Ata Abi
Ata Soyer, yaşamını halk sağlığı mücadelesine adayan; sağlık politikaları, hekim ve sağlık çalışanlarının hakları ve örgütlülükleri üzerine çalışmalar yapan toplumcu bir hekimdi.
Fotoğraf: Halis Ulaş'ın kişisel arşivinden
“Ateş düştüğü yeri yakar; ateşin düştüğü yerdeyiz.”
Yavuz Önen
19 Mart 2021 tarihi Ata Soyer’in ölüm yıldönümüydü. Ata Soyer, yaşamını halk sağlığı mücadelesine adayan; sağlık politikaları, sağlığın sosyal belirleyicileri, hekim ve sağlık çalışanlarının hakları ve örgütlülükleri üzerine çalışmalar yapan toplumcu bir hekimdi. Kısacık ömrüne sağlık politikaları, insan hakları, sendikalaşma ve sağlık emek gücü gibi konularda otuza yakın kitap sığdırmış bir yazardı. Kitaplarının yanı sıra aralarında Evrensel Gazetesi’nin de yer aldığı birçok gazetede ve dergide yazıları yayınlanmış bir köşe yazarıydı.
Henüz tıp fakültesi öğrencisi iken Tıp Der, Köylü Der, Ankara Tabip Odası gibi kurumlarda çalışmaya başlamış ve yaşamının son gününe kadar hekim meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası başta olmak üzere, sol ve sosyalist çevrelerde emekçilik yapmış bir örgütçüydü. İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Derneğinde çalışmalar yürütmüş bir insan hakları savunucusuydu. Ama en çok da yaştan azade bir şekilde, hepimizin Ata Abisiydi.
Aramızdan ayrılalı sekiz yıl olmuş. Sanki daha demincek “İyi günler” diyerek “Karşı masadan” kalkmış gibi. Bu hafta Ata Abi ile öldüğü güne kadar Dokuz Eylül Üniversitesinin karşısında yer alan Bizim Ev Lokantasında öğle aralarımızı paylaştığımız “Karşı masanın” öyküsünü paylaşmak istedim.
Aşağıdaki satırlar 30.03.2013 tarihli Evrensel Gazetesi’nde “Karşı Masa” başlığı ve “Dokuz Eylül Hastanesi Karşı Masa Ekibi” imzası ile yayınlanmıştı.
“Ata Ağabey yıllardır neredeyse her öğlen saat 12 civarında Dokuz Eylül Hastanesinin karşısında bulunan Bizim Ev Lokantasında öğle yemeğini yemek için karşı masaya gelir ve "İyi günler" dileyerek masadaki yerine otururdu.
İşte bizler Ata Ağabey'i bu masa sayesinde yazdıklarının ötesinde tanıma şansı bulduk. Örneğin Ata Ağabey'in futbol bilgisine bu masada gözlerimiz fal taşı gibi açılarak şahit olduk. Bizler 1978 Dünya Kupası finalinin hangi takımlar arasında oynandığını düşünürken birden Ata Ağabey'in hiç duraksamadan o Dünya Kupasında Arjantin Milli Takımının ilk 11'ini saydığına şahit olduk.
Futbol bilgisinin yanı sıra Ata Ağabey'in çok iyi bir seçim tahmincisi olduğunu bizzat yaşayarak öğrendik. Ne zaman bir seçim sürecine girilse masada bulunanlar Ata Ağabey'in yönlendirmesi ile hemen iddiaya tutuşurdu. Siyasi partilerin genel seçimden alacağı oy oranları ya da yerel seçimlerdeki oy dağılımları ya da kimin rektör olacağı ve rektör adaylarının alacağı oy sayıları hemen bir kâğıda yazılır ve saklanırdı. Tahminler seçimlerin ertesi günü sonuçlarla karşılaştırılır ve kazanan, bu kişi genellikle Ata Ağabey olurdu, o öğle yemeğini bedava yerdi.
Bilirdik Ata Ağabey karış karış Türkiye'yi dolaşmıştı. Çok insan tanımıştı, çok ilişki kurmuştu, çok gözlemlemişti ve deneyimlerini ürettikleri ile harmanlamıştı. Ancak bu özelliğinin karşı masadaki bizler için bir anlamı daha vardı. Asistanlıklarını tamamlayarak mecburi hizmete gidecek arkadaşlarımız için şehir tercihi konusunda danışmanlık hizmeti. Hangi şehrin ne gibi özellikleri var, o şehirde nerede ne yenilir, nerede rakı içilir ve belki de en önemlisi kimlerle içilir ve bu kişilerin Ata Ağabey referanslı iletişim numaraları birçok arkadaşımız için gittikleri şehirde can kurtarıcı olmuştur.
Bilen bilir; Ata Ağabey'in en kıymet verdiği varlığı kitaplığıdır. Kıymetli olduğu kadar zengin de bir kitaplıktır. Ata Ağabey'i tanıyan birçok kişinin fantezisinin o kitaplıktan kitap çalmak olduğu bilinir. Oysa karşı masanın sakinleri hiç böyle bir fantezi kurmamışlardır. Çünkü Ata Ağabey önemli günlerde karşı masadakilere o kitaplıktan kendi elleri ile çıkardığı ve her birine ayrı ayrı cümleler yazdığı kitapları yeni sahiplerine hediye ederdi. Sadece bununla da kalmazdı, örneğin baskısı tükenmiş bir kitap mı arıyorsunuz, ya da yazarını bile kimsenin tanımadığı bir kitabımı arıyorsunuz, o kitaplık hemen karşı masanın hizmetine açılır, ertesi gün aranan kitap gelir orijinali iade edilme kaydıyla bir kopyası alınırdı. İşte Memduh Eren'in "Üçüncü Dünya Devrimi" o kitaplardan biriydi.
Eğer karşı masada yeniyseniz her öğlen olduğu gibi günlük olaylar tartışılırken birden Avusturya İşçi Marşı ile irkilebilirdiniz. Marşın nereden geldiğini çaktırmadan anlamaya çalışırken Ata Ağabey telefonunu çıkararak cevaplardı. Telefon zili olarak kullanılan o marş hiç değişmedi. Görüntüsünden çok daha büyük işlevi olan o telefon zaman zaman karşı masanın hüznüne, isyanına, neşesine de eşlik ederdi. Kimi zaman hüznümüze okkalı bir arabesk parça ile ortak olur, kimi zaman da Hacı Taşan'la 'Bugün Ayın Işığı' eşliğinde dalar giderdik.
İşte telefondan arada yükselen bu ezgiler aslında bir ikna çalışmasının da fon müziğini oluştururdu. Her ne kadar alkol alması yasak olsa da Ata Ağabey rakı içmeyi çok severdi. Bu ezgilerin kolaylaştırıcılığında Ata Ağabey karşı masayı iş çıkışında bir tek sek rakı içmeye ikna etmeye çalışırdı. Karşı masa, her ne kadar bu konuda net tavır sergilemeye çalışsa da arada bir ikna olarak, Ata Ağabey'in bir tek rakısına meyhanede de eşlik etmiştir. Ata Ağabey'in en sevdiği yemekler Adana, Mersin, Antep ve Hatay mutfaklarından olsa da meyhanede tek sek rakısına İzmir'in zeytinyağlı otlarını meze yapmak zorunda kalırdı.
Yaklaşık bir, bir buçuk saat süren öğle tatilinin sonlarına doğru Ata Ağabey beğendiği yemeklerden seçtiği akşam yemeğini paket yaptırarak yanına alır ve “İyi günler” dileyerek masadan ayrılırdı. İşte biz Ata Ağabey'i bu karşı masa sohbetlerinde tanıdık. Bazen diyalizden çıkmışlığın getirdiği beden yorgunluğuyla, bazen muzır gülüşü ile, bazen ateşli tartışmaları ile, bazen kızgınlığı ve inatçılığı ile tanıdık. Ama en çok da ağabeyliği ile, insanlığı ile tanıdık.
Evet, Ata Ağabey inatçıydı da. Başkalarının sağlığı konusunda onlarca kitap, yüzlerce makale yazmış olan bir halk sağlıkçı olmasına karşın kendi sağlığı konusunda özen göstermeme konusunda çok inatçıydı. İnsülin enjeksiyonunu kıyafetlerinin üzerinden göbeğine yaptığına da karşı masa da şahit olduk, diyalizin yaşamı için ne önemli olduğunu hepimizden iyi bilmesine karşın diyaliz programını aksatmasına da…
Ama karşı masa olarak bunlara engel olmaya gücümüz yetmedi ve Ata Ağabey gitti. Bu kez iyi gün dilekleri ile karşı masadan kalkarak gitmedi; yaşamımızda gidişi ile büyük bir boşluk bırakarak gitti…
Evet Ata Ağabey, yokluğun kesik bir kolun boşluğu gibi her zaman karşı masada aramızda duracak ve o boşluk durdukça da hep aramızda olacaksın…”
Umarım yattığın yer incitmiyordur Ata Abi… Özlemle…
- Vadedilmiş harfler 10 Ekim 2024 10:21
- Umut ayracı 26 Eylül 2024 10:24
- Fenike’den Marsilya’ya, uzodan rakıya… 12 Eylül 2024 12:41
- Bütün yollar Rom’a çıkar 29 Ağustos 2024 10:33
- Bitiş çizgisi 15 Ağustos 2024 04:54
- Çayın yolculuğu 01 Ağustos 2024 08:30
- Kafatası çağı 18 Temmuz 2024 10:00
- Çok kapılı oda 08 Temmuz 2024 10:44
- Yoldan sonra 28 Haziran 2024 09:23
- Bir “Yol” Hikayesi II 13 Haziran 2024 13:49
- Bir “Yol” Hikayesi 30 Mayıs 2024 13:20
- İçimizdeki İrlandalı 16 Mayıs 2024 12:53
- İşçiler marş söyleyerek sahneye girerler… 01 Mayıs 2024 10:10
- Emek bizim, söz bizim… 26 Nisan 2024 04:30
- Sol açık 18 Nisan 2024 11:30
- Kader kapıyı çalınca… 04 Nisan 2024 12:45
- Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin 21 Mart 2024 04:30
- İkiyüzlü ahlak kumkumalığı 07 Mart 2024 13:48
- Elde kaldı hüzün… 22 Şubat 2024 13:32
- Tüfenk üçlemesi: Mavzer 01 Şubat 2024 10:47
- Tüfenk üçlemesi: Aynalı Martin 18 Ocak 2024 11:50
- Tüfenk üçlemesi: Filinta 04 Ocak 2024 13:45
- Gayrı döner oldum 21 Aralık 2023 14:58
- Kayyum rejimi 07 Aralık 2023 12:54
- Kimdi giden kimdi kalan 23 Kasım 2023 11:01
- Eni vici vokke 02 Kasım 2023 13:04
- Şeytanın ışıltısından insanlığın karanlığına 19 Ekim 2023 09:52
- Dayanışma ezilenlerin inceliği midir? 28 Eylül 2023 12:20
- Amerikan İç Savaşı'ndan İngiltere'ye gariptos ağaçlarının hışırtısı 14 Eylül 2023 11:12
- Cehennemin kapısından Bakırköy’ün avlusuna… 31 Ağustos 2023 10:22
- Irgatın Türküsü 17 Ağustos 2023 11:32
- Yüksek Kaldırım’dan Leningrad’a bir şehrin faşizme karşı direniş senfonisi 03 Ağustos 2023 11:46
- Mississipi’den Feshane’ye derinlik ve güvenlik meselesi 20 Temmuz 2023 04:07
- Birimize bir şey olursa ne yaparız? 06 Temmuz 2023 11:31
- Mordan öte 22 Haziran 2023 12:22
- Hakikat bükücülüğü 08 Haziran 2023 11:11
- Umut yorgunluğu 25 Mayıs 2023 10:44
- “Winner” ceket mütevazı mutfağa karşı 11 Mayıs 2023 11:11
- Savaş naraları 27 Nisan 2023 10:10
- Bellek oyunları 13 Nisan 2023 10:50
- Maraş, bahtı gara Maraş 23 Mart 2023 10:48
- Aradığınız devlet bulunamadı 02 Mart 2023 12:22
- Deprem değil, binalar öldürürmüş (!) 16 Şubat 2023 08:42
- Katil uşak 02 Şubat 2023 11:01
- Suyun kokusu 19 Ocak 2023 13:45
- Timsah armudu 05 Ocak 2023 10:27
- Yılın sözcükleri 22 Aralık 2022 11:09
- Franco’dan bugüne Dünya Kupalarından elimizde kalanlar 08 Aralık 2022 11:45
- Şah mat 24 Kasım 2022 09:19
- “Gördük biz bu filmi” 10 Kasım 2022 10:54
- Hakikat yolcusu 30 Ekim 2022 11:20
- Anlatılamamış masallar 27 Ekim 2022 10:14
- "In vino veritas" diğer bir deyişle "Hakikat şaraptadır" 13 Ekim 2022 11:07
- Suskun notalar 29 Eylül 2022 11:12
- Güney Kutbunun yeniden keşfinin hüzünlü hikâyesi 15 Eylül 2022 11:09
- “Sen ben Lenin” Bir de Ahmet Abi. 01 Eylül 2022 10:39
- Börklüce’den günümüze Eyyamı Bahur ya da namı diğer Köpek Günleri 18 Ağustos 2022 10:59
- Dünyanın eksenini kaydıran Hindistan’ın küçük cevizi 04 Ağustos 2022 10:39
- Dünyanın tadı baharı 21 Temmuz 2022 08:40
- Menekşe kokusu 07 Temmuz 2022 04:24
- İnsan kokusu 23 Haziran 2022 04:12
- Tiryak-i 02 Haziran 2022 11:37
- Bahar karşılama 19 Mayıs 2022 06:26
- Hıdırellez ateşi 05 Mayıs 2022 01:05
- Yelkenler fora 21 Nisan 2022 05:20
- Sözün gücü 07 Nisan 2022 06:05
- Lombardiya’dan Ukrayna’ya kemanın tınısı 24 Mart 2022 05:34
- Zeytinin hükmü 10 Mart 2022 05:55
- Geççek 24 Şubat 2022 05:15
- Allasen söyle nedir aşkın aslı astarı! 09 Şubat 2022 23:45
- Erguvan kokusu 27 Ocak 2022 05:49
- (N)isyan 13 Ocak 2022 04:53
- Yaşamın ağırlığı 30 Aralık 2021 05:42
- Kuşaklar boyu insan hakları 16 Aralık 2021 05:03
- Savaşı Durduran Kadınlar: Lili ve Marlen 02 Aralık 2021 04:23
- Herkesin bir Ahmet Kaya’sı vardır 18 Kasım 2021 04:00
- Şaka mı, şeker mi, yoksa patates mi? 04 Kasım 2021 05:43
- Memeli Zeus 21 Ekim 2021 06:51
- Son Bakış 07 Ekim 2021 05:30
- Kırmızı 22 Eylül 2021 23:43
- Asuman’dan Antonis’e Ege’nin iki yakası 09 Eylül 2021 04:46
- Her ekalliyeti düşünüyorum 26 Ağustos 2021 04:04
- Dezenfektan aşkı 12 Ağustos 2021 06:12
- Nomadland’den Rosetta’ya Göçebe Ruhlar 29 Temmuz 2021 06:35
- Lavinia 14 Temmuz 2021 23:08
- Ruhumda Sızı* 01 Temmuz 2021 06:46
- “Y” 17 Haziran 2021 06:06
- Vurmayın öldüm 03 Haziran 2021 03:56
- Gözümün nuru 20 Mayıs 2021 06:11
- İmgenin suskunluğu 06 Mayıs 2021 05:56
- Ruhlar Mezbahası İyi Günler 22 Nisan 2021 03:34
- Şiirci Geldi Haaanıım… 08 Nisan 2021 00:00
- “Yurtsama”dan “gündedün”e “nostalji”nin çağrıştırdıkları 10 Mart 2021 23:20
- Gönülçelen kelimeler atlasım 25 Şubat 2021 05:00
- Harfiyat 10 Şubat 2021 22:41
- Utanç ne yana düşer usta... 28 Ocak 2021 04:20
- “... Ve Herkes için Adalet” 13 Ocak 2021 23:15
- Yattığınız yer incitmesin… 31 Aralık 2020 04:38
- San(a)saryan’dan Su’ya Mahsus Mahaller 09 Aralık 2020 22:44
- Ölüm, adın kalleş olsun… 26 Kasım 2020 04:03
- Depremin ruhsal sarsıntısı 12 Kasım 2020 04:59
- Notaların savaşla hesaplaşması 29 Ekim 2020 05:11
- Hırsızlar mağarası 15 Ekim 2020 00:00
- İyi ki TTB var! 01 Ekim 2020 06:30
- Heybeliada Sanatoryumundaki Hayalet 17 Eylül 2020 00:02
- Otokinetik etki ve norm oluşturma 03 Eylül 2020 05:06
- Ödemişli Muzaffer’den Amerikalı Sherif’e 20 Ağustos 2020 00:51
- Uygun adım marş!… 06 Ağustos 2020 05:18
- ERK-EK 23 Temmuz 2020 04:57
- İçimdeki yangın 09 Temmuz 2020 05:18
- Dededen toruna “Barış”ın inşası 25 Haziran 2020 01:00
- Esaretten kaçan köleden hasta, kamçıdan tedavi üretmek 11 Haziran 2020 00:00
- Kerli ferli yalanlar ve sosyal uyum 28 Mayıs 2020 00:00
- Elma dersem çık… 14 Mayıs 2020 00:30
- Yaşam için ölüme yatanlar 30 Nisan 2020 02:08
- Bastırılan geri döner 16 Nisan 2020 00:00
- Miasmadan Covid-19’a sağlıkçıların salgından korunma önlemleri 02 Nisan 2020 02:49
- Şimdiki zamanda bir distopya: Covid-19 18 Mart 2020 20:30
- Şehitler tepesi 05 Mart 2020 00:30
- Özlerimize kıymayın efendiler! 20 Şubat 2020 00:30
- Acının tonu 06 Şubat 2020 00:00
- Başlarken… 29 Ocak 2020 23:20