17 Mart 2021 01:00

Newroz piroz be!

Toplumun hafızasına kazılı Newroz miti de halkın en yakıcı taleplerle kendi dinamizmi içerisindeki yeniden üretilişinin görüngüsü haline gelebiliyor.

Antep'teki binlerce kişi Newroz'u coşkuyla kutladı | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Berkay YEĞİN

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

 

Dünya üzerinde yaşayan hemen hemen her ulus tarihsel mitlerinden kendileri üzerine tarihsel köken arama, kendini süreç içerisinde yeniden anlamlandırarak geçmişin tarihsel kökü üzerinde kurulu “medeniyet/uygarlık” yaratma girişiminin bizatihi faili olmuştur.

İtalya’nın sahip çıktığı koskoca bir Roma vardır veyahut Avrupa ülkeleri Anglosakson mitlerini kendilerine pay etmişlerdir. Pek çok zaman ise yeni bir hümanizma var etmek için kolektif çaba olmamıştır tersine egemen sınıfın kendi kültü üzerinden kurmuş olduğu hegemonyayla anlam bulmuştur. Bu yer yer şoven dilin kuruluşunda araçsallaşmış, yer yer de faşizmin görüngüdeki dayanaklarından birisi olmuştur.

Roma, Akdeniz üzerinde egemenlik kurduğu için Mussolini “Akdeniz bizim” diyebilmiştir. Ya da Nazi Almanyası, döneminden itibaren birçok miti, anti-semitizm/Yahudi düşmanlığı muhtevasıyla yeniden ezberletmiştir. Ezberletmiştir çünkü halkların en asli özlemlerinden beslenmeyen, dönemin egemen politikasıyla hayata geçirilmeye çalışılan kültürel inşa, toplam tahayyüllerini mutlak şekillendiremediği gibi egemen politikayla aynı kaderi/sonu tabii kılması kaçınılmaz olmuştur. Ancak öylesine bir çaba olduğunu söylemek ise sonuçlarının boyutunu görmemizi engellemeye yeter de artar.        

Mitlerden beslenen ırkçı şovenizm, halklar arasında kutuplaştırıcı işlev gördüğü müddetçe sermaye iktidarının azgın sömürüsünü nitelik kazanmıştır.  Örneğin Nazi Almanyasında Yahudileri toplum/tarih dışı, aykırı ve ari ırkların kamburu olarak belirten tarih yazımı, aynı paydada yer alabilen yığınları birbirinden kopararak faşizmin gelişiminde kendisine dayanak olarak kullanabilmiştir.

NEWROZ DA TAM BU PAYDADA YERİNİ BULUYOR

Türkçülük meselesi, Osmanlı’nın son dönemlerinde bir avuç kadro içerisinde tartışılırken vülgarize edilmeye koyulundu. Bu dönem Anadolu’daki Türk nüfus içerisinde yaşamayan gelenek olarak yer bulsa da ulusal anlamda örgütlenmenin içerisinde ele alınıp protokol usulü kutlanmaya başlandı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında benzeri kutlamalar yapılıp sonrasındaki bir dönem kesintiyi de içine alarak toplamında Türkçülüğün devlet kodlarına yerleştirilmesi bağlamında yaşamayan pek çok gelenek, Orta Asya’dan tarihsel bütünlük kurularak kullanılageldi. Bu bütünlüğün boyutları ise tarih, coğrafya ve farklı iktisadi temeller üzerinden Anadolu’daki Türkler ile Asya’daki Türkler arasında ki uçurumun üstünü örtebilmesini sağlayamadı.

NEWROZ ÜZERİNDEKİ AİDİYET SORUNU

90’lar, Newroz miti üzerindeki aidiyet kavgasının fitilini hazırladı. Bölge illerinde ve Kürt nüfusun göçlerle batıya dağıldığı birçok yerde kitlesel olarak Newroz gösterileri; ezilen ulus bilincinin uzun yıllar süregelen taleplerini savunma, varlığını ispatlama girişimi olarak sürüyordu. Newroz bayramı Kürtler açısından ferdi olduğu toplumun içinden bir ritüelken o toplum içerisindeki ezilen ulus faktörüyle yeni bir işlev kazanıyordu: İspat…

Kürt ulusu içerisindeki ispatın anlamı, karşıtıyla birlikte görünür oldu. Türkleştirme, asimilasyon politikalarının bölgede karşılık bulduğu haliyle anadilden siyasi ve sosyal bilumum varlığın inkarına karşı ulusal özlemlerin eşit temelde, barış içerisinde yaşama mücadelesini vitrine çıkararak sürmeye devam etti.

Meseleyi “güvenlik”, “terör” bağlamına sıkıştıran iktidarlar hatta büyük ölçüde devlet aklı, Newroz’a da olabildiğince güdük bir yöntemle kılıf uydurdu. Her Newroz öncesi TRT’de yayınlanan belgeseller, kamu işletmeleri, okullarda düzenlenen gösteriler ve geniş katılımlı devlet protokolleri; “Türk’ün Bayramı”, Orta Asya simgeleri şeklinde özel vurgusu ile hasıl oldu. Bu vurgunun asıl sebebi Bugün Cizre’de, Sur’da, Silopi’de en baskıcı, en yasakçı dönemde dahi 3-5 genç/çocuk peşlerinde bir lastiği sürükleyerek Newroz’u kutlayabiliyor olması karşısında Asya halklarının ortak mirası olan Newroz’u Kürtlerin sosyal/siyasal haklarını dile getirdiği bir bayramdan çıkarıp kendilerince “üst kimlik” olan Türklüğün hegemonya alanına sokma çabası halini aldı. Bir o kadar güdük, bir o kadar temelsiz bu çaba etrafındaki aidiyet sorunu aslen ne Kürt’ü ne de Türk’ü böylesine bir mit rekabetine dahil ederdi. Ancak geleneksel tarih yazımının temel gayesi halini alan Kürtleri dışlayıcı akıl, mevcut pratiğiyle birlikte Kürtlerin Newroz’una alternatif olanı, bir bakıma taleplerini ezmeye dönük operasyonel yöntemi görev edindi.

Elbette kültürel iktidar meselesini sorunlu kavramış bugünün iktidarı ve öncülleri, şoven hedeflerle canlandırmaya çalıştığı kültürü de eline yüzüne bulaştırmaktan başkasını yapamadı. Bu gayenin temel hesabı “Kürtçeyi unutturursak Kürtlük de biter” yaklaşımı gibi “Kürtlerin mitlerini unutturursak ya da daha makul hale getirirsek eğer Kürtlük de kendi benliği üzerindeki siyasi talepleri unutur” perspektifini hâkim kılmaktı. Bugün de başka biçimlerle devam ettirilen mevcut siyaset, ülke genelindeki demokrasi mücadelesinin kilit noktasında yer alan Kürt meselesini, toplam muhalefet içerisinde görünmez kılmanın anlamını taşımaya devam ediyor. En azından Kürtler üzerinden hedeflenen Kürtlüğü bitirmek, sınırlarını daraltma hesabı istenilen ölçüde tutmadı.

Kültürün canlılığı, toplumun kendi dinamikleri içerisinde yeniden üretilen şeylerdir. Toplumun hafızasına kazılı Newroz miti de halkın en yakıcı taleplerle kendi dinamizmi içerisindeki yeniden üretilişinin görüngüsü haline gelebiliyor.

Hayatın her alanında baskıyla yüz yüze gelen Kürtler için Dehaq* uzaklarda birisi değil. Bu kimi zaman en ağır şartlar altında sömüren patron, kimi zaman ise iradesini gasp eden kayyum olarak somutlaşıyor. Ez cümle toplumsal bilincin getirdiği despotluk ilişkisinden pay kapan egemenlerin korkusu: Geleneksel bir ritüelden çok daha fazlası olan Newroz‘un, Dehaqların mutlak olmadığına dair teminat vermesidir.

Newroz Piroz Be!

* Mezopotamya’nın zalim hükümdarının adı.

ÖNCEKİ HABER

AFP: Türkiye ile Yunanistan arasındaki görüşmelerde anlaşmaya varılamadı

SONRAKİ HABER

Bursa’da radyo programcısı Hazım Özsu’yu öldüren Halil Nalçacı tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa