ODTÜ Sosyoloji Günleri sona erdi
ODTÜ Sosyoloji Topluluğunun düzenlediği 17. Geleneksel ODTÜ Sosyoloji Günleri sona erdi.
ODTÜ Sosyoloji Topluluğunun düzenlediği 17. Geleneksel ODTÜ Sosyoloji Günleri, 21 Mart Pazar günü sona erdi.
Sosyoloji Günleri'nin son gününde iktidar, eğitim ve eşitsizlikler, sağlık çalışanları ve biyopolitika alt başlıklarından oluşan toplam üç oturum gerçekleşti. İlk oturumda neoliberal-İslamcı bir iktidarın Pandemi imtihanı, Covid-19 pandemisi esnasında Türkiye’de aile planlaması ve cinsel sağlık hizmetlerine erişim, pandemi sürecinde virüs yayılımını önlemek amacıyla öne sürülen toplumsal kısıtlamaların Foucault’un Panoptikon Metaforu bağlamında incelenmesi ve pandemi denetimleri sonrası belirginleşen gözetim toplumuna bir bakış ve sağlığın metalaşmasında fikri mülkiyet hukukunun işlevi gibi alt başlıkları konuşuldu.
İkinci oturumda eğitimde fırsat eşit(siz)liği, pandeminin eğitim süreçlerine yansıması, verilerle eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği, pandemi sürecinde yeni üniversite kentleri gibi konular konuşulurken son oturumda ise kahramanlar ve askerler, firariler ve teröristler: sağlık çalışanları üzerine pandemi söylevleri, covid-19 salgınının sağlık çalışanları üzerindeki etkileri, sağlık bakanı tweetlerinin pandemi yönetim yaklaşımı açısından değerlendirilmesi ve pandemiye biyopolitika perspektifinden bakmak alt başlıklı konuşmalarla sona erdi.
"BASKIDAN VE SERMAYEDEN UZAK BİR PLATFORM"
Etkinliği düzenleyen ODTÜ Sosyoloji Topluluğu üyesi öğrenciler, şunları söyledi:
“Üst başlığı 'pandemi' olarak belirleyip duyurusunu yaptık, bildiri özeti gönderimi çağrısında bulunduk ve yaklaşık 1 buçuk ay süre verdik buna. 52 başvuru geldi, dilinde bir problem görmediğimiz ve bir teori veya çalışmaya dayanan bütün sunumları kabul ettik. Sonrasında program ve alt başlıklarla birlikte duyuru yaptık ve epey ilgi buldu, etkinliğe Zoom’dan kaydolmak için açtığımız formu 1000+ kişi doldurdu. Katılım etkinlik öncesi gösterilen ilginin altında oldu. Bunu cumartesi günü yoğunlaşan ülke gündemine de bağlamakla beraber; online etkinliklere kolayca kaydolmak ve gidip katılmanın bir tuşa bağlı olması, bu bir senelik süreçte insanların online etkinliklerden bir nebze bunalmış olması veya genel olarak online etkinliklere odaklanmanın zor olmasına da bağlayabiliriz belki.
Bunun yanında, katılan izleyen herkes etkinliğe büyük desteklerini sundular, biz oldukça memnun kaldık bu ilgiden ve insanların memnuniyetinden, verdiğimiz emeğin böyle güzel bir karşılık alması, 44 konuşmacının böylesi bir donemde bilgi paylaşımı sağlayabilecekleri ve dayanışabilecekleri baskıdan ve sermayeden uzak bir platformda tam da platformun bu özelliği yüzünden bir umut olarak alabilmeleri bu ortamı bizi de oldukça umutlandırdı. Program boyunca birbirinden değerli ve bundan sonra da kesinlikle konuşulması, tartışılması ve hakkında bir aksiyon alınması gereken konulara değinildi. Online olduğu "halde" günleri organize ettiğimiz için tebrik edildik fakat bizce bunca konuşulması gereken konunun belirdiği, belirginleştiği bir yıldan sonra düzenlemesek bu etkinliği bizim ayıbımız olurdu."
EŞİTSİZLİĞE VE BASKIYA MARUZ KALAN BİRÇOK GRUBA DEĞİNEN ÜÇ GÜN
"Pandeminin zaten var olan eşitsizlikleri nasıl derinleştirdiğinden ne gibi değişimlere sebep olduğuna kadar, sağlık çalışanlarının toplum ve iktidar nezdinde nasıl bir savaş öznesi olarak inşa edildiklerinden aşı patentinin sağlığın metalaşmasına etkilerine, gözetim ve kontrolün artışından bir mezarlık ziyaretinin nasıl bir değişime uğradığı ve gündelik yaşamı etkilediğine, öğrenci yoksulluğundan, mültecilere, kadınlara, işçi sınıfına ve şu an değinmediğimiz bir çok dezavantajlı, ezilen, eşitsizliğe ve baskıya maruz kalan birçok gruba değinilen bir üç gün oldu bu seneki sosyoloji günleri.”