Patronların kâr hırsı işçilerin kabusu oluyor
Şimdi hepsinin gözünü kazanma hırsı bürümüş. İşçilere, gençlere, öğrencilere virüs vurmuyormuş da sadece patronlar zarar görmüş gibi davranıyorlar.
Fotoğraf: AA&Freepik
Mert KOCA
Ankara
Ben 2 ay öncesine kadar bir kargo şirketinde taşeron işçi olarak çalışıyordum. Günlük 90 lira gibi bir para veriyorlardı bize. Her arabanın başına bir tane kadrolu çalışan koyuyorlardı yanına da bir tane taşeron veriyorlardı. Taşeronluk iş yerinde kölelik gibi bir şeydi. Kim ne derse onu yapmak zorundaydık. Biri “Şunu al, şuraya git, şunu götür” diyordu biz de yapıyorduk. Masraflara baktığımızda aldığımız para yola, yemeğe, sigaraya gidiyordu. Sonuçta bize kalan bir şey olmuyordu. Bu durumdan kim kazanıyordu? Normalde taşeron işçiye 150 lira vermesi gerekirken taşeron şirketin patronu bize 90 lira para yatırırdı geri kalan 60 lira kendine kalırdı. Yani atıyorum, sırf yarın işe gidiyoruz diye bizim üzerimizden kâr ederdi. Müdür ise bizi istediği zaman çağırıp istemediği zaman çağırmıyordu. İş çok olduğunda, o çağırdığında biz gitmek zorundaydık ama bizim önemli bir şeyimiz olduğunda işe gitmeme gibi bir durum söz konusu değildi. İşe gitmezsen n’oluyor? O gün üstüne bir kırmızı kalem çekiliyor. “Bir daha işe gelemezsin. Şöyle devamsızlık yaptın böyle devamsızlık yaptın” deniliyor. Bir gün arabayı tamire götürmem lazımdı, işe gidemedim. O gün işten kovdular.
PARAMI HEP EKSİK YATIRDILAR
Bizi, sizi kadrolu yapacağız diye oyaladılar ne oldu? Hiçbir şey yapmadılar, yine bizim yerimize birinin yeğeni işe alındı. Ben o kadar emek verdim, 90 lira yerine gün geldi 80, gün geldi 75 lira yatırdılar. Bir zaman paramı alamadım. İlk çalışmaya başladığımda 5-6 gün çalışıyordum ama sonradan haftalık bir güne düştü. Bazı haftalar hiç çağırmadılar. Haftada 1 günle ben neyin parasını kazanayım? Hadi bir gün gittin, bir de mesai yaptın. 120 lira kazandın. Haftalık 120 lira neyime yetecek? Ben Mamak’ta oturuyorum, çalıştığım yer Polatlı’da. Yola bir sürü para veriyordum karşılamıyorlardı. Taşeronuz diye yemek de vermiyorlardı. Bir gün dedim bu böyle olmayacak, aldığımı geri veriyorum. OSTİM Organize Sanayi’de işe girdim.
İŞÇİ DÜŞMANI PATRON
Şu anki çalıştığım yer daha iyi. Ama daha önce de OSTİM’de çalışmıştım. Çalıştığım yerin patronu tam bir işçi düşmanıydı. Ben kazanayım, işçi de köle olsun mantığındaydı. “Sigortanı yapacağım” dedi yapmadı. “Asgari ücret vereceğim” dedi paramdan bayağı bir kırdı. 700-800 liram içeride kaldı. Patrona bir şey dediğimde küfrederek “Beğenmiyorsan git” dedi, üzerime yürüdü. Şu an girdiğim yer işçiye daha çok değer veriyor. İnsaniyetli olması lazım bir kere patronların. Şimdi hepsinin gözünü kazanma hırsı bürümüş. Sanki virüs bir tek onları vurmuş gibi. İşçilere, gençlere, öğrencilere virüs vurmuyormuş da sadece patronlar zarar görmüş gibi davranıyorlar. Doğru, korona döneminde pek çok sektör zarar gördü ama yine en çok zarar gören işçiler, emekçiler oldu.