18 Mart 2021 16:29

Pandemide çalışma yaşamında neler değişti?

Demokrasi için Hukukçular pandemi sürecinde çalışma ilişkilerinde ve iş hukukunda yaşanan değişimleri derledi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Demokrasi İçin Hukukçular

Çin’in Wuhan Kentinde Ocak 2020 itibariyle başlayan yeni tip koronavirüs salgını, 13 Mart 2020 tarihi itibariyle Türkiye’de dahil olmak üzere tüm dünyaya yayılarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi.

Bulaş hızı; yere, mekana, temasa, yoğunluğa, temas süresi gibi birçok etkene göre değişiklik gösteren Covid-19 ülkemizde ve dünyada çalışma ilişkilerinde, endüstride de birçok değişikliğe yol açtı. Bu değişiklikler işçiler açısından önemli hak kayıpları ve ihlalleri beraberinde getirdi.

İŞKUR ve SGK verilerinden, sendikaların araştırma ve açıklamalarından, basına, sosyal medya kanallarına, mahkemelere yansıyan olay ve olgulardan yararlanarak elde ettiğimiz verileri bir rapora dönüştürerek kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Raporumuzun sonuna sorunlara verili hukuk sistemi içerisinde kalarak dahi bulunabilecek çözüm önerilerimizi de ekledik.

KISA ÇALIŞMA VE ÜCRETSİZ İZİN UYGULAMASINDAN KAYNAKLANAN SORUNLAR

Pandemi dönemindeki en önemli mevzuat ve uygulama değişikliği, kısa çalışma uygulaması ile 17 Nisan 2020’de başlayan ve çalışma hayatındaki en önemli değişiklik olan ücretsiz izin uygulaması oldu. Yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işverenin işçiyi muvafakatini almaksızın ücretsiz izne çıkarma hakkı bulunmamaktadır. Pandemi ile birlikte 4857 sayılı kanununda yapılan ve 16 Nisan 2020 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişiklikle İş Kanunu’na geçici 10. madde eklenmiştir. Geçici 10. madde ile İş Kanunu kapsamında olup olmasına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi bakımından,

  • 25/1-II. maddedeki sebepler, işin sona ermesi, işyerinin kapanması hali hariç olmak üzere işveren bakımından fesih yasağı getirilmiş,
  • İşverenin işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabileceği, bunun için işçinin onayının aranmayacağı ve işçinin de salt de bu nedenle haklı fesih imkanı olmayacağı düzenlenmiştir.

Geçici 10. Madde için 3 aylık bir geçerlilik süresi öngörülmesine karşın Cumhurbaşkanı’na 30 Haziran 2021 tarihine kadar yürürlük süresini uzatma yetkisi verilmiştir. Cumhurbaşkanı bu maddenin uygulamasını sürekli uzatmış olup, geçici 10. madde son uzatma gereği 17 Mayıs 2021 tarihine kadar yürürlüktedir.

KISA ÇALIŞMA UYGULAMASI ESNETİLDİ

Diğer yandan İş Kanunu m.65’te düzenlenen kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği de işverenler açısından bu dönemde sık başvurulan bir yol olmuştur. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartı olan son 3 yıl içinde 600 prim ödeme ve son 120 gün kesintisiz sigortalılık halinde değişikliğe gidilerek1; geçici olarak prim gün sayısı 450 gün, kesintisiz sigortalılık süresi de son 60 gün olarak belirlenmiştir.

ÜCRETSİZ İZİN İŞVERENLERİN İŞÇİYİ CEZALANDIRMA ARACINA DÖNÜŞTÜ

Her ne kadar bu dönemde kısa çalışma şartları esnetilmiş olsa da bu şartları sağlayamayan veya işvereni kısa çalışma ödeneğine başvurmadığı için, yüzbinlerce işçi kısa çalışma ödeneği yerine ücretsiz izin ödeneğine mahkum edilmiştir.

Ücretsiz izin ödeneği tutarı da 2020 yılında 1.167,00 TL iken 2021 Ocak itibariyle asgari ücrete gelen zamla birlikte 1.419,00 TL olmuştur.

Ücretsiz izin ödeneğinden yararlanmak için 17 Nisan 2020 tarihi itibarıyla çalışıyor olma şartı bulunmaktadır. 17 Nisan 2020 tarihinden sonra işe giren ve işverenin “sendikal” vb. nedenlerle ücretsiz izne ayırdığı işçiler bu destekten dahi mahrum kalmış, fesih gerçekleşmediğinden, feshe bağlı hakları için dava açma yoluna dahi gidememişlerdir.

Ücretsiz izin uygulaması, işveren için işçiyi hak atamaktan, örgütlenmek alıkoymak üzere kullanılmış ve işçiyi cezalandırmak üzere kullanılmıştır.

ESNEK ÇALIŞMA MODELİ OLARAK EVDEN ÇALIŞMA YAYGINLAŞTI

Çalışma hayatındaki en büyük değişimlerden bir diğeri ise esnek çalışmanın ve evden çalışma modelinin yaygınlık kazanmasıdır. Üretim ve sağlık hariç olmak özellikle hizmet, finans ve bankacılık, eğitim işkolları ve fabrikaların ofis bölümlerinde çalışanlar 4857 sayılı İş Kanunu'nun m.14/4’te tanımlanmış olan uzaktan çalışma, “İşçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi”ne tabi bir şekilde çalıştırılmıştır. Ancak burada yasanın aramış olduğu yazılılık şartının, uzaktan çalışma modelini işyerlerinde uygulayan işverenler tarafından yerine getirilip getirilmediği bilinmemektedir. Bireysel veya toplu iş sözleşmesine göre uzaktan çalışmaya tabi olmayan işçi bakımından, pandemi döneminde evden çalışma teklifi çalışma koşullarında esaslı değişikliktir ve işçi bu değişikliği kabul etmek zorunda değildir. Burada ücretsiz izindeki gibi işçinin rızasının ortadan kaldırıldığı bir durum söz konusu olmamasına rağmen, bu dönemde işverenler işçilerini rızası dışında veya göstermelik yazılılık koşulunu yerine getirerek evden çalışmaya zorlamışlardır.

UZAKTAN ÇALIŞMADA EMREDİCİ HÜKÜMLER GEÇERLİ

Evden çalışmada, 4857 sayılı yasada ve diğer kanunlarda düzenlenen emredici hükümler geçerlidir. Haftalık çalışma saati, haftalık izin, yıllık izin, ara dinlenme gibi temel düzenlemeler evden çalışanlar açısından da geçerli hükümlerdir. Fiilen en önemli sorun bu noktada ortaya çıkmaktadır. İşveren, işçi uzaktan da çalışıyor olsa çalışma saatleri içerisinde kanunların yüklediği yükümlülüklerden kurtulamaz. Eşit işlem borcu, işçiyi gözetme borcu, iş sözleşmesine uyma, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma, iş organizasyonu içerisindeki tüm tedbirleri alma gibi borçlar devam etmektedir.

EVDEN ÇALIŞMA İŞ YÜKÜNÜ ARTIRDI

Esnek Çalışma türlerinden olan uzaktan çalışmada İş Kanunu’na aykırı şekilde şu sorunlar tespit edilmiştir:

  • Uzun çalışma saatleri,
  • Çalışma başlangıcının ve sonunun belli olmaması,
  • Ara dinlenmelerinin ortadan kaldırılması,
  • Yemek yardımının kaldırılması,
  • Altyapıdaki sorunlar, örneğin elektrik ve internet kesintileri nedeniyle çalışılamaması halinde sorumluluğun işçiye yüklenmesi.

İşletme Araştırmaları Dergisinde yayımlanan bir yazıda pandemide farklı sektörlerde evden çalışanların sorunlara verdikleri yanıtlarda en önemli sorunun çalışma koşulları olduğu tespit edilmiştir. Çalışma saatlerinin esnekleştiği, çalışma saatleri dışında fazla çalışma yaptıkları ortak cevap olmuştur. Bunun yanında işlerin aksayacağı ve çalışanın evde boş duracağı kaygısı ile yöneticiler tarafından toplantı sayılarının ve iş yükünün artırıldığı belirlenmiştir.

KISA ÇALIŞMADAKİ İŞÇİLER TAM ZAMANLI ÇALIŞTIRILDI

Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan veya ücretsiz izne ayrılan işçilerin tam zamanlı olarak evden çalışma yapması sık karşılaşılan ihlallerden birisi olmuştur. Bu çalışanların ücretinin KÇÖ veya ücretsiz izin desteği ile karşılanmayan kısmı işverenlerce elden ödenmiş, SGK primleri ödenmemiş, bu süreler nedeniyle emeklilik, kıdem tazminatı, yıllık izin gibi hakları ihlal edilmiştir.

EVDEN ÇALIŞMAYI KALICI HALE GETİRME PLANI

Ancak bu dönemde yaşanan evden çalışma deneyimleri Covid-19 izolasyonu ve halk sağlığı önlemleri olarak ortaya çıkmış olsa da işverenler bazı işkolları ve işyerinin belli bölümleri açısından uzaktan çalışmayı kalıcı hale getirmek üzere hazırlıklara başlamıştır.

Esnek çalışmanın istisna çalışma modeli olmaktan çıkarılacağını, işverenler tarafından uzaktan çalışma modelinin genişletileceği, bazı işkolları açısından kalıcı hale getirilmek istendiğine ilişkin açıklamalar yapıldı. Özellikle bankalar, "İşin geleceğine cesur bir adım atıyoruz. Çalışma düzenimizdeki esnekliği artık kalıcı hale getiriyoruz." açıklamaları yaptılar. Bireysel iş hukukunun esnek çalışma ile ilgili hükümleri açıkken, yani istisna çalışma modeli olduğunun altı çizilirken işverenler pandemiyi fırsata çevirerek iş hukukunun düzenlemelerini ilga edecek açıklamaları rahatlıkla yapabiliyorlar.

İşverenler açısından esnek çalışmayla maliyet tablolarından birçok kalemin çıkarılacağı, ancak işçiler yönünden temel çalışma prensiplerinin ortadan kalkacağı ve bazı maliyet unsurlarının (ısınma, elektrik, internet vb.) kendilerine yükleneceği bir tablo ile karşı karşıyayız.

ANALIK ÖDENEĞİ SORUNU

Ücretsiz izin-kısa çalışma ödeneği mağdurlarından birileri de hamile kadın işçiler oldu. SGK tarafından hamile kadın işçiye ‘Analık halinde Geçici İş Göremezlik Ödeneği’ ödenebilmesi için kanunun aradığı koşulları sağlaması gerekmektedir. Koşullardan herhangi birini sağlayamayan hamile kadın işçiye analık ödeneği ödenmemektedir. Koşullar;

  • İstirahatin başladığı tarihte sigortalılık niteliğinin sona ermemesi,
  • Doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş ya da ödenmiş olması,
  • Bu süre içinde işyerinde çalışmamış olması,
  • Doğum olayının gerçekleşmiş olması.

Ücretsiz izin veya kısa çalışmadan yararlandırılan işçilerin bu dönemde iş sözleşmeleri askıdadır. Askı halinde SGK’ya fesih bildirimi yapılmamıştır. Ancak SGK hukuka aykırı bir şekilde “primler yatırılmadığı için sigortalılık hali devam etmemektedir” diyerek 90 gün şartı sağlansa da analık ödeneğini ödememiştir.

Ayrıca buradaki en önemli sorunlardan diğeri de hamile kadın işçinin doğumdan önceki son bir yıl içinde 90 günlük prim şartını sağlayamamasıdır. Kısa çalışmaya veya ücretsiz izne ayrılan birçok kadın işçi bu şartı kendilerinden kaynaklı olmayan bir nedenle sağlayamadıkları için mağdur edilmiş ve analık ödeneğinden yararlandırılmamıştır. TBMM’ye taşınan bu soruna dair verilen soru önergeleri, kanun teklifleri olmasına rağmen henüz hamile kadın işçilerin fesih yasağı kapsamında yaşadığı mağduriyet giderilmemiştir.

İŞSİZLİK FONUNU İŞVERENLER KULLANDI

Pandemi dönemindeki fesih yasağı 4857 sayılı Kanun’un 25/2 ye göre gerçekleştirilen fesihleri kapsamamıştır. İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarını düzenleyen bu madde nedeniyle yapılan fesihler SGK’ya 29 kodla bildirilmektedir. Yanı sıra işçinin gerçek iradesini yansıtmamasına rağmen işçinin istifası iddiasıyla yapılan fesihler de yaygın olarak kullanılmıştır. Bu fesih de Kuruma 3 kodu ile bildirilmiştir. Her 2 fesih türünde de işsizlik sigortasından yararlanma imkanı bulunmamaktadır. İşçiler, sözde fesih yasağının sonucunda, işverenin elinde bulunan ücretsiz izin sopasını ve işverenin haklı nedenle fesih hakkını kötüye kullanmasını en derin biçimde yaşamıştır.

Pandeminin ağır koşullarında, sosyal devlet ilkesi gereği toplumun en az gelire sahip kesimi olan işçiler ve işsizler yerine İşsizlik Sigortası Fonunundan yararlananlar işverenler olmuştur.

İŞKUR 2021 OCAK İstatistik Bülteni’ne göre;

Nisan 2020 tarihinde kısa çalışma ödeneğinden yararlanan kişi sayısı 3.243.126 iken, bu sayı Aralık 2020’ye kadar düşerek devam etmiş ve Aralık 2020 tarihinde 1.386.424 kişi olmuştur. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere ödenen nakdi ücret desteği ise Nisan 2020- Ocak 2021 döneminde 2.471.134 kişi olarak kayıtlara geçmiştir. Aynı bültenin fonun gelir gider tablosunda görüleceği üzere yalnızca 2021 ocak ayına bile baktığımızda 0cak 2021’de; 752.870 TL nakdi ücret desteği için ödeme yapılırken, teşvik ve destek ödemeleri için yapılan ödeme ise 2.930.437 TL olmuştur. Diğer aylarda farklı olmayan bu tabloya yalnızca Ocak 2021 itibarıyla baktığımızda dahi işverenlere ayrılan pay işçiye ayrılan ücretsiz izin için yapılan ödemenin 4 katı olmuştur.

İŞSİZLİK ZİRVEDE

Pandemide işsizlik, iş bulamama, herhangi bir destek alamayanların sayısı da bu dönemde artış göstermiştir. TÜİK’in Ocak 2021 de açıkladığı Ekim 2020 yılı İsgücü İstatistiklerine göre Geçen yılın aynı ayına göre; işsizlik %12,7 (DİSK-AR’ın yayımlamış olduğu rapora göre ise bu oran %26,4), istihdam 2,3 puan azalarak %43,6, kayıtdışı çalışma %31,0, genç nüfus işsizlik %24,9 olarak açıklandı. Bu tablonun içindeki işsizlerin %94’ü ise İşsizlik Sigortası Fonunun temel amacı olan işsizliğe karşı koruma faktöründen yararlanamıyor. Yani işsizler işsizliğe karşı bir koruma altında yer almıyorlar. Koruma altında sayacağımız işçiler içinse kısa çalışma ödeneği alanda nakdi ücret desteği alanda gerçek korumanın dışında diyebiliriz.

Pandeminin yıldönümü yaklaşırken 1 yıldır ücretsiz izinde olan milyonlar var. 2020 yılında milyonlar 1168 TL ile açlığa mahkum edilmiş, korumadan uzak bir çalışma hayatı yaratılmıştır. Sektörel olarak gerçekten duran, kapanmak zorunda kalan işyerlerinde çalışanların fondan yararlandığı kadar sektörel olarak durmayan, aktif üretime devam işyerleri de bu dönemde örneğin sendikalaşan işçiyi ücretsiz izne çıkarıp kendisi faaliyetine devam etmiştir.

Bazı işyerlerinde sendikalaşan işçiler için zorunluluk değil işverenin hukuki olarak kullandığı bir sopaya dönüşmüştür. Bunun cezai yaptırımı ise yalnızca ‘’Fazla ve yersiz ödemeye sebep işverenlerden, ödenen nakdi ücret desteği, ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte tahsil edilir’’ şeklinde düzenlenmiştir.


İŞSİZLİĞİN VE İŞÇİNİN TAM KORUMA ALTINA ALINMASI İÇİN ÖNERİLER

  • İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır ve miktarı asgari ücretin altında olmayacak şekilde iyileştirilmelidir.
  • İşsizlik fonundan yararlanmak fesih nedenine bağlanmamalı ve yalnızca feshin işverence gerçekleştirilmesi koşulu aranmamalıdır.
  • Covid-19 süresince fesih yasağı kapsamı tüm işçileri kapsamalı işverenin haklı nedenle feshi de fesih yasağı kapsamına alınmalıdır.
  • Özellikle pandemide ücretsiz izne, kısa çalışmaya çıkarılmalarından dolayı Analık halinde Geçici İş Göremezlik Ödeneği’nden yararlanamayanlar hamile kadın işçilerin ödenekten yararlanabilmesi için koşullar değiştirilip prim gün sayısı aranmamalıdır.
  • İşsizlik riskiyle mücadele için oluşturulan İşsizlik fonunun işverenlerin yararlandırılmasına son verilmelidir. İşsizlik riski işçiye özgüdür, teşvik fonu olarak işverenlere fonun kullandırılması kabul edilemez.
  • Esnek çalışmanın kalıcı hale gelmemesi, uzaktan çalışmada iş hukukunun işçiyi koruma mekanizmasının sağlanması için gerekli denetimler ve düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Taşeron sistemine başta kamu olmak üzere son verilmeli, güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışı sağlanmalıdır.
  • Ücretsiz izinde ve kısa çalışmada geçen süreler kıdem süresinden sayılmalı, işçilerin bu dönemler için uzun vadeli sigorta primleri ödenmelidir.
  • İş Kanunu’nda düzenlenen eşit davranma yükümlülüğüne ve Medeni Kanun’un 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olarak, işçisini kısa çalışmaya ayırdığı halde çalıştıran veya sendikalaştığı, hakkını aradığı için ücretsiz izne çıkartan işverenlere yönelik yaptırımlar caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmeli ve işçilerin maddi kayıpları karşılanmalıdır.
ÖNCEKİ HABER

Haber Sen, sürgünlere tepki gösterdi

SONRAKİ HABER

Emek Partisi Kayseri İl Örgütü: Kapitalist sömürü düzeniniz yerin dibine batsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa