17 Mart 2021 06:02

Pandemi sonrası eğitim

İktidarın, normal şartlar altında öğrencilere uzaktan eğitim sürecinde kullanabileceği bilgisayar, tablet gibi teknolojik araçlardan sağlaması gerekmektedir.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Görkem TATLI

İstanbul ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu  Yönetimi

Covid-19 salgınının Türkiye’de ilk vakasının görünmesinden bu yana yaklaşık 1 sene geçti. Geçen yıl covid-19 dan önce katıldığım son etkinlik Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat kongresiydi. Pandemiden kaynaklı olarak birçok etkinlik ertelenmekte veya hiç yapılmamaktaydı. Fakat TÜÖBİK’i günümüz şartlarında dijital ortamda gerçekleştirebileceğimizi fark ettik. Bu dönem TÜÖBİK’in devamlılığı açısından çok önemliydi. Aynı zamanda yaklaşık bir yıldır süren pandemi sürecinde dünya genelinde kapitalizmin çöktüğünü, insanlar arası eşitsizliğin daha da arttığını, eğitimin gittikçe dijitale dönüştüğünü görmüş olduk. Ve bu konuları arkadaşlarımızla objektif bir zeminde anlatabileceğimiz bir ortamı TÜÖBİK’te bulacağımızı düşündüm. Ben de arkadaşlarımla bu konular hakkında sohbet edebilme fırsatı buldum ve birçoğundan şu yorumu aldım: ‘online eğitim yüzünden eğitim niteliksizleşti.’ Herkesin fikrine saygılı olmalıyız fakat şu durumu gözetmemeliyiz ki eğitim daha önce ne kadar nitelikliydi de online dönemde niteliksizleşti. Bu durum beni sunumda ‘ Uzaktan Eğitim ve Eğitimin Dönüşümü’ başlığına itekledi. Sunumumda gençlik yığınlarına şunları anlatma gereği duydum:  akademinin ilk inşasından bu yana siyasi otorite ile iç içe olduğunu, siyasi otorite ile olan bu iç içeliğin  bilimsel üretim faaliyetlerinin niteliğini etkilediğini, üniversiteler içinde bulunduğumuz kapitalist üretim sürecinde de piyasanın etkisi altında varlığını sürdürdüğünü, Türkiye’de ise akademinin en büyük değişiminin YÖK’ün kurulmasıyla beraber yaşandığını, o dönemde bile görece özerk olan yapıların doğrudan iktidarın ve sermayenin altına alındığını, 1980’lerde neoliberal politikalar ve vakıf üniversiteleriyle eğitimin piyasalaşmasına ön ayak olunduğunu, bilimsel üretim faaliyetlerinin bile piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda dizayn edildiğinden, akademisyenlerin güvencesiz çalışma koşullarına maruz kalmasını, üniversitelerde demokratik unsurların ortadan kaldırılmasına yol açtığından bahsettim. Türkiye’de eğitim kaynakları için ayrılan pay son rakamlara göre toplam bütçenin %15 ini oluşturmaktadır. Kaynakların bu kadar az olması dünyayı etkisi altına alan covid-19 sürecinde tekrar su yüzüne çıkmış ve giderek niteliksizleşen bir online eğitim modeli hayatımıza girmişti. İktidarın, normal şartlar altında öğrencilere uzaktan eğitim sürecinde kullanabileceği bilgisayar, tablet gibi teknolojik araçlardan sağlaması gerekmektedir. Fakat iktidar bunları sağlamayıp krizi fırsata çevirerek eğitimin maliyetini azaltmıştır.  Bu modelin maliyetsiz oluşu iktidar çevrelerinde bazı üniversiteler açısından yerleşik hale gelmesi tartışma konusu oldu. Bu tartışmalar ekseninde online eğitim modelinin sermayeye, hükümete,  öğrencilere, ve bilimsel üretim faaliyetine olan etkilerinden bahsedeceğim.

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ’de 8 Mart’ı nasıl geçirdik?

SONRAKİ HABER

Hamileyken Kovid-19 aşısı olan anneler bebeklerine antikor aktarıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa