ve kaynak aktarımları durdurulmalıdır."

(Eskişehir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Evrensel'e verilen cezalara karşı okurlarımızın dayanışma ilanları -14 Mart 2021

SONRAKİ HABER

Hendek iş cinayeti davası mağdurları: Suçluların hak ettiği cezayı almasını istiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa