Kayseri Afgan Mülteciler Derneği Başkanı: Mültecilerin rahat nefes alması sağlanmalı
Kayseri Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Başkanı Zakira Hekmat ile derneği ve faaliyetlerini konuştuk.
Kayseri Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Başkanı Zakira Hekmat | Fotoğraf Zakira Hekmat'ın kişisel arşivinden alınmıştır
Ahmet AKARSU
Kayseri
Liseyi bitirdikten sonra üniversite için Türkiye’ye gelen Afganistanlı Zakira Hekmat tıp fakültesinden mezun olduktan sonra Kayseri’de, Kayseri Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğini (ARSA) kurdu. Hekmat, Afganistan’da çocukların ve kadınların korunması için gerçekleştirdiği kitle örgütü faaliyetlerine burada ARSA ile devam etti. Projelerinden bahseden Hekmat, “Barış içinde, huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşamak herkesin doğal hakkı. Mültecilerin rahat nefes alması sağlanmalıdır” diye konuştu.
"KARŞILIKLI GÜVEN İNŞA ETMEYİ HEDEFLİYORUZ"
ARSA sürecini anlatabilir misiniz? Neyi hedeflediğiniz, neler yaptınız?
2009 yılında gönüllü kişiler tarafından Afgan Mülteciler Koordinasyonu olarak faaliyete başladı. 2014’te gazeteci, doktor, akademisyen, mimar ve insani yardım çalışanları tarafından derneğe dönüştürüldü.
Faaliyetlerimiz hem mültecilere hem de ev sahibi topluluklara hitap ediyor. Sosyo-kültürel faaliyetlerle, kadınların katıldığı beceri eğitimleri, kaligrafi festivalleri, futbol turnuvaları, sosyal uyum faaliyetleri ile mülteciler ve ev sahibi topluluklar arasında karşılıklı güven inşa etmeyi amaçladık. Sosyal uyum faaliyetleri kapsamında Türkiye’deki mülteciler ve yerel halkın bilgilendirilmesi ve koruma desteği sağlanması ile koruma hizmetlerine yönlendirilmesi bireysel danışmanın yanı sıra bilgilendirme toplantıları ve grup aktiviteleri de gerçekleştirilmektedir.
"MÜLTECİ KADINLARIN GÖRÜNMEYEN EMEĞİ…"
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında neler yaptınız? Mülteci kadınların yaşamına dair neler söylersiniz?
Pandemi döneminde “Mülteci Kadınlar İçin Çalışkan Eller” projesini başlattık. Projenin hedefi mülteci kadınların görünmeyen emeğinin görünür kılınması idi.
Atölyelere katılan 30 kadın tarafından takı tasarım, ahşap boyama, dekoratif ev eşyası ve el örgüsü gibi farklı kategorilerden 600'a yakın eser üretildi. Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) işbirliği ile üretilen eserleri “Mülteci Kadınların El Sanatı” sergisinde halka sunduk. Dünyada kadın olmak zor ama mülteci kadın olarak yaşamak ve hayata tutunmak daha da zor oluyor. Umarım tüm dünyada kadınlar ev ve iş hayatlarına şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmasınlar.
"HOŞGÖRÜ SİYASİ GRUPLAR İÇERİSİNDE DE OLMALI"
Dünyadaki savaşları, barış taleplerini nasıl gözlemliyorsunuz? Özellikle Afganistan, Türkiye, Suriye üzerinden neler söylersiniz?
Mültecilik insanlık tarihinin devam eden çatışma, savaşlarının bir sonucudur. İnsanlık tarihinde savaşların, felaketlerin yol açtığı yıkımlardan kendini korumak isteyen insanların yaşama tutunma çabası söz konusu olmuştur. Savaş insanlara iki seçenek bırakır; birinci seçenek ‘Sen de öl’; ikincisi ‘Ölmek istemiyorsan kaybol.’ Silahı olmayan siviller ikinci seçeneğe mecbur bırakılıyor.
Barış içinde, huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşamak herkesin doğal hakkı. Güçlü ülkeler kendi menfaatini düşünerek savaşların bitmesini istemezler. O yüzden göç mevzusu da yakın zamanda bitmeyecek.
Toplumun bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için farklı grup veya toplulukların birbirine karşı hoşgörülü olmaları önemlidir. Hoşgörü sadece gruplar arası ilişkilerde değil, siyasî gruplar arasındaki ilişkilerde de geçerli olmalı.
“BARIŞ, HUZUR, GÜVENLİ BİR YAŞAM”
Son olarak, göçmenlerin nasıl bir dünyada yaşamasını istersiniz? Bu noktada dünya ve Türkiye’ye bir çağrınız olur mu?
Bu sorunun cevabı hep hayal olmuştur. Can güvenliği olmayan yerden, savaştan ve diğer sebeplerden dolayı ülkesini terk edip gece gündüz demeden dağları, ölümü göze alarak botlarla denizleri aşan kişiler için büyük dileğim güvenli bir yerde rahatça nefes alabilmeleri.