Cumhurbaşkanı'nın İstanbul Sözleşmesi'ni feshetme yetkisi yok, karar yok hükmünde
Hukukçular İstanbul Sözleşmesinin Milletlerarası Antlaşma olduğu için kanun hükmünde olduğunu, Cumhurbaşkanının fesih etme yetkisinin olmadığını belirterek kararın yok hükmünde olduğunu vurguladı.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Türkiye, ilk imzacısı olduğu ve İstanbul’da imzalandığı için adına “İstanbul Sözleşmesi” denilen sözleşmeden bir gece yarısı geri çekildi. Karar, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlandı. Hukukçular Milletlerarası Antlaşmaların kanun hükmünde olduğunu hatırlatarak, Cumhurbaşkanının fesih etme yetkisi olmadığını, temel hakların Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemeyeceğini ve kararın yok hükmünde olduğunu belirtti.
İSTANBUL BAROSU: KARAR YOK HÜKMÜNDEDİR
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Cumhurbaşkanına İstanbul Sözleşmesini fesih etme yetkisi verilmediğini vurgulayarak "Bu karar yok hükmündedir ve 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir" dedi. Hukukçu Ece Güner Toprak da İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilemeceğini belirterek, “Anayasamız 90. maddesine göre İstanbul Sözleşmesi kanun hükmündedir (hatta üstünde). Temel haklarda kararname düzenlenemez (Anayasa 104. madde). Kararname, Anayasamızın ihlali; AYM iptal edecektir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
15.07.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 'Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde' Cumhurbaşkanına Uluslararası Sözleşmelerin fesih etme yetkisi verilmemiştir. 20.3.2021 tarih, 31429 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3718 sayılı kararda işe 'sözleşmenin feshedildiği' belirtilmiştir. Bu karar yok hükmündedir ve 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından onaylanan Istanbul Sözleşmesi yürürlüktedir.
March 20, 2021
HUKUKÇU ECE GÜNER TOPRAK: TEMEL HAKLAR KARARNAME DÜZENLEMEZ, ANAYASA'YA AYKIRI
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Hukukçu Ece Güner Toprak, Anayasa’nın 90. maddesine göre İstanbul Sözleşmesi’nin "kanun hükmünde" olduğunu ve kural olarak, bir uluslararası sözleşme nasıl yürürlüğe girdiyse aynı usulle feshedilebileceğini ifade etti.
Toprak, Twitter’dan yaptığı açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilemeceğini belirterek, “Anayasamız 90. maddesine göre İstanbul Sözleşmesi kanun hükmündedir (hatta üstünde). Temel haklarda kararname düzenlenemez (Anayasa 104. madde). Kararname, Anayasamızın ihlali; AYM iptal edecektir” ifadelerini kullandı.
March 20, 2021
PROF. DR. İBRAHİM KABOĞLU: SÖZLEŞMENİN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARIYLA FESHİ İMKANSIZ
CHP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da Twitter hesabından paylaştığı video ile "Kadınların yaşam hakkına ilişkin olan İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi, Anayasamız açısından imkansızdır" dedi.
Kaboğlu, video mesajında şunları dile getirdi:
"İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddete karşı korunmasını ve kadınların yaşam hakkının korunmasını amaçlayan bir sözleşmedir. Bu sözleşme bir yasayla 10 yıl önce onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu sözleşme 42 milyon yurttaşımız için yaşamsaldır. Bu sözleşmeden Türkiye'nin çıkması mümkün değildir. Bu bakımdan bu sözleşme hakkında çıkarılmış olan Cumhurbaşkanlığı kararı Anayasa'ya tümüyle aykırıdır, yok hükmündedir. Bu karara karşı hemen Danıştay'a başvurulmalıdır. Çünkü bu karar esasen Türkiye'nin 70 yıllık uluslararası insan hakları kazanımlarının yadsınması anlamına gelmektedir. Ama bunun ötesinde cumhuriyetin 100. yılına doğru demokratik cumhuriyet ve tek adam yönetimi arasındaki tercihte safların belirlenmesidir. Bu bakımdan dayanışma günü bugündür."
March 20, 2021
Kaboğlu ayrıca yayımladığı yazılı açıklamayla, kararın neden Anayasa açısından yok hükmünde olduğunun gerekçelerini 12 maddede sundu:
- İstanbul Sözleşmesi'nin feshini amaçlayan Cumhurbaşkanı kararı (R.G: 20 Mart 2021/3718 sy.), Anayasa açısından yok hükmündedir.
- İstanbul Sözleşmesi, 6251 sayılı yasa ile TBMM’de oy birliği uygun bulunarak, Anayasa madde 90 çerçevesinde yürürlüğe konulmuştur.
- İnsan Haklarına ilişkin bir Uluslararası andlaşma olarak İstanbul Sözleşmesi, md. 90 gereğince normlar hiyerarşisi bakımından yasaların da üstünde yer almaktadır.
- Sözleşme'den çıkışın, “usulde paralellik ilkesi” gereği, ancak TBMM'de kabul koşullarına uyularak mümkün olabileceği öne sürülse de, böyle bir işlem, Türkiye'nin Avrupa Konseyi çerçevesinde İnsan Hakları kazanımlarını sorgulamak anlamına geleceğinden, kazanılmış haklar için geçerli geriye götürülemezlik genel ilkesine aykırılık oluşturur.
- Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK)-9 madde 3'e dayandırılmış olsa da, bu maddenin geçerlik alanı, uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmalara ilişkin olan Anayasa madde 90/3 ile sınırlı olup, yasa ile uygun bulunan uluslararası sözleşmeleri kapsamamaktadır. “Milletlerararası andlaşmaları onaylar ve yayımlar” kaydı (md.104/11), ancak md.90/3 veya uygun bulma yasası sonrası işlem için geçerli olabilir.
- Cumhurbaşkanı'nın bir kararla İnsan Haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeyi feshi bir yana, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile dahi (bazı sosyal haklar dışında) insan hakları alanında düzenleme yapamaz.
- Cumhurbaşkanı'nın hiçbir işlemi, yasa alanında düzenleme yapamaz. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisi sadece TBMM'ye aittir. 6251 sayılı yasa hala yürürlüktedir ve yürürlükte olduğu sürece Cumhurbaşkanı işlemi ile Sözleşme'den çekilmek olanaksızdır.
- Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Anayasa’nın 2. (hukuk devleti), 6. (kaynağını Anayasadan almayan yetki kullanma yasağı), 7. (yasama yetkisinin devredilmezliği), 11. (Anayasanın üstünlüğü), 13. (hak ve özgürlüklerde yasallık ilkesi), 87. (Kanun koymak ve kaldırmak yetkisinin TBMM’ye aidiyeti), 90. (uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri) ve 104. (CB yetkilerinin sınırları) maddelerine açıkça ve çok yönlü olarak aykırı olup hukuken yok hükmündedir.
- 3718 sayılı kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için hemen Danıştay'a başvurma gereği vardır. Kararda dayanak alınan ve kötüye kullanıma açık olup hukuk devletine aykırı olması nedeniyle CBK-9 madde 3'ün de Anayasaya aykırılık itirazı önsorun olarak yapılmalıdır.
- Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararının Anayasa ve hukuk dışı bir işlem olması nedeniyle yargıya intikal ettirildiği, hemen Avrupa Konseyi'ne bildirilmelidir.
- Sorumluluk bakımından; bundan böyle olası bir kadına yönelik şiddet ve öldürme eylemi ile 3718 sayılı karar arasında nedensellik ilişkisinin kurulması, sorumluluk hukukun temel bir ilkesidir.
- 100. yıla doğru demokratik Cumhuriyet yanlıları ile keyfi tek adam yönetimi yanlıları arasındaki ayrışma derinleşirken, "insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti" yolunda anayasal dayanışma halkalarını örmek ve genişletmek her yurttaşın hakkı olduğu gibi 42 milyon kadına karşı bir görevdir.
ANAYASA’NIN 90 VE 104’ÜNCÜ MADDESİ
Anayasa’nın 90. maddesi “Türkiye Cumhuriyeti adına Yabancı Devletlerle ve Milletlerarası Kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir” ifadelerini içeriyor.
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin sıralandığı Anayasa’nın 104. maddesinde ise “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” diyor.
ADALET BAKANI, YÜRÜTMENİN YETKİSİ OLDUĞUNU ÖNE SÜRDÜ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise sözleşmeden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamayacağını yönelik yönelik eleştirilere sosyal medyadan yanıt yanıt verdi. Fesih yetkisinin yürütmede olduğunu öne süren Gül, “Uluslararası sözleşmelerin onayı ve yürürlüğe konulması usulü hukukumuzda açıktır. TBMM katılmayı onaylar, yürütme de bunu bir kararla yürürlüğe koyar. Yürürlüğün aynı şekilde durdurulması ve feshi, yürütmenin yetkisindedir” dedi.
Gül, ayrıca “Mağdurlar hakkında adli süreçteki koruma halkasını her geçen gün daha da güçlendiriyoruz” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)