HDP’nin kapatılması davası: "Toplumsal barış ıskalanıyor"
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Kürt siyasetinin 7 partisinin kapatıldığını, bu şekilde Kürt sorunun büyütüldüğünü ve toplumsal barışın ıskalandığını belirtti.
Yüksel Genç | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel
İnanç YILDIZ
Diyarbakır
Kürt siyasetinin bugüne kadar 7 partisi mahkeme kararıyla kapatıldı. HDP’nin kapatılma davasıyla ilgili Evrensel’e konuşan Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, parti kapatmanın Kürt sorununu çözmediği gibi büyüttüğünü belirterek, bu şekilde toplumsal barışın ıskalandığını dile getirdi.
SEÇMEN KAYGILI
Son dönemde sık sık seçmen eğilimlerine yönelik saha araştırmaları yayımlıyorsunuz. HDP’ye kapatma davası, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi gibi durumların halka yansımasını anlatır mısınız?
Gerek HDP’nin kapatılması davasına ve tartışmalarına, gerekse HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bir tweeti retweet etmesi nedeniyle milletvekilliğinin düşmesine halkın önemli bir kısmının rızası olmadığını, olumsuz ve kaygıyı derinleştiren gelişmeler olarak değerlendirdiklerini belirtmeliyim. Nihayetinde son yaptığımız saha araştırmasında her 3 seçmenden 2’si kesinlikle parti kapatma davasını onaylamıyor, onaylamadığı gibi Türkiye demokrasisinin ciddi yara alacağını, Kürt sorununun barışçıl demokratik yollarla çözüm olanağının darbe alacağını, Kürtlerin duygusal kopuşunda yeni bir dönemeç olacağını düşünüyorlar. Üstelik böyle düşünen seçmen sadece HDP’de bulunmuyor; CHP’de, AKP’de, İYİ Partide de bulunan hatırı sayılır bir seçmen grubu bu kaygıları duyduğunu bildiriyor.
Yine Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşmesini siyasi iradeye darbe olarak gören, AKP-MHP ittifakının siyasi tutumunun bir sonucu olarak gören iktidar ve muhalefet partilerine oy vermiş oldukça önemli bir seçmen kitlesi var.
PARTİ KAPATMA KÜRT SORUNUNU BÜYÜTÜYOR
Benzer durumların geçmişte yaşandığını düşünürsek, halen aynı şeylerin yaşanmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’de demokratik sahayı ve toplumsal düzlemi bu denli olumsuz etkileyen uygulamalar günün sonunda problemleri derinleştirdiği gibi sorunu daha fazla kompleks hale gelmiş yönleriyle konuşmak zorunda bırakıyor. Örneğin Türkiye’de 7 parti kapatıldı ama bırakın Kürt sorununun çözülmesini veya sönümlenmesini; Kürt sorunu kapsam ve içerik büyüterek çözülmeyi dayatıyor. Türkiye’de antidemokratik reflekslerin en fazla harekete geçtiği bir realite olarak Kürt sorununu çözmediğiniz müddetçe Türkiye’de demokrasiden, tarafsız yargıdan, toplumsal eşitlikten bahsetmek neredeyse imkansız görünüyor. Kaldı ki yasal siyasi alanı kapatarak yasal olmayan alanlara yatırım yapıyorsunuz demektir. Yasallık ile meşruluk arasındaki makası açarak, meşru bulunanın tanınmasını engelleyerek sağlıklı, istikrarlı demokratik, hukuk devleti olma olasılığını, toplumsal barışı da ıskalıyorsunuz demektir.
HALK NEWROZ’DA CEVABINI VERDİ
Bu tabloda Newrozların kitleselliği ne anlatıyor?
Güncel olarak bana kalırsa Newroz meydanı 4 şey söyledi: Bir; ‘Kürt sorunu yok’ diyen iktidara “Kürt sorunu vardır” dedi. İkincisi 2015’de sonlandırılan Dolmabahçe Mutabakatının arkasında olduğunu gösterdi. Üçüncüsü devlet için yasal olmayan aktörlerin kendisi için meşru muhatap olduğunu yeniden deklare etti. Öcalan ve Kandil lehine sloganlar, kullanılan semboller bunun açık ifadesiydi. Daha aktüel olarak iktidarın HDP ve HDP’lilere dönük uygulamalarına, kapatma davasına güçlü biçimde ret verdi. “HDP halktır halk burada” sloganlarının yoğunluğu hem iktidara hem HDP seçmeni üzerinde hesabı olan muhataba yanıtlar içerir kanımca.
TABULAR KIRILABİLİR, BU GÜÇ DEĞİLDİR
Kürtlerin barış, özgürlük, demokrasi, adalet ve eşitlik gibi taleplerine karşın adım atılmaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yüzyıllık devlet aklı sürekli kendisini güncelliyor; güncellerken Kürt sorununu bir terbiye ve rıza üretme çubuğu olarak kullanmaktan da geri durmuyor. Yani aslında müesses nizamın dünkü ve bugünkü sahipleri hegemonyalarını geliştirmenin en kullanışlı aracı olarak Kürt sorununa yaklaşım sergiliyor. Yukarda bahsettiğim döngünün bununla çok ilgisi var. Bakmayın siz şimdikilerin “Yeni Türkiye” söylemine. Yenisi de eskisi de Kürt sorunu nezdinde aynı hegomonyanın heveslisi. Zararı ise tüm ülkeye ve bu ülkenin yarınlarına… Bu durumu gerçekten dert edenler ancak Kürt sorunuyla hakikatli bir yüzleşme ve çözüm tutumunu geliştirebilir, üretilmiş tabuları kırabilir.. Üstelik bu sanıldığı kadar güç değildir.