23 Mart 2021 06:43

Alman Kadın Konseyi: İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme sonuçsuz kalmamalıdır

Alman Kadın Konseyi, Avrupa Sendikalar Birliği ETUC ve Alman Sendikalar Birliği DGB, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini kınayan açıklamalar yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Alman Kadın Konseyi, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini kınadı. Kadın Konseyi, "AB Dışişleri Bakanları ve Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bugünkü AB Konseyi toplantısında Avrupa'daki feminist barajın yıkılmasına kararlı bir şekilde karşı çıkmalıdır." açıklamasını yaptı.

Konsey Başkanı Mona Küppers, "İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, kadın hareketinin kadına yönelik şiddeti tüm çeşitliliğiyle yasadışı hale getirme yönündeki onlarca yıllık çabalarının sonucudur. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi şok edicidir. Ama ne yazık ki şaşırtıcı değildir. Dünya çapında, Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler arasında, AB içinde ve Almanya'da da kadın hakları saldırı altındadır. Ancak bunlar pazarlık konusu olamaz." dedi.

"TÜRKİYE İLE ALMANYA VE AB İLİŞKİLERİ ÜZERİNDE SONUÇLARI OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"

Alman Kadın Konseyi'nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"İstanbul'da Avrupa Konseyi Sözleşmesi 2011 yılında ilk üye devletler tarafından imzalanmış ve 2012 yılında Türkiye bunu onaylayan ilk ülke olmuştur. Ancak yakın geçmişte, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi sözleşmeyi defalarca sorguladı ve buna uluslararası herhangi bir tepki gelmedi. Sözleşmenin doğduğu yerde, kararnameyle feshi büyük protestolara neden oluyor. Kadın hakları insan haklarıdır. Bu sosyal fikir birliği açıkça yeniden sorgulanmaktadır. Bir kadın hareketi olarak bunu kabul edemeyiz ve etmeyeceğiz. Dünya Sağlık Örgütü'nün son rakamları, dünya genelinde her üç kadından birinin hayatlarında fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Ayrıca  özellikle de genç kadınlar, mevcut veya eski partnerlerinden şiddet görüyor. Korona salgınının aile içi şiddeti şiddetlendirdiği açık. Türkiye'deki Kadın Cinayetlerini Durduracağız İnisiyatifi 2020'de 300'ün üzerinde kadın cinayeti gerçekleştiğini açıkladı. Bu durumda bir şiddeti koruma sözleşmesini feshetmek alaycı ve yanlıştır. DF olarak Türkiye'nin sözleşmeden çıkışının Türkiye ile Almanya ve AB ilişkileri üzerinde sonuçları olması gerektiğini düşünüyoruz.

Sadece Türkiye değil, Polonya ve Macaristan gibi AB üye ülkeleri de tekrar tekrar cinsiyet eşitliğini ve özellikle İstanbul Sözleşmesi'ni sorguluyor. Bu nedenle federal hükümete şu çağrıda bulunuyoruz: AB'nin İstanbul Sözleşmesi'ni gecikmeden onaylamasını sağlamak için AB düzeyinde çaba harcanmalıdır. Avrupa Adalet Divanı Başsavcısı tarafından yakın zamanda hazırlatılan bir bilirkişi raporu, bunun yasal olarak mümkün olduğunu ortaya çıkardı. AB üyelerinin Erdoğan'ın sözleşmeyi iptal etmesine karşı çıkmaları sağlanmalıdır. Cinsiyet eşitliği ve şiddete karşı koruma, ne Avrupa ne de dünya çapında müzakereye açılmamalıdır."

"TÜRKİYE'NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇEKİLMESİNİN HİÇBİR GEREKÇESİ YOK"

Avrupa Sendikalar Birliği ETUC ve Alman Sendikalar Birliği DGB, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini kınadı. Açıklamada, "DGB ve ETUC, Erdoğan'ın bu iç ve dış siyasi çatışmasını kınıyor. DGB kadınları, Türkiye'de ve dünyada insan haklarını savunan kadınlarla dayanışma içinde. Özellikle pandemide, kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik bu uluslararası sözleşmenin tutarlı bir şekilde uygulanması, dünya çapında her zamankinden daha önemli." denildi. Avrupa Sendikalar Birliği'nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"ETUC Türkiye'yi Kadına Yönelik Şiddet Sözleşmesi'nden çekilmeyi yeniden düşünmeye çağırıyor. Avrupa Sendikalar Birliği, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümetin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinden çekilme kararının geriye doğru atılan bir adım olduğundan ciddi endişe duyuyor ve hükümeti bu adımı yeniden gözden geçirmeye, kadınların, kız çocuklarının ve tüm vatandaşlarının insan haklarını koruma taahhüdü politikalarını onaylamaya çağırıyor."

ETUC Genel Sekreter Yardımcısı Esther Lynch ise “Bu, Türkiye'deki kadınların umut ve haklarına yönelik ağır bir darbedir ve aslında kadınları şiddetten koruyan ve şiddeti önleyen tedbirler ve hizmetlerin kontrolünü azaltıyor." dedi. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Borsa yine tökezledi, işlemler bugün de iki kez durduruldu

SONRAKİ HABER

TMMOB Maden Mühendisleri Odası kadro için imza kampanyası başlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa