BM Genel Kurulu, 2021 yılını “Uluslararası meyve ve sebze yılı” ilan etti
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2021 yılını “Uluslararası meyve ve sebze yılı” ilan etti. Bu adımı TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ile değerlendirdik.
Fotoğraf: Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
BM Genel Kurulu, üretici köylünün birçok sorunla karşılaştığı bir dönemde, yaşanan sorunlara farkındalık oluşturmak için 2021 yılını “Uluslararası Meyve Sebze Yılı” ilan etti.
Kovid-19 pandemisi nedeniyle doğal kaynakları korumanın ve sürdürülebilir hale getirmenin ne denli önemli olduğu gittikçe daha da anlaşılmaya başlandı. “Uluslararası Meyve Sebze Yılı” yılı ilanını TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak’la değerlendirdik.
Artan nüfusa ve iklim krizinin beraberinde getirdiği olumsuzluklarla dikkat çeken Toprak, tarımsal üretimin ve sürdürülebilir iyi tarım uygulamalarının hak ettiği ciddiyetle ele alınması gerektiğini söyledi. Toprak, “Yürütülecek politikaları bu doğrultuda oluşturmadan, açlıkla mücadelede gıda güvenliğinin, güvencesinin ve egemenliğinin sağlanmasında başarı sağlamak mümkün değildir” dedi.
MEYVE VE SEBZELERDEN VAZGEÇİLEMEZ
Tarımsal üretim dendiğinde akla ilk meyve ve sebzelerin geldiğini, içerdikleri vitaminler, mineraller, bitkisel proteinler, lif vb. besin öğelerinin insan vücudunun doğru gelişimi için vazgeçilmez ürünler olduğunu söyleyen Toprak şöyle devam etti:
“İnsan beslenmesinde vazgeçilmez bir yere sahip olan meyve ve sebzeler, ekonomik olarak da kolay ulaşılabilen gıda maddeleri arasında sayılabilir. Ayrıca bu kıymetli ürünler gastronominin giderek popülerlik kazandığı günümüzde farklı birçok reçeteyle de sofralarımızda baş tacı olmaya devam etmektedir.”
YOK EDİLEN TARIM ARAZİLERİ
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019 verileri ülkemizde en çok üretilen meyve çeşidinin üzüm olduğunu ortaya koyarken, bunu elma, portakal, zeytin ve mandalinanın takip ettiği kayıt altına alınmış. 2021 yılı içinde en çok üretilen sebze çeşidinin domates olduğu yine aynı verilere yansımış.
2019 verilerini de değerlendiren Toprak, tarım açısından zengin kaynaklara sahip olan ülkemizin, seksen iki milyon insanı rahatlıkla besleyecek toprak büyüklüğü ve verimliliğine sahip olduğunu söyledi.
Toprak, “Ancak tarım politikalarında yapılan yanlışlar, çiftçilerin ve kooperatiflerin yeterli desteği alamaması, tarım arazilerinin yok edilmesi, yüksek gübre ve mazot fiyatları gibi sebeplerle üretim kapasitemiz düşmekte ve kendi üretebileceğimiz ürünleri ithal eder hale gelmekteyiz. Yine bu yanlış politikalar köylerden şehirlere göçü arttırarak tüketen toplum yapısının oluşmasına neden olmaktadır” diye konuştu.
TARIMDA "MİLLİ VE YERLİ" SÖYLEMİ
Tarımda "milli ve yerli" söylemini de değerlendiren Toprak, taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışmak yerine kendi öz kaynaklarımıza dönülmesinin önemine dikkat çekti.
Tarımsal girdi fiyatlarının ucuzlatılmasıyla başlayacak reform hareketinin, getirilecek muafiyet ve özendirmelerle yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Toprak, “Ülke insanının ihtiyacı olan bitkisel ve hayvansal üretim gerçekleştirilmelidir. İthalata değil üretime dayalı gıda politikaları ile bu reform sağlam zeminler üzerinde yükseltilmelidir. Üniversitelerimizde yetkin gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri ve veteriner hekimler yetiştirmeli, oluşturulacak gıda politikaları yetkin insan gücümüze, bilime ve tekniğe dayandırılmalıdır” dedi.