Avukat Gülşen Uzuner: Büyük Coşkunlar'da patlamanın her an olabileceği ortaya konuldu
Büyük Coşkunlar iş cinayeti davası avukatlarından Gülşen Uzuner: "Sanıklar 'Bizim hatamız değil' savunusu yaptı, ancak işçilerin anlatımları patlamanın her an olabileceğini ortaya koydu."
Av. Gülşen Uzuner | Fotoğraf: Onur Güden/DHA
Sakarya’nın Hendek ilçesinde Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında yaşanan patlamada 7 işçinin yaşamını yitirdiği, 127 işçinin hayatını kaybettiği dava Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Davada 5’i tutuklu 7 sanık yargılanıyor. Haklarında 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor. Patlamada yaşamını yitiren Muhammet Seyfi Çanakçı'nın yeğeni de olan Avukat Gülşen Uzuner dava sürecini Evrensel'e değerlendirdi. Sanıkların beyanlarında "Bizim hatamız değil, Çin Mahallesi tehlikeli bir yer, orası patladı, biz hiçbir şey yapmadık" kurgusunu öne sürdüğünü belirten Uzuner, patlamada yaralanan müşteki işçilerin anlattıklarının gerçekleri ortaya koyduğunu belirtti. Müşteki işçiler üretim baskısı altında uzun saatler çalıştırıldığını, depoların ağzına kadar patlayıcı maddelerle dolu olduğunu, muskaların ısındığını ve uyarılarının yetkililerce dikkate alınmadığını beyan etmişti.
YARINKİ DURUŞMAYA KATILIM ÇAĞRISI
Sanıkların ve müştekilerin beyanlarının ardından mahkeme yarın kararını açıklayacak. Gülşen Uzuner de yarınki duruşmanın önemine vurgu yaparak "Tutukluluk durumuna ilişkin mahkeme yarın karar verecek. Asıl duruşma yarın olacak. O nedenle çok önemsiyoruz. Katılım giderek düşüyor, uzun duruşmalarda ve yoksul ailelerle çalıştığımız dosyalarda böyle oluyor. Biz herkesi yarın buraya bekliyoruz. Daha kalabalık bekliyoruz. Hem avukat arkadaşlarımızı, ailelerimizi, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve toplumsal muhalefetin parçalarını bekliyoruz" dedi.
"DEPOLAR AĞZINA KADAR DOLUYDU, ISINAN MADDELER VARDI"
Bugüne kadar görülen duruşmalarda sanıkların dinlendiğini ve sanıkların genel kurgusunun "Bizim hatamız değil, Çin Mahallesi tehlikeli bir yer, orası patladı biz hiçbir şey yapmadık" olduğunu ifade eden Uzuner, "Ancak müştekiler bize asıl fotoğrafı gösterdiler. Asıl fotoğraf şu; depolar ağzına kadar dolu, yeni yaptıkları siparişlerde ısınan maddeler var. Siparişlerin formülüne dair de tartışmalar oldu kimyagerle. Bu formülünde orjinal formunda olmadığına ilişkin değerlendirmeler var. Patlama sırasında fabrikada bulunan, çoğu kadın olan yaralı işçiler, nasıl üretim baskısı altında çalıştıklarını, uyarılarının dikkate alınmadığını, muskaların kızıştığını, depoların doldurulduğunu uzun uzun anlattılar. Bunu bildirdikleren işçilerin işlerinden uzaklaştırıldığını, önlem alınmasına yerine bu işçilerin susturulduğunu, yetkililere bildirildiğinde önlem alınmadığını, depolarda bulunan patlayıcı maddelerin miktarı ve nevi hususunda herhangi bir denetim olduğunu görmüyoruz. Yaralı kimyager bile bu hususta 'Ben bu maddeyi burada istemiyordum, bunu müdüre söyledim, müdür ise 'başka yerlere koyalım daha çok işçi mi ölsün, burada daha az insan çalışıyor' dediğini aktardı. Bu salonda çok büyük öfke ile karşılandı" diye belirtti.
Müştekilerin beyanlarının fabrikanın her an patlayabileceğini gösterdiğini vurgulayan Uzuner, "İşçilerin yanında olmaması gereken bir dolu hammadde ve patlayıcı malzeme varmış. Dolayısıyla bu zincirler bir yerde patlamış durumda. Dosyadaki teknik raporla da uyumluydu müştekilerin beyanları. Bu açıdan biz gerçeği gördük işçilerin anlatımıyla" dedi.
"KAMU GÖREVLİLERİ VE DENETİM FAALİYETİ YÜRÜTENLERİN SORUMLULUĞUNUN ÜZERİNE GİDİLMELİ"
Kamu görevlerinde, denetim faaliyetlerinde, ruhsatlarda ve izinlerde de çok büyük boşluklar olduğunu vurgulayan Uzuner şöyle devam etti: "Denetimin önceden haber verildiği söyleniyor, birkaç gün önceden verilen haberle, bazı bölümlerin kapatıldığı, sıkıntılı makinelerin gösterilmediği belirtiliyor. Kaçak yapılan depoların da denetimden kaçırıldığını gördük. Bununla ilgili kamu görevlilerinin, denetim faaliyeti yürütenlerin sorumluluğunun üzerine gidilmesi konusunda mahkemenin bir karar vermesini istedik."
"SANIK ALİ RIZA COŞKUN DA TUTUKLANMALI"
Savcılığın bütün tutuklulukların devamını ve tutuksuz sanık Ali Rıza Coşkun hakkında ise adli kontrol talep ettiğini belirten Uzuner şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biliyorsunuz ki Ali Rıza Çoşkun, ilk gün dışında duruşmalara gelmedi. Biz duruşmada, oldukça zor koşullarda yaşayan, çalışan ve sağlık sorunları olan müşteki işçilerin duruşmaya katılmak için gösterdiği çabanın yanında, zaten gelmesi zorunlu olan sanığın buna ilişkin değerlendirmesini doğru bulmadığımızı da söyledik. Tutuksuz sanık Ali Rıza Coşkun'un tutuklanmasını istedik. Çünkü iş organizasyonu çok açık, Ali Rıza Coşkun en tepede.
Hem tanıklar hem müştekiler açık toplantılar yapıldığını söyledi, burada ifadelerini değiştirmeleri yönünde müştekiler üzerinde baskı kuruluyor. Çin Mahallesinde yaşayan iki kişi var müşteki sanık Ahmet Çağırıcı ve patlamadan yaralı olarak kurtulan Enes Dilber. Enes Dilber yanık ünitesinde uzun bir süre tedavi gören bir kişi. Masrafları ve diğer talepleri karşılandığı için savcılık ifadesini duruşmada değiştirdiğini gördük. O yüzden bu husus çok açıktır. Somutu da duruşmada gerçekleşmiştir. Kaçma, delil gizleme, tanıkları ve müştekileri etkileme meselesinin somut olarak gerçekleştiğini dosyada gördük. Tutuk durumunu önemsiyoruz. Ekonomik sosyal durumun gözetilmesi gerekiyor. Sanığa baskı kurma bir ihtimal değil, bir gerçektir. O yüzden tutukluluk durumlarının devamı gerekiyor." (İstanbul/EVRENSEL)