Birbirimizden güç alıyor, mücadeleyi büyütüyoruz
Fark ettik ki biz yan yana durduğumuz sürece bir şeyleri değiştirebiliriz.
Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel
Zeynep ALGEDİK
Gözde TOPUZ
ODTÜ
8 Mart’a giderken bir grup ODTÜ Hazırlık öğrencisi olarak kadın mücadelesini yükseltmek ve bu konuda kendi sözümüzü söylemek istedik. Bunu yaparken daha fazla hazırlık öğrencisine ulaşma amacıyla bir WhatsApp grubu kurduk ve gruba katılan arkadaşlarımızla birlikte online toplantılar yaptık. Bu toplantılarda, daha fazla arkadaşımızı bu mücadelenin bir parçası yapmak, fikir alışverişi yaparak birlikte kararlar almak için bir hazırlık forumu yapmaya karar verdik. Forum için afişler hazırlandı ve bu afişleri sosyal medyada yaydık.
Düzenlediğimiz forumda dünyadaki ve ülkemizdeki güncel kadın meselelerini ve ODTÜ özelinde kadın öğrencilerin yaşadığı sorunları ve buna karşılık öne çıkan talepleri tartıştık. Gündemimizde pozitif ayrımcılık ve kadın mücadelesinde erkeğin yeri konusu ön plana çıktı. Erkeklerin kadın mücadelesinin neresinde yer alması gerektiği de tartışılan konular arasındaydı. Kadınların günümüz toplumsal koşullarında; üniversitede, lisede, iş hayatında, evde, sokakta kısacası bulunduğu her alanda ikinci planda kalması, kendi sözünü rahatça söyleyebileceği toplumsal koşullarda yaşamamasından kaynaklı bu eşitlik mücadelesinin en önünde, en görünür şekilde yer alması gerektiğini konuştuk.
KADIN MÜCADELESİNİ BÜYÜTELİM!
Forumda ODTÜ hazırlık öğrencileri olarak kadın mücadelesine nasıl katkıda bulunabileceğimizi de tartıştık. Tartışmalar sonucunda fikirler öne sürüldü ve ilerleyen günlerde bu fikirleri uygulamaya koyduk. Bunlardan ilki ülkemizde bulunan farklı profillerden kadınların sorunlarını ve taleplerini anlattığı bir video fikriydi. Videoda işçi bir kadının “eşit işe, eşit ücret” talebini, çalışmasına izin verilmeyen bir kadının ekonomik bağımsızlık talebini, zorla evlendirilmiş bir kadının özgürlük talebini, şiddet mağduru bir kadının güvenli yaşam talebini, bilim insanı bir kadının “akademide eşitlik” talebini, üniversite öğrencisi bir kadının özgür ve güvenli kampüs talebini dile getirdik.
Aynı zamanda ODTÜ hazırlık öğrencileri olarak bizler de şiddetin her türlüsüne, cinsiyetçi ve ötekileştirici politikalara, baskıya, eşitsizliğe, hak gasplarına karşı çıktığımızı; ayrımcılığın ve sindirme politikalarının karşısında her daim eşitliği ve özgürlüğü savunduğumuzu dile getirerek güvenli ve özgür kampüs, eşitlikçi yurt taleplerimizi yineledik. Forumda sunulan ikinci fikir ise hazırlık öğrencileri olarak kadın meselesi ve mücadelesi üzerine bilgilendiğimiz, tartıştığımız bir söyleşi yapmaktı. Söyleşide konuğumuz ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu üyesi Ekin Durmaz’dı.
PANDEMİ DÖNEMİNDE KADINLARA YÖNELİK BASKI VE ŞİDDET ARTTI
Ekin Durmaz, pandemi sürecinin kadın üzerinde ilk başlarda çok sayıda kadını bir araya getirme anlamında olumlu etkileri olsa da sosyal medyada gelişen linç kültürü, kadına yönelik şiddetin, baskıların, kadın cinayetlerinin artması; memleketine dönen kadın öğrencilerin aile evinde çeşitli baskılara maruz kalması, ev içi emek sömürüsünün artması gibi olumsuz etkilerin geliştiğini belirtti.
İkinci başlık olarak iş hayatında kadına değindiğimiz söyleşide konuğumuz bizlere iş hayatında, akademide kadınların çok fazla tacize, mobbinge uğradığından; mesleğinde yükselmesinin zorlaştığından ve cam tavan sendromundan, meslekler kadın-erkek şeklinde ayrılarak kadınların pek çok meslek kolunda ayrıştırıldığından bahsetti.
Üçüncü başlığımız kadın mücadelesinin gündeminde olan İstanbul Sözleşmesi’ydi. Konuğumuz, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmaya çalışılmasının akademideki yansımasının YÖK’ün Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Belgesi’ni ortadan kaldırmaya ve “toplumsal cinsiyet” kavramını literatürden tamamen silmeye çalışması şeklinde olduğunu belirtti.
KADIN ÜNİVERSİTELERİ KADINLARI KISITLAYACAK
Bir diğer başlığımız ise kadın üniversiteleriydi ve söyleşimizde bu üniversitelerin, toplumun bize atfettiği cinsiyet rollerine hapsedilmemizin; kadınları “kadın meslekleri” olarak nitelendirilen ebelik, hemşirelik gibi mesleklere yönlendirerek kadını kısıtlayıcı bir kalıba sokulmasının amaçlandığını tartıştık.
Beşinci ana başlığımız ODTÜ’de kadınların yaşadıkları ve CİTÖB’tü. ODTÜ’de kadının yaşadıkları hakkında konuğumuz, yurtlardaki cinsiyetçi politikalara; özellikle mühendislik fakültelerinde yaşanan, sayıca az olmalarından kaynaklanan kadınların bir araya gelip seslerini çıkarmada zorluk yaşadıklarına, akademide var olan cinsiyetçi dile değindi. CİTÖB’ün ise temel amaçlarından bahsedip bu birimin şu anki işleyiş mekanizmasının yavaş olduğunu, yetkilerinin kısıtlı ve bütçe desteğinin az olduğu söylendi. Fakülte birimlerinin de bu konudaki temel talebinin CİTÖB’ün daha tanınır hale gelmesi, yetkilerinin genişletilmesi, mekanizmasının iyileştirilmesi olduğu tekrar vurgulandı.
YAN YANA DURDUĞUMUZ SÜRECE BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ!
Son olarak da ODTÜ’de kadın mücadelesinin her sene giderek arttığından ve pandeminin olumsuz etkisi hissedilse de kadınların örgütlü mücadelesinin öneminden bahsedildi. Biz ODTÜ Hazırlık öğrencileri olarak 8 Mart sürecine hazırlanırken yalnızca ülkemizdeki ve ODTÜ’deki kadın mücadelesi hakkında bilgilenmekle kalmayıp aynı zamanda pandemi koşullarında bile bir araya gelip bir mücadelede bulunabileceğimizi göstermiş olduk. Bu süreçte hiç yüzünü görmediğimiz arkadaşlarımızla tanıştık, sorunlarımızı tartıştık, taleplerimizi oluşturduk. Fark ettik ki biz yan yana durduğumuz sürece bir şeyleri değiştirebiliriz. Gelecekte de ülkemizdeki ve okulumuzdaki sorunlarımıza karşı her geçen gün artan ve kuvvetlenen örgütlülüğümüzle mücadele edeceğiz.