Gazeteci-Yazar Seray Şahinler: Benim için şiirin tanımı Orhan Veli’de saklıydı

Ege KARACAN

Gazeteci-Yazar Seray Şahinler’in “Ağabeyim Orhan Veli” kitabı geçtiğimiz ay okurla buluştu. Orhan Veli’nin kardeşi Füruzan Yolyapan’ın anılarından yola çıkan Şahinler; kitapta şairin kapsamlı bir portresini çiziyor.  Şahinler “Benim için şiirin tanımı ve karşılığı hep Orhan Veli’nin dizelerinde saklıydı. Hayata bakışı, en ince ayrıntıları o kendine has diliyle ifadesi hep çok etkileyiciydi.” diyor.

Orhan Veli’ye dair bir kitap hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı. Nereden geliyor Orhan Veli ilgisi ve sevgisi?

Benim için şiirin tanımı ve karşılığı hep Orhan Veli’nin dizelerinde saklıydı. Hayata bakışı, en ince ayrıntıları o kendine has diliyle ifadesi hep çok etkileyiciydi. Herkes gibi ben de kendimi buluyordum bu şiirlerde… 2012 yılında Orhan Veli’nin kendi sesinden şiirlerini okuduğu ses kaydı yayımlanınca heyecandan yerimde duramadım. Bu kayıtların kız kardeşinin izniyle yayımlandığını ve Füruzan Hanım’ın hayatta olduğunu öğrendim. Kendisine öncelikle kayıtların perde arkasını dinlemek için ulaştım ve bir söyleşi yaptık. Akabinde Füruzan Hanım’ı sık sık ziyaret ettim; böylece hem Orhan Veli’ye hem Füruzan Hanım’a ve Kanık ailesine yönelik bilinmeyen, duyulmayan pek çok anıya tanık oldum. Tüm bunlar aynı zamanda bir sözlü tarih çalışmasıydı ve kayıt cihazında saklı kalmamalıydı. 2015 yılında yazmaya koyuldum ve Ağabeyim Orhan Veli’nin hikayesi başladı…

Orhan Veli’nin kardeşiyle ya da Füruzan Yolyapan’ın ağabeyiyle ilişkisini anlatır mısınız biraz. Orhan Veli’nin kardeşi üzerindeki etkisinden bahseder misiniz?

Orhan Veli kız kardeşi Füruzan Hanım’a çok düşkün, onu “Fırfırım” diye severmiş. Füruzan Hanım da aynı şekilde ağabeyini çok seviyor ve ona büyük saygı duyuyor. Orhan Veli’nin verdiği öğütler doğrultusunda hayatına yön vermiş, onun önerisiyle eğitimini, kariyerini şekillendirmiş. Hayata bakışını ve kendi deyimiyle iyi bir insan oluşunu ağabeyine borçlu. Özellikle çocukluk yıllarındaki anıları zihninde çok taze… Ağabeyi morali bozuk olduğunda onu taklitler yaparak neşelendiriyormuş, birlikte Boğaziçi’de kayık sefaları yapıyor, balık tutuyorlarmış. Ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen ağabeyini her anışında gözyaşlarını tutamıyor.

Füruzan Yolyapan’la sohbetleriniz sırasında sizi en çok etkileyen anılar nelerdi?

Orhan Veli’nin öldüğü gün ailede yaşananlar çok sarsıcıydı. Annesi Fatma Nigar Hanım’ın haberi aldığı vakit yaşadığı şok, Füruzan Hanım’ın hissettikleri, Orhan Veli’nin ölümünden sadece birkaç gün önce “Üç günlük dünya, babamı kırmaya değmez” deyişi, Ankara’da çukura düşüp İstanbul’a döndükten sonra her tarafı yara içindeyken “Az daha gazetelerde Orhan Veli çukura düşüp öldü diye okuyacaktınız” deyişi… Hepsi beni çok etkiledi.

"ŞİİRLERİN İTHAF EDİLDİĞİ KİŞİ"

Kitapta Orhan Veli’nin ‘Anlatamıyorum’ ve ‘Sere Serpe’ şiirlerini ithaf ettiği Bella Eskenazi ile yapılmış bir söyleşiniz var. Bella Eskenazi’yi kitaba dahil etmenizdeki sebepler nelerdi?

Evet Bella Hanım Orhan Veli külliyatında çok önemli bir yeri olan bu en bilinen şiirlerin ithaf edildiği kişi. Kendisi hayatta, ve bu şiirlerin perde arkasında yaşananları, Orhan Veli’yle aralarındaki münasebeti, sohbetleri benimle paylaştı. Orhan Veli biyografisinde mutlaka bir yeri olması gerekiyordu Bella Hanım’ın… Ben de hikayeye dahil etmek istedim. Bella Hanım yine tarihimizde çok önemli bir yeri olan Erol Güney’in eşi Dora Hanım’ın kız kardeşi. O yıllarda evlerdeki edebiyat buluşmalarında yer almış. Bütün ressamları, yazarları, şairleri, gazetecileri tanıyor, onlarla çok güzel sohbetleri var. Tabii Bella Hanım’ın idealist bir kadın oluşu, o dönemde gencecik bir kızken köy enstitülerine dahli, Hasanoğlan Köy Enstitüsünde öğretmenlik yapması döneme dair çok şey söylüyor.

"YAZDIKLARINI İLİKLERİME KADAR HİSSETTİM"

Kitabı hazırlarken nasıl bir Orhan Veli’yle karşılaştınız?

Orhan Veli’nin yaşadığı şeyleri yazdıklarını iliklerime kadar hissettim. O muzip dilinin altındaki ince ruhu, insanlara yönelik saygısını, kendisini eleştirenlere verdiği ince yanıtları bir zemine oturtarak Orhan Veli’yi bütün yönleriyle daha iyi özümsedim diyebilirim. Orhan Veli’nin şiiri bende bu noktada yeni bir boyut kazandı. Orhan Veli bir dünya savaşının başlangıcında doğmuş, bir dünya savaşının bitiminde ölmüş biri. Dolayısıyla yeni dünya düzeninin sancılı sürecinin tam ortasında. Bu sürece yepyeni bir dille ve sözle imzasını atıyor.