16 Mart 2021 06:46

İHD: Halepçe Katliamı'nı lanetliyoruz, Kürt sorunu barışçıl yöntemlerle çözülsün

Halepçe Katliamı'nın yıl dönümünde açıklama yapan İHD, bölgenin Halepçe'nin ardından IŞİD saldırılarına maruz kaldığını, tehditlerin hâlâ sürdüğünü belirterek Kürt sorununda barışçıl çözüm istedi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

16 Mart 1988'de Irak'ın Halepçe kentinde kimyasal gazlarla yapılan bombalamanın üzerinden 33 yıl geçti. İnsan Hakları Derneği (İHD), 10 binin üzerinde insanın öldürüldüğü Halepçe Katliamı ile ilgili yaptığı açıklamada katliamı lanetledi. Açıklamada IŞİD saldırıları ve Türkiye'nin askeri operasyonlarının Irak Kürtlerini hâlâ tehdit ettiği vurgulandı ve Kürt sorununun barışçıl çözümü istendi.

İHD tarafından yapılan açıklamada, Irak Kürdistanı’nda Enfal Operasyonu kapsamında başta Halepçe olmak üzere Kürt şehirlerinde Irak'ı Kürt nüfusta "arındırmak" amacıyla yıllar süren soykırım yapıldığı belirtildi. 16 Mart 1988 günü başlatılan ve 3 gün süren hava saldırılarında özellikle Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Halepçe Kasabası ve civarı kimyasal silahlarla bombalandığı ve bu saldırılarda 12 bin kişi yaşamını yitirdiği hatırlatıldı.

Halepçe’nin acısı dinmemişken IŞİD isimli çete tarafından Ağustos 2014’te Irak’ın Şengal Bölgesi’nde bulunan Ezidi Kürtlere yönelik soykırım saldırısı yapıldığı belirtilen açıklamada binlerce Kürt kadının kaçırılıp katledildiği veya köle olarak satıldığı belirtildi. Bununla da yetinmeyen IŞİD'in Irak’ta bulunan başta Kürtler olmak üzere kendi mezhebinden olmayan herkese saldırdığı hatırlatıldı.  2015 yılında önce Suriye’nin Rojava Bölgesi’nde Kobani direnişi ile IŞİD saldırısının püskürtüldüğü, ardından Şengal'in de özgürleştirildiği tarihsel direnişlerin yaşandığı belirtildi.

Bölgede Kürtlere yönelik tehditlerin devam ettiği belirtilen açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

"24 Eylül 2017 tarihinde Irak Federe Kürdistan Bölgesinde yapılan referandumdan sonra Irak Merkezi Hükümeti ile İran destekli Haşdi Şabi isimli milis örgütünün başta Kerkük olmak üzere çok sayıdaki yerleşim yerlerine saldırarak buralarda yaşayan Kürtleri zorla göçe göndermesi aslında tehdidin devam ettiğini göstermektedir. Türkiye’nin sınır güvenliğini gerekçe yaparak, paramiliter gruplarla birlikte Suriye’nin Afrin bölgesine yönelik Ocak 2018’de başlattığı ve Mart 2018’de sona erdirdiği askeri operasyonunda ise uluslararası kuruluşların raporlarına göre onlarca sivil yaşamını yitirmesi ve on binlerce sivilin yerinden edilmesi durumun ne kadar ciddi ve vahim olduğunu göstermektedir. Aynı gerekçe ile Türkiye 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığı kuzey Suriye’ye yönelik askeri operasyonu sonucunda da onlarca sivil yaşamını yitirmiş ve on binlerce sivil yerlerinden edinmiştir. Bu durum BM bağımsız uzmanları tarafından hazırlanan 28 Ocak 2020 tarihli Suriye Arap Cumhuriyeti Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu raporunda etraflıca ele alınmıştır. Ayrıca Uluslararası Af Örgütü ve İzleme Örgütü raporlarında da yer almaktadır.

İHD, Türkiye’de Halepçe Katliamı’nın anma günü olarak bilinen 16 Mart gününü “Kürt Soykırımı Günü” olarak tanıma kararı almış ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu soykırımı tanımasını talep etmektedir. Soykırım suçu, BM Roma Statüsü’nde ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacı ile işlenen öldürme, bedensel veya zihinsel zarar verme, fiziksel varlığı ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirme, yani göç ettirme, grup içinde doğumları engellemek amacı ile tedbirler alma ve gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletme olarak tanımlanmaktadır. Saddam Hüseyin rejiminin özellikle Enfal Operasyonu kapsamında amaçladığı ve gerçekleştirdiği suçlar soykırım suçudur. Bu nedenle de yapılanların soykırım olarak adlandırılması gerekmektedir. Soykırım gibi en ağır suçun işlendiğini kabul etmek gelecekte oluşabilecek benzeri suçları önlemekte caydırıcı bir rol oynayacaktır. Ayrıca soykırımda yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına ve soykırıma maruz kalmış bir halkın acılarına ortak olmak, onların yas süreçlerini yaşamasına katkı sunacaktır.

Enfal Operasyonu kapsamında işlenen suçların soykırım olduğunu bugüne değin Irak ve Irak Federe Kürdistan Bölge Yönetimi, Norveç, İsveç ve İngiltere kabul etmiştir. Ortadoğu’da en çok Kürdün yaşadığı Türkiye’nin de Enfal Operasyonu kapsamında işlenen suçları soykırım olarak tanıması anlamlı ve önemli olacaktır. Ancak ve ne yazık ki Türkiye’de 24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan silahlı çatışmalarda gelinen aşamada Türkiye içindeki çatışmalı durum Türkiye dışında özellikle Suriye sahasında sıcak savaşa dönüşmüş, Irak’ın kuzeyini kapsayacak şekilde giderek yaygınlaşmıştır. Türkiye siyasi iktidarını bıkmadan ve usanmadan bir kez daha Kürt sorununu siyasi yollarla barışçıl yöntemler kullanarak çözmeye davet ediyoruz. BM ve Avrupa Konseyi’ne de devam eden silahlı çatışmaları ve savaşı sona erdirecek tutarlı politikalar uygulamaya çağırıyoruz.

İHD, tüzüğündeki ilkesel tutumu nedeni ile nerede ve ne zaman yapılırsa yapılsın soykırıma karşı olduğundan Türkiye’nin Kürt Soykırımı’nı tanıması için mücadelesini sürdürecektir.

Enfal Operasyonu kapsamında soykırımda yaşamını yitirenleri bir kez daha anıyor ve bir daha asla diyoruz!" (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Çorlu tren katliamı davası 7 Eylül'e ertelendi | "Geciken adalet, adalet değildir!"

SONRAKİ HABER

Edirne'nin içme suyu kurtuldu, kurşun madeninin ÇED süreci sonlandırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa