Gezi Parkı’nın mülkiyeti, İBB’den alındı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi

Okan BAŞAL
İstanbul

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) mülkiyetindeki Taksim Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildi. Eski Mimarlar Odası Genel Başkanı ve Gezi eylemleri döneminde kurulan Taksim Dayanışması'nın üyesi Eyüp Muhcu, kararı Evrensel'e değerlendirdi. Karar sonucu Gezi Parkı üzerinde hukuksuz birtakım maceralara girişilmesinin gündeme gelebileceği uyarısı yapan Muhcu, İBB'nin halk adına Gezi Parkı'nı korumakla yükümlü olduğunu vurgulayıp "Mülkiyet ve tasarruf hakları vardır, bunları korumak için dava açmalıdır" dedi.

Gezi Parkı'na yönelik girişimi 2013'te Türkiye genelinde büyük bir direnişle karşılanan AKP iktidarından parka yönelik yeni bir hamle geldi.  Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü, Taksim Gezi Parkı'nın mülkiyetinin "Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı"na geçtiğini bildirdi.

Karar Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur” ifadesine dayandırıldı.

Gerekçe ise Vakıflar Genel Müdürlüğünün elinde olduğu öne sürülen, parka ait, Osmanlı döneminden kalma tapu kayıtlarına dayanan belgeler.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün açıklamasına göre Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfına geçen mülkiyetler İnönü Meydanı 751 ada 1, 2 ve 3 parsel, Cumhuriyet mevkii 751 ada 4 parsel. Devir işlemi 12 Mart 2021 tarihiyle Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden Vakıflar Genel Müdürlüğüne tescil edildi.

"PARKIN MÜLKİYETİNİN HUKUKSUZ BİÇİMDE BELLİ AMAÇLAR DOĞRULTUSUNDA DEVREDİLDİĞİ ANLAŞILIYOR"

Eski Mimarlar Odası Genel Başkanı ve Gezi eylemleri döneminde kurulan Taksim Dayanışması'nın üyesi Eyüp Muhcu, Osmanlı vakıflarına ait tapular öne sürülerek, ihdas edilerek ya da gerekçe gösterilerek bu tür mülkiyetlerin hatta yapıların vakıflara devredilmesinin AKP iktidarı döneminde birçok örneği olduğunu söyledi.

Parkın mülkiyetinin İBB'den alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildiğini belediyeden bir yetkili ile görüşerek teyit ettiğini de vurgulayan Muhcu, "Gezi Parkı İBB'nin uhdesinde, buradaki mülkiyet hakları planlama da dahil onun hüküm tasarrufu altında. Mülkiyetinin hukukusuz bir biçimde, belli amaçlar doğrultusunda Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildiği anlaşılıyor" dedi.

"HUKUKSUZ MACERALARA GİRİŞİLMESİ GÜNDEME GELEBİLİR"

Hükümetin hukukli değil siyasi ve belli amaçları güden bir tasarrufta bulunarak parkın mülkiyetini Vakıflar Genel Müdürlüğüne devrettiğini vurgulayan Muhcu, "İktidarın emrindeki Vakıflar Genel Müdürlüğü aracılığıyla Gezi Parkı üzerinde hukuksuz birtakım maceralara girişilmesi gündeme gelebilir. Geçmişte imar planına, koruma hukukuna aykırı, Gezi Parkı'nın tarihsel ve bugünkü niteliklerini gözardı ederek girişimlerde bulunduğunu biliyoruz. Mülkiyet hakkının devrini kuşkuyla karşılamak gerekir" dedi.

"GEZİ PARKI, PARK OLARAK İSTANBULLULARIN ÖNEMLİ BİR GEREKSİNİMİNİ KARŞLIYOR"

Gezi Parkı'nın park olarak İstanbulluların önemli bir gereksinimini karşıladığının altını çizen Muhcu, "Hukuken statüsü de budur. İBB'nin hüküm ve tasarrufu altında olması bu niteliğini değiştirmez. Hukuken vakıflara devredilmesi Gezi Parkı'nın park olarak varlığını sürdürmesi gerçeğini ve yasal olarak hukuki dayanaklarını ortadan kaldırmaz. Ancak hükümetin amaçları doğrultusunda hukuku, yargı kararlarını, şehircilik ilkelerini hiçe saydığını biliyoruz. Hatta bu doğal kültürel varlıkları yurttaşların koruma çabası karşısında şiddet dahil türlü yöntemlere rahatlıkla başvurmaktadır" diye konuştu.

Muhcu İBB'nin dava açarak kendi haklarına sahip çıkması gerektiğin belirterek şunları söyledi:

"Gezi Parkı bir kamu mülkiyetidir. Halk adına, kamu adına İBB bu yetkileri kullanmalıdır. Parkın mülkiyet haklarının korunması için bir dava açacaktır mutlaka. İBB, halk adına Gezi Parkı'nı korumakla yükümlüdür. Mülkiyet ve tasarruf hakları vardır, bunları korumak için dava açmalıdır. Başta TMMOB olmak üzere meslek örgürtleri ve diğer kuruluşlarla birlikte hukiki ve demokratik süreçlerin işletilmesi gündeme gelecektir."