Erdoğan, konuşma metninde yer alan İstanbul Sözleşmesi bölümünü okumadı
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin 7. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, İstanbul Sözleşmesi'ne dair metinde yer alan bölümleri okumadı.
Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin 7. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, İstanbul Sözleşmesi'ne dair metinde yer alan bölümleri okumadı. Erdoğan'ın okumadığı bölümde "İnancımıza göre sapkınlık işareti olan hususların, İstanbul Sözleşmesinin arkasına sığınılarak sürekli gündemimize getirilmesine ve baskı aracına dönüştürülmesine izin veremezdik. İnancımıza, kültürümüze, meşrebimize aykırı bu tür tartışmaları tamamen sona erdirmek için, sözleşmeden geri çekilme kararı aldık" ifadeleri yer alıyordu.
Erdoğan'ın, basınla paylaşılan konuşma metninde, İstanbul Sözleşmesi'nin feshini ve AKP iktidarının kadına şiddetle mücadele ettiğini savunan uzunca bir bölüm yer alıyor. Ancak Erdoğan, kongrede yaptığı konuşmasında bu bölümü okumadı.
ERDOĞAN'IN DİLE GETİRMEDİKLERİ
Erdoğan'ın okumadığı bölümde şu ifadeler yer alıyordu:
"İstanbul Sözleşmesinden çekilmemizle yeniden alevlenen kadın, kadına şiddet, kadına yönelik ayrımcılık gibi hususlara da değinmek istiyorum. İnsanlığın yarısını oluşturan kadını, temsil ettiği değerler ve talepleriyle görmezden gelmek demek, bizatihi insanlığı inkâr etmek demektir. Hayatımızın her döneminde bu anlayışla kadınlarımızın hak ve hakkaniyet mücadelesine destek verdik. AK Parti’yi de, Türkiye’nin en güçlü kadın kolları teşkilatına sahip partisi olarak kurduk.
Hükümetlerimiz döneminde, kadınların siyasetten iş dünyasına kadar her alanda yürüttükleri hak arama mücadelesine sahip çıktık. Kadınlarımıza, gerektiğinde pozitif ayrımcılık yaparak, saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok hizmet sunduk. Cinayet ve şiddet gibi suçlar başta olmak üzere, kadınlarımıza yönelik her tehdidin üzerine kararlılıkla gittik. Her kim, bizim, bırakınız kadınlara karşı olmayı, kadınların haklarının korunması noktasında en küçük bir ihmalimiz, eksiğimiz olduğunu öne sürüyorsa, bilin ki yalan söylüyordur, iftira atıyordur. İstanbul Sözleşmesini de bu amaçla yürürlüğe sokmuştuk. Ancak, sözleşmede geçen kimi ifadelerin, inancımıza ve kültürümüze saldırı, varlığımızın ve geleceğimizin teminatı olan aile müessesini kökünden yıkma aracı haline dönüştürülmeye çalışıldığını gördük.
Elbette her ülke kendi meşrebine göre insanları arasındaki münasebetleri düzenleyebilir. Ama hiç kimsenin bize, insanımızı hangi cinsiyet sınıflarına ayıracağımızı, bunların arasındaki ilişkileri nasıl belirleyeceğimizi dayatma hakkı yoktur. İnancımıza göre sapkınlık işareti olan hususların, İstanbul Sözleşmesinin arkasına sığınılarak sürekli gündemimize getirilmesine ve baskı aracına dönüştürülmesine izin veremezdik. İnancımıza, kültürümüze, meşrebimize aykırı bu tür tartışmaları tamamen sona erdirmek için, sözleşmeden geri çekilme kararı aldık. Bu kararımıza verilen tepkilere baktığımızda, asırlarca kadını insandan bile saymayan, bugün de dünyada kadına yönelik şiddetin, cinayetin, adaletsizliklerin en çok yaşandığı ülkeleri en başta görüyoruz.
Kadını metalaştırma ve sömürme konusunda zirve yapanların, kadın haklarını savunma kisvesi altında bize yönelttikleri eleştirileri, acı bir tebessümle takip ediyoruz. Türkiye, tıpkı erkek gibi eşrefi mahlûkat olan kadının onurunu koruma, haklarını geliştirme, güvenliğini sağlama konusunda kimseden nasihat almaya ihtiyacı olmayan bir ülkedir. PKK’nın dağa kaçırdığı, tecavüz ettiği, ölüme gönderdiği, bizzat katlettiği kız çocukları gerçeğini, sahte kahramanlık hikâyeleriyle örtenler, önce kendi ayıplarını temizlesinler. Kendi partilerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık ithamlarına kulaklarını ve gözlerini kapayanları da önce kendi evlerinin içini temizlemeye davet ediyoruz. Bunların amacı kadını; anne olmaktan, kız kardeş olmaktan, kız evlat olmaktan, eş olmaktan, evinin ve çocuklarının şefkatli hamisi olmaktan çıkartıp, savunmasız bir birey haline dönüştürmektir.
Kadını kimliksiz, kişiliksiz, değersiz bir meta haline getirmek isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Bizim, kadınlarımızın haklarını korumak için kendi vicdanımız, ahlakımız, irfanımız, medeniyetimiz, kültürümüz dışında bir dayanağa ihtiyacımız yoktur. Hükümetlerimiz döneminde çıkardığımız kanunlar, hayata geçirdiğimiz uygulamalar, bunun en somut işaretidir. İnşallah bu süreci kadınlarımızla birlikte başarıyla yönetecek ve tüm dünyaya örnek olacak bir iklim inşa edeceğiz."
ERDOĞAN'IN DİLE GETİRDİKLERİ
Erdoğan konuşmasında konuya dair yalnızca şunları dile getirdi:
"Gündemimizde kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil kağıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var. Gündemimizde kadınlarımızı dağa göndermek suretiyle arkasından da sahip çıktığını söyleyen namertler var. Diyarbakırda ağlayan annelerin yavrularıyla ilgili bir çift laf edemeyenlere söyleyecek çok sözlerimiz var. Gündemimizde ülkemize karşı sergilenen çifte standartları hak ve özgürlük dayatması diye göstermeye çalışanların zavallılıkları var…" (HABER MERKEZİ)