AKP'nin 7. Kongresi | "AKP'nin 'köprü'sünün altındaki uçurum açığa çıktı"
"AKP, kendisini geçmiş ile gelecek arasındaki köprü olarak sunuyor; köprünün altı uçurum olur" diyen Siyaset Bilimci Aytaç, AKP’nin sorunları derinleştirerek uçurumu açığa çıkardığını belirtti.
Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/TCCB/AA
Birkan BULUT
Ankara
Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, AKP kongresinin tekçi siyaset anlayışının süreceğini gösterdiğini söyledi. Kongrenin böyle bir siyaset anlayışının zeminini oluşturan Türk-İslamcı anlayışının izlerini taşıdığını anlatan Aytaç, “Erdoğan sürekli bir umut vurgusu yapıyor. Kendi siyasetinin katkısını geçmiş ile gelecek arasında bağ kurmak şeklinde özetliyor. Milliyetçi-mukaddesatçı isimleri birer birer yad edip, onurlandırıyor. Menderes, Özal gibi isimlere Erbakan ve Türkeş’i de ekliyor. Türkeş’i eklemesi iktidarın küçük ortağına jest gibi değerlendirilebilir” dedi. Erdoğan ve partisinin geçmiş ile gelecek, Doğu ile Batı arasında bir köprü kurma vaatlerine dikkat çeken Aytaç, “Metaforlar sadece temsil ettiği şeyi değil, karanlıkta bırakılmış olanı, üstü örtüleni de dile getirir. AKP, kendisini geçmiş ile gelecek arasındaki köprü olarak sunuyor; oysa köprünün altı boş olur, uçurum olur. AKP’nin mevcut siyasi durumdaki sorunları derinleştirerek bu uçurumu açığa çıkardığını düşünüyorum. Bu köprünün ayakları olarak; umut olarak vaat ettiği sivil anayasa, büyük devlet olma hayali ve aile, eğitim, kültür alanı gibi üç dayanaktan bahsedebiliriz” dedi.
TARİHTEN SİYASET ÇIKARMA ANLAYIŞI
AKP kongresinde dikkat çeken 3 alanı değerlendiren Aytaç, büyük devlet anlatısında Cumhuriyetin kuruluşu için 2023, İstanbul’un fethi için 2053, Malazgirt için 2071 gibi üç simgesel tarihin konuşmasında yer bulduğunu söyledi. Tarihten siyaset çıkarmayla alakası olan bu göndermelerin geçmişin ihtişamını, yitirilmiş altın çağı yeniden diriltme anlayışıyla gündeme getirildiğini belirten Aytaç, “Devleti bir fetiş haline getiren anlayışın sivil bir siyasi söylem geliştirmesi mümkün mü?” diye sordu. Aytaç, “Anti militarist olmayan bir anlayışın sivil olması mümkün mü? Sivil anayasa derken kelimenin dar anlamıyla askerin yapmadığı, darbe ürünü olmayan anayasa algılanıyor. Sivil olmanın özü medeni duruşta, yani savaşın yerine barışı kurmada yatar” dedi.
TERÖR SÖYLEMİ İLE HANGİ ANAYASA?
İkinci olarak her anayasanın iktidarın sınırlandırılması fikri üzerine kurulu olduğunu kaydeden Aytaç, “AKP’nin Anayasa değişikliklerine olan doymak bilmez iştahı sınırsız iktidar kullanma arzusundan doğuyor. Yani onlar için mesele 'sivil' olup olmamaktan çok anayasa idealinin kendisinde. Üstelik, sivil anayasa terör ve güvenlik söylemleriyle nasıl hazırlanacak?” diye sordu ve “Erdoğan’ın söylemi kutuplaştırıcı özelliğini yitirmiş değil. Topluma barış getirmeyecek anayasanın ‘sivil’ olması mümkün değildir. Erdoğan’ın rabia simgesinde ifadesini bulan tekçi zihniyetle Türkiye’nin gerçekten ihtiyaç duyduğu bir anayasa arasında bir bağ kuramıyorum. Reform söylemi de toplumun ihtiyaç duyduğu bir anayasanın önünü açmak yerine başarısızlığın üstünü örtmek için kullanılan kozmetik enstrümandır” ifadelerini kullandı.
BAŞARISIZLIĞIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR
Üçüncü olarak aile, eğitim ve kültür konusunda, ailenin ruhu ve eğitimin aklı ile toplumun kültürünün tanımlandığını anlatan Aytaç, AKP’nin iktidara gelmesinden beri anaokuldan doktora düzeyine kadar eğitimin yapboz tahtasına döndüğünü söyledi. Gençlerin artık ülkede yaşamak istemediğini belirten Aytaç, “Toplumu ayakta tutanın aile olduğunu söylüyor. Erdoğan, Türk toplumunun sert çekirdeği olarak aileyi sunmayı seviyor, ama öbür taraftan aileyi sürekli tehdit altında olan, savunulması gereken korunaksız bir yapı olarak tarif ediyor. Madem aile bu kadar güçlü bir yapı, “kağıt parçası” diyerek aşağıladığı İstanbul Sözleşmesi ile nasıl tehdit altına giriyor? LGBTİ’yi Türk aile geleneklerine aykırı olarak görüyorlar. Bu meseleyi de doğru anlamadıkları anlaşılıyor. LGBTİ hareketinin ana stratejisi aileyi yıkmayı değil, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de eşcinsel evlilikler veya evlat edinme yoluyla kuir aile pratikleri hedef. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı bu söylemler kadın cinayetlerini, LGBTİ bireylere yönelik şiddeti önlemedeki başarısızlığın üstünü örtüyor” dedi.
Öte yandan bu süreçte ekonomi ve siyaset alanında yaşanan çok önemli gelişmelere kongrenin herhangi bir yanıt vermediğini anlatan Aytaç, HDP’ye kapatma davası açılması, yüzlerce kişiye siyaset yasağı getirilmeye çalışılmasının aymazlık olduğunu söyledi.
Ekonomide ise doların bir gecede yüzde 10 arttığını hatırlatan Aytaç, “Merkez Bankası Başkanı bilerek görevden alındı. Bunun piyasaları nasıl etkileyeceğini herkes söylüyordu. Borsa iki gün art arda dibi gördü. Şimdi vatandaşın yastık altındaki döviz ve altınını yatırımcılara vermesi isteniyor. Erdoğan ise partisinin kongresinde dolar artışı ve borsadaki büyük düşüşe ilişkin bir açıklama bile yapmıyor.” dedi.