HDP için kapatma kararı çıkarsa vekillikler düşer mi, HDP kendini feshederse ne olur?
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker ve Doç. Dr. Demirhan Burak Çelik, HDP hakkında açılan kapatılma davasını Evrensel'e değerlendirdi.
Fotoğraf: HDP
Birkan BULUT
Ankara
Cumhur İttifakının HDP’ye yönelik hapis cezası, kayyum atama, milletvekilliği düşürme gibi yöntemlerle sürdürdüğü baskılara uzun süredir gündeme getirilen parti kapatma da eklendi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin “Hiçbir milli meselede devletin yanında olmadığı” gibi gerekçelerle partinin kapatılmasını istedi. Parti kapatmanın yanı sıra 684 kişi hakkında siyaset yasağı ve HDP’ye hazine yardımının kesilmesi istendi.
AİHM DAHA ÖNCE İHLAL KARARI VERMİŞTİ
Kapatma davasını Evrensel'e değerlendiren Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker, bugüne kadar Kürt siyasi hareketini temsil eden HDP’den önceki partilerin kapatıldığını hatırlattı. Kapatılan partiler arasında AİHM’ye müracaat edenler olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali kararı verildiğini söyledi. Parti kapatmanın anayasa değişikliği ile zorlaştığını hatırlatan Köker, “15 üye var ve 10 üyenin kapatma yönünde oy kullanması lazım. Olmazsa Hazine yardımından yoksun bırakma tamamı veya bir kısmından gibi yaptırımlar var” dedi.
İktidarın yakın zaman önce ‘sivil anayasa’, 1921 Anayasası ruhu ve insan hakları eylem planı gibi çıkışlarından sonra parti kapatmanın gündeme gelmesini sorduğumuzda Köker, “1921’de Meclis üstünlüğü var ama şimdi Meclis üstünlüğü söz konusu değil. Bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini pekiştirecek bir anayasa istiyorlar. Bugünkü sistem kuvvetler birliğini tek kişide toplayan bir sistem olduğu için demokratik bir anayasa açıklamalarını ciddiye almıyorum. İnsan Hakları Eylem Planı’ndan da bir şey çıkmayacak; AİHM’nin uygulanmayan kararları, Gergerlioğlu kararı da ortada duruyor” dedi.
MİLLETVEKİLLİĞİ DEVAM EDECEK
Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Demirhan Burak Çelik de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AİHM’nin terörü kınamamayı parti kapatmaya yeterli gördüğü biçimindeki ifadelerine ilişkin, “AİHM’ye göre parti kapatmalarda soyut bir ‘terörü kınamama’ olgusuna dayanılamaz. Somut terör eylemlerini kınayıp kınamamış olduğu dikkate alınmalıdır. Ama mahkemenin olay temelli değerlendirme yaptığı, başka bir başvuruda farklı karar verebileceği de unutulmamalıdır” dedi. 2001 yılında yapılan anayasa değişikliği ile aranan çoğunluğun üçte ikiye çıkarıldığını kaydeden Çelik, “Bir kapatma kararı çıkmasa bile bu davanın açılmış olması Türkiye demokrasisi açısından bir yaradır. Kapatma kararı çıkması durumunda; 2010’da anayasa değişikliğinde parti kapatılsa bile söz ve beyanlarıyla buna sebep olduğu saptanan kişilerin milletvekillikleri otomatik olarak düşmüyor. Siyasi yasak gelirse Gergerlioğlu’na yaptıkları gibi vekillikler düşürülebilir. Yani yargılama süreçlerinin hızlandırılması ve onandıktan sonra genel kurulda okunması yolu izlenebilir” dedi.
HDP "BEN KAPATIYORUM" DERSE NE OLACAK?
Anayasa Mahkemesi 2009 yılında DTP’nin kapatılmasına, 2010 yılında ise DEHAP’ın kendini feshetmesi nedeniyle davanın düşürülmesine karar vermişti. AYM, 2010 yılında DEHAP davasında Siyasi Partiler Yasası’nın 108. maddesini de iptal etti. Bu maddede, hakkında kapatma davası açılan bir partinin kapanma kararı alması durumunda, yargının kapatmaya ilişkin hükmünün sonuçlarına etkili olmayacağı belirtiliyordu. HDP’nin kapatılması yönünde başvuru 2010 yılındaki değişikliği ve DEHAP’ın kendini feshetmesini akıllara getirdi. HDP’nin kendini feshetmesi durumunda ne olacağını sorduğumuz Anayasa Hukukçusu Burak Çelik’in yanıtı şöyle oldu: “Kendisini feshederse kapatma davası düşer. Tabii bu HDP’nin alacağı bir karar ve yapılırsa dava konusuz kalacağı için davanın düşürülmesi beklenir. DTP hakkında kapatma davası açıldığında BDP’ye geçmişler ve burada siyasete devam etmişlerdi.”
İDDİANAMEDE NE İSTENİYOR?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in sunduğu 609 sayfalık iddianamede; HDP’nin “Hiçbir milli meselede devletin yanında olmadığı, ısrarla daha önce kapatılan partilerin yolundan gittiği, parti binalarının terör örgütünün buluşma noktası olduğu, seçimlere terör örgütünün dikte ettiği adaylarla girdiği, TSK’nin operasyonlarını işgal girişimi gibi göstermeye çalıştığı, HDP’nin temelli kapatılmasının hukuksal bir zorunluluk olduğu, terörü lanetlemek bir yana tek bir eleştiri cümlesi bile kurmadığı, şiddeti, terörü öven beyanatların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı düşünülemeyeceği” gibi ifadelere yer verildi.
684 KİŞİYE 5 YIL SİYASET YASAĞI TALEBİ
İddianamede ayrıca aralarında Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Pervin Buldan, Sezai Temelli, Mithat Sancar, Meral Danış Beştaş, Nursel Aydoğan, Selma Irmak, Ertuğrul Kürkçü, Ayhan Bilgen, Leyla Zana ve Ahmet Türk gibi isimlerin de bulunduğu mevcut ve eski HDP eş genel genel başkanları, belediye eş başkanları, milletvekilleri, il ve ilçe yöneticisi 684 kişi için 5 yıl süreyle bir başka siyasi partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamaması talep edildi.
Siyaset yasağı istenen isimler arasında EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Eski HDP Milletvekili Levent Tüzel, Evrensel Yazarı ve Eski EMEP GYK Üyesi Ender İmrek, HDP’den istifa eden Milletvekili Ahmet Şık, Şair ve Devrimci ’78’liler Federasyon Başkanı Ahmet Telli de bulunuyor.
HDP’ye Hazine yardımının kesilmesinin de istenildiği iddianamede, “HDP’ye ödenecek hazine yardımlarından tamamen yoksun bırakılması, varsa banka hesabında blokesine ve Hazine yardımı ödenmiş ise aynı miktarın Hazineye iadesine karar verilsin” denildi.