25 Mart 2021 00:38

Yoksulluğun kara tablosu: Komşum ya da kardeşim yemek vermezse eşimle bu gece açız

Erdoğan'ın yüzde 50 oy aldığı Kocaeli Körfez’de hangi kapıyı çalsak ardından işsizlik, yoksulluk çıktı. Halk mutsuz.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Adem KARA 
Meryem KAYA
Kocaeli

Doğal gazdan elektriğe; vergilerden, harç ve cezalara; ulaşımdan temel tüketim maddelerine gelen zam yağmuru, asgari ücrete gelen zammı birkaç ayda eritti. Çünkü patronların borçlarını silen iktidar; işçilere, emekçilere kaşıkla verdiği zammı ancak böyle geri alabilirdi. Pandemi ve ekonomik krizin getirdiği yük ve AKP iktidarının da patronların, sermayedarların kârına çanak tutması işçi ve emekçileri yaşanılamaz bir noktaya getirdi. 165 bin nüfuslu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde de işçi ve emekçi ailelerin, kadınların payına düşen işte tam da bu: "Nefes alınamaz bir yaşam." Gelen zamlar, geçim ile ilgili Körfez halkının görüşlerini almak için yola düşüyoruz. Görüştüğümüz çok sayıda kadından sadece bir tanesi maddi sıkıntı çekmediğini belirtiyor. O da yoksullaşmanın farkında… Pandemi dolayısıyla kapalı kapılar ardındaki tartışma ve öfke büyüyor. AKP'nin kalesinde hem iktidara eleştiri var, hem de muhalefette tereddüt yaşayanlar var. 

"HAKKIMIZI ARAMALIYIZ"

Havaların biraz ısınmasıyla çocuklarını oyun oynasın diye parka getiren kadınlara denk geliyoruz önce. Kucağında bebeği ile oturan Fatma ile konuşmaya başlıyoruz. Krizden, zamdan, geçim derdinden bahsedince parkta oynayan 2 çocuğunu da gösterip “5 kişilik bir aileyiz. Eşim inşaat işçisi. Tek maaşla ev geçindirmeye çalışıyor. Eve katkım olsun diye arada lif örüp sağa sola satıyorum. Kriz benim evimde, benim gibi olanların evinde” diyor. 

Bankta oturan diğer kadınların yanındayız. Evden termosla getirdikleri çayı ikram ediyorlar. Kadınlardan biri 5 kardeş olduğunu dile getirip işsizliğe değiniyor: “Ben hariç 4 kardeşim de üniversite mezunu ama hepsi işsiz. Ha okumuşsun ha okumamışsın hiç fark etmiyor. Okuyan da iş bulamıyor. İşsizlik var, kriz var. Bunlar olunca nasıl geçinelim. Yağ olmuş 60 TL. Ben yağı almak için bile hesap yapar hale geldim. Hep zengine yok mu hiç fakire” dedikten sonra gülüyor… 

“Bu yoksulluğa karşı ne yapılmalı” diye soruyoruz. Birkaç gün önce izlediği “Diyet” filminden örnek vererek anlatmaya başlıyor: “Filmde Hacer ilk başlarda sendikaya karşı. ‘Ekmek yediğim kaba tükürmem’ diyor. Sonra arkadaşı makine başında kaza geçiriyor. Arkadaşının da suçu yok. Önlem alınmamış. Usulsüz çalıştırıldığı için tazminat da vermiyorlar. Arkadaşının başına gelenlerden sonra Hacer sendikaya yakınlaşıyor. Patronun aslında onların yanında olmadığını görüyor, hakkını arıyor. Biz de aynı durumdayız. Hakkımızı aramalıyız.” 

Memlekette yaşanan kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine geliyor söz. Bir diğer genç kadın başlıyor bu kez konuşmaya: “Her gün bir kadın ölüyor. Moralim bozuluyor, televizyonu açmıyorum. Denk gelirsem de kanalı değiştiriyorum. Fakat bu gerçekten kaçamıyorum. Çünkü benim mahallemde de şiddet gören kadınlar var onlara şahit oluyorum.” Fiziksel şiddete maruz kalmadığını ama baskı altında büyüdüğünü, yaşadığını ifade eden genç kadın, kadınların her zorluğa rağmen daha da güçlü olduğunu söyleyerek bitiriyor cümlelerini. 

"ADALET ERKEĞİN TARAFINDA"

Oradan ayrılıyoruz, parkın olduğu mahallede 3 katlı bir binanın içine giriyor, zili çalıyoruz. Kapıyı açan Saliha. Evden çocuk sesleri geliyor. Sohbet etmeye başlıyoruz. Saliha eşinin pandemiden önce esnaf olduğunu belirtip pandemi sürecinde iş yapamadığını söylüyor. Şu an çalışıyor mu diye sorduğumuzda ise, “Dükkan kiraydı, iş de olmayınca kapattı. Şimdi işsiz. Geçinebiliyor musunuz diye soruyorsunuz ya geçinemiyoruz. Evim kira. Faturalar ayrı bir dert. Çocuklarımın okul masrafları ayrı... En küçük çocuğumun şu anda 1. sınıfa gitmesi gerek ama 1 yıl geç başlatacağım. Çünkü durumum yok” diyor. Saliha’nın da yaşanan kadın cinayetlerine, şiddete dair öfkesi büyük: “Son dönemlerde daha arttı. Devlet bile kadını koruyamıyor. Adaletleri hep erkeğin tarafında…”

BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER…

4 aydır kira ödeyemediğini ve eşinin 5 aydır işsiz olduğunu söyleyerek söze başlayan başka bir kadın, “Her şeyin farkındayız. Yaşadıklarımızın sorumlusu hükümettir. Perişan durumdayız. Artık bazı şeyler pahalı değil. Alamadığımız için fiyatı bizi ilgilendirmiyor” diyor. Nasıl geçiniyorsunuz sorumuza biraz utanarak, cevap vermek istemediğini belirtiyor. Başka bir kapıda emekli bir kadın ise, “Hâlâ kiradayız. Kendimizden vazgeçtik. Çocuğum ve torunlarım için kaygılıyız. Artık satın aldığımız portakalı eşimle dilimleyerek paylaşıyorum. Tek tek almaya gücümüz yetiyor” dedi. Bugünlerin daha iyi olduğunu, daha kötü günlerin bizi beklediğini söyleyerek kapıyı kapatıyor. 

8 aydır işsiz biri açıyor bu sefer kapıyı. Kendisi 8 ay öncesine kadar kebapçıda çalıştığını belirterek “Yardım almadım. Bugün kardeşim ya da komşum yemek getirmez ise eşimle aç yatacağım” dedi. İş olmadığını ve psikolojisinin bozuk olduğunu söyleyerek kapıyı kapatıyor. 

ÖNCEKİ HABER

CHP'den AKP kongresiyle ilgili ilk değerlendirme: Salon lebalebdi ama heyecan yoktu

SONRAKİ HABER

AR-GE dediler iç ettiler, 796 milyon TL daha kayıp

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa