Prof. Dr. Aksoy: Meslek liselerine kaynak ayırmayanlar cemaatlere cömert davranıyor
Pandemide üretime geçen meslek liseleri cirolarını katladı; öğrencilere ‘harçlık’ ve virüs riski düştü. Cemaatlere cömert davranan hükümet meslek liselerine yeterli harcama yapmadı.
Fotoğraf: Pixabay
Dilan ORTAKCI
Ankara
Meslek lisesi öğrencilerinin pandemide neler yaşadığını ele aldığımız dosyamızın ikinci gününde, meslek liselerinde yüz yüze eğitimin tekrar başlatılmasının üzerinden az bir zaman geçmişken, pandemi süreci boyunca mesleki eğitimdeki dönüşüm ve stajlarda yaşanan sorunlar üzerine Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy ile sohbet ettik. Salgın yönetiminde yetkililer tarafından üretime dahil edilen meslek lisesi öğrencileri ve öğretmenlerinin yaşadığı sorunların kabul edilemeyeceğini belirten Aksoy, öğrenciler ve eğitim emekçileri için aşıda öncelik tanınması gerektiğini ifade etti.
Pandemi sürecinde meslek liselerinde hijyen malzemeleri başta olmak üzere birçok ürünün üretimi sürdü. Bu üretim meslek liselerinin döner sermayelerinde yüzde 100’ü aşan artışa neden oldu. Fakat bu paranın öğrencilerin sağlığı ve eğitimi için kullanılmadığını görüyoruz. Siz bu tabloyu nasıl değerlendirirsiniz?
Salgınla birlikte toplumun büyük kesimi evlerine çekilirken, meslek liseleri öğrencileri ve öğretmenleri, maske ve dezenfektan üretimi için kolları sıvamaya çağrıldı. Kamu ya da özel kesimde güvenli istihdam ve yüksek teknoloji ile üretimler kolaylıkla gerçekleştirilebilecekken öğrencilerin ve öğretmenlerin emeğinden bu amaçla yararlanılması kabul edilemez. Kamunun üretim kapasitesini neoliberal politikalarla özelleştirip sermaye edenler, çocuk işçiliğine ve eğitim emekçilerinin üretme becerisine başvurdu.
Tabii ücretler piyasa mekanizması ile belirlenmedi. Ancak “takdir” ya da “ödüllendirme” gibi işlevleri yerine getirecek bir miktardı. Bu demokratik, laik ve çağdaş normlardaki eğitimden feragat anlamını taşır. Çocuk emeği sömürüsünün bir biçimidir. Öğrencilere bir miktar ödeme yapılması bunu değiştirmez. Aksine eğitim amacı taşımayan pedagoji dışı bir durumun meşrulaştırılması anlamına gelir.
"EĞİTİM HARCAMASINDA DÜŞÜŞÜN GEREKÇESİ OLMASIN"
Üretimle elde edilen döner sermaye gelirlerindeki artış, bu kurumlara yapılan harcamalarda düşüşün gerekçesi olmamalıdır. Bakanlık üst düzey yöneticilerinin açıklamalarına göre, ülke çapındaki meslek liselerinin üretim geliri 2020’de 503 milyon TL olmuş, 2021 için de 1 milyar TL’nin üzerinde bir gelir beklentisi belirtilmiş. Buna karşın 1000 mesleki ortaöğretim kurumuna 170 milyon TL ayrıldığını, laboratuvar ve kütüphanelerinin iyileştirilmesi için ayrılan bu bütçenin “Mesleki eğitime verilen önem”in göstergesi olarak duyurulduğunu görüyoruz. 2020’de bu proje için 85 milyon TL harcama yapılmış. Bakanlığın, özel öğretim kurumlarına ya da eğitime müdahil olan vakıf ve cemaatlere kaynak sağlarken çok daha cömert davrandığını görebiliyoruz.
Pandeminin başında yasaklanan yüz yüze staj daha sonra yeniden uygulamaya konuldu. Bu süreçte stajlar mesleki eğitimin gerekliliğine uygun olarak hayata geçirildi mi?
Sağlık ve yönetim politikalarındaki sorunlar bir yana, bazı kesimlerin kendilerini koruma olanaklarına sahip olmaması ciddi sorun yaratıyor. Bireysel önlemler koruma için anlamlı bir güvence oluşturamaz. Çalışma saatlerinin düzenlenmemesi, ulaşım araçlarının eksikliği, işyerlerinde araç ve ortam temizliği ve iş ilişkilerindeki hiyerarşik konumlanma, stajyerlerin kendi sağlıklarını korumak için gerekli araçlara yeterli düzeyde ulaşamaması, riski artırıyor.
Öğrencilerin staj uygulamasına yüz yüze eğitim uygulamasından daha çok katıldığı belirtiliyor. Ailelerin staj uygulamasına destek vermeleri, düşük gelir nedeniyle bu durumu çaresiz kabullendikleri şeklinde yorumlanabilir. Öğrencilerin de sosyalleşme eğilimi sonucu staja katıldığı söylenebilir. Çocuk yaştaki stajyerlerin okullardan çok daha güvensiz koşullardaki işyerlerinde çalıştırılabilmesi, sokağa çıkma yasaklarından muaf tutulması için düzenlemeler yapılırken; aynı dönemde yüz yüze eğitim için okullarda yeterli önlemler alınmadı, uygun koşullar sağlanmadı.
Her iki durum eğitim yönetiminden sorumlu olanların, öncelikler ve kaynak dağıtımı konusunda sorun yaşadıklarını; demokratik karar mekanizmalarını ortadan kaldırmak istediklerini ve sürekli saklı ajandalarla eğitimi yönetmeye çalıştıklarını gösteriyor.
"ÜRETİME ÇAĞRILANLARA AŞIDA ÖNCELİK TANINMALI"
Üretime çağrılan öğrenci ve öğretmenlere aşılamada da öncelik tanınmalıdır; maske ve dezenfektan gereksinimi kamu kaynaklarından ya da döner sermayeden karşılanmalıdır. Meslek lisesi öğrencilerinin üniversitelerin 4 yıllık bölümlerine kaydolabilme oranı çok düşük. Bu durumun aşılması için pandemide yüksek katılım ve yüz yüze eğitimler ile mesleki eğitim içindeki genel eğitim başarısızlığı telafi edilmeye çalışılabilir. İyi bir mesleki eğitim, iyi bir akademik eğitim ile sağlanabilir. Yeterli öğretmen atanması, eğitim yatırımlarının hem kapasite hem de teknik donanımlar bakımından artırılması, eğitim çalışanlarının tamamının aşılanması ile bunun sağlanabileceğini söyleyebilirim. Günümüzde bu yöndeki bir eğitim politikası anlayışından oldukça uzaktayız.
MESLEK LİSELİYE AKADEMİK EĞİTİM DE MESLEKİ EĞİTİM DE YOK
Kayseri’den Bir Meslek Lisesi 11. Sınıf Öğrencisi
İleride iş bulma imkanını değerlendirip öğretmenlerin de yönlendirmesi ile bilişim bölümünü seçtim. Salgın sebebi ile son bir yıldır eğitim hayatıma çeşitli sorunlarla devam ediyorum.
11. sınıf meslek lisesinde oldukça önemli bir senedir. Çünkü meslek eğitimlerinin önemli bölümü bu yıl veriliyor. 9 ve 10. sınıfta akademik dersler daha fazla olsa bile bu süreç de verimli eğitim alma açısından sorunluydu. Çoğu meslek lisesinde olduğu gibi biz de akademik eğitim alamadık. Ama asıl anlatmak istediğim şey bu eğitimin yanında pandemi ile birlikte mesleki eğitimlerin de gümbürtüye gitmesi. Önce yüz yüze başladı, kısa süre içinde online eğitime geçildi ve birinci dönem dersleri çöpe gitti. Çöpe gitti dememin sebebi, online eğitimde meslek eğitimlerinin sağlıklı işlenememesi.
İkinci dönemde ise haftada 1 gün okula gidiyoruz ve bölüm dersini alıyorum. Fakat diğer bölüm öğrencileri, örneğin elektrik bölümü, 3 gün okula gidip bölüm dersleri alıyorlar. Benim aldığım bölüm dersleri kesinlikle yetersiz oluyor. Meslek alanından öğrenmem gereken bilgileri öğrenemiyorum. Haftada 3 gün giden başka bölüm öğrencileri ile konuştuğumda onlar da aynı şeyi söylüyor. Sonuç olarak okulları kademeli de olsa açtılarsa dersleri uygun bir biçimde, sağlık önlemlerini sonuna kadar alarak vermek zorundalar. Bu durumu da öğrencilerin sağlığını düşünüyoruz diye açıklıyorlar. Kayseri’de önlem alınmayan koşullarda, öğrencilere zorla maske ve dezenfektan üretimi yaptırılan başka bir meslek lisesinde okuyan arkadaşlarımızın sağlığı düşünülmüyor demek ki, bu söylemlerden bunu anlıyoruz.
MESLEK LİSELİYİ "HARCAMAK" İSTİYORLAR
Kısaca anlatmaya çalıştığım bu süreç için söyleyeceklerim şunlar: Ben daha staj yapmadım fakat yapan arkadaşlarımdan biliyorum; düşük ücretler karşılığı veya ücretsiz stajı aksatmadan yaptırılan, önlemler alınmadan ve zorla üretim yaptırılan meslek lisesi öğrencileri eğitim alanında ‘harcanan’ ilk öğrenciler oldular. Buradan mezun olduğumuzda vasıfsız işçi olarak çıkacağız. Sözde meslek eğitimlerini tamamlamış işçiler olacağız ama gerçek anlamda teknik olarak birçok şeye hakim olamayacağız. Gelecek sene staj yapacağım fakat önceki senelerde olduğu gibi olursa staj sistemi, sadece getir-götüre bakan veya teknik eğitim almadan ağır koşullarda çalıştırılan olarak kalacağız. Biz bu şekilde olmasını istemiyoruz. Bir nesil öğrenciyi salgın bahanesi ile hem akademik hem mesleki olarak “harcamak” isteyenlere izin vermeyeceğiz.
YARIN: Emek Gençliği MYK Üyesi Barış Timur’la röportaj