İletişim Başkanlığı, "İstanbul Sözleşmesi maniple edildi, o yüzden çekildik" dedi
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine dair açıklama yayımlayan İletişim Başkanlığı, "Sözleşme, eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından maniple edildi" gerekçesini sundu.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
İletişim Başkanlığı, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesiyle ilgili açıklama yayımladı, sözleşmenin "eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından maniple edildiği" iddia edilerek sözleşmeden çekilme gerekçesi olarak bu öne sürüldü.
Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunduğu İletişim Başkanlığı açıklamasında, "Türkiye kadının toplumdaki statüsünü koruma ve kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etme konusundaki güçlü bağlılığını göstererek İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olmuştur" denildi.
Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi'nin başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçladığı ancak "Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından maniple edildiği" iddia edildi, sözleşmeden çekilme kararı da bu gerekçeye dayandırıldı.
Ancak İstanbul Sözleşmesi'nin maddelerinde ilk imzalandığı günden itibaren herhangi bir değişiklik yapılmamışken bir sözleşmenin imzalanma aşamasında başka, üzerinden zaman geçtikten sonra nasıl başka amaçlar taşımaya başladığı konusunda İletişim Başkanlığı bir açıklama yapmadı.
Ayrıca İletişim Başkanlığı açıklamasında geçen "Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleri"ni kimin ya da hangi resmi kurumun nasıl belirlediği ve bunların ne olduğu konusunda da aydınlatıcı bir ifade kullanılmadı.
80. MADDEYE DAYANDIRILDI
İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinin, herhangi bir tarafın Avrupa Konseyi'ne bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshetmesine izin verdiği ve bu maddeye dayanarak Türkiye'nin sözleşmeden çekildiği ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"İstanbul Sözleşmesi ile ilgili ciddi endişeleri olan tek ülke Türkiye değildir. Avrupa Birliği'nin 6 üyesi (Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya) İstanbul Sözleşmesi'ni onaylamamıştır. Polonya da eşcinsel grupların toplumsal cinsiyet hakkındaki fikirlerini tüm topluma empoze etme girişimini gerekçe göstererek sözleşmeden çekilmek için adımlar atmıştır.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin “kadınları korumaktan taviz verdiği” anlamına gelmemektedir. Türkiye, sözleşmeden çekilse de aile içi şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tüm kadınların güvenliğini ve haklarını korumaya devam edeceğini kuvvetli bir şekilde vurgulamakta ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle hükümetin gündeminin ilk sıralarında olacağının altını çizmektedir.
Türkiye, bugüne kadar kadın haklarını desteklemek ve iyileştirmek için birçok somut adım atmıştır ve bu mekanizmalar hala yürürlüktedir. Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadele için yeni reformları da hayata geçirecektir. Türkiye bundan sonra da tüm kurum ve kuruluşlarıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak çözüm ve önlemlere odaklanacak, bu amaçla yürütülmekte olan çalışmaları güçlendirecektir. Bu hukuki mekanizmalar arasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın yanı sıra Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yer almaktadır. Türkiye ayrıca Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) taraftır.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin tasarladığı, desteklediği ve uygulamaya aldığı dönüm noktası niteliğindeki kanun da dahil olmak üzere, kadına yönelik şiddetle mücadelede katı, etkili ve gerçekçi tedbirlerin uygulanması üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağı unutulmamalıdır.
Türkiye mart ayının başında açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında da aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddete karşı mevcut önlemlerin etkinliğini artırmak için ilave adımlar atacaktır."
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI "ÖDÜN VERME OLARAK YORUMLANMAMALI" DEDİ
Dışişleri Bakanlığı da İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin kadına karşı şiddetle mücadeleden ödün verme olarak yorumlanmaması gerektiğini söyleyen bir açıklama yayımladı.
Bakanlıktan Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine dair uluslararası tepkilere yanıt olarak yapılan yazılı açıklamada, sözleşmenin içeriğindeki unsurlar ve çeşitli uygulamaların kamuoyunda hassasiyet yarattığı ve eleştirilere neden olduğu iddia edildi ve şunlar kaydedildi:
"Esasen Avrupa Konseyi içinde de pek çok ülkede sözleşmeye ilişkin tartışmalar yaşanmakta olup, sözleşmeyi imzalayan bazı ülkeler onaylamaktan imtina etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sözleşmeden çekilmesi, kadına karşı şiddetle mücadeleden ödün verme olarak yorumlanmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal mevzuatında kadın hakları en ileri normlarla güvence altına alınmıştır. Ülkemiz bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına karşı şiddete sıfır tolerans anlayışı, ayrıca kadın haklarının daha da güçlendirilmesi ve kadına karşı şiddetle mücadelenin daha etkin sürdürülmesi amacıyla gerekli tüm tedbirleri ilgili kurum ve kuruluşlarıyla birlikte almaya devam edecektir."
(HABER MERKEZİ)