25 Mart 2021 19:03
Son Güncellenme Tarihi: 25 Mart 2021 23:16

AB Türkiye'ye Gümrük Birliği vadetti, yaptırım tehdidini masada bıraktı

AB Liderler Zirvesi'nin Türkiye ile ilgili kısmı yayımlandı. AB liderleri, Türkiye'ye Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesini vadetti, yaptırımların masada tutulduğunu vurguladı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

AB Liderler Zirvesi'nin bildirisinin Türkiye'yle ilgili merak edilen bölümü yayımlandı. Gümrük Birliği'nin genişletilmesi konusunda somut adım vaatlerinin yer aldığı bildiride, Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de gerilimin yeniden tırmanması halinde yaptırımların masada olduğu vurgulandı. Bildiride 'AB'nin Türkiye'yle işbirliğini kademeli, orantılı ve geri dönülebilir şekilde geliştirmeye hazır olduğu' ifadeleri yer aldı.

Kovid-19 salgını nedeniyle video konferans yöntemiyle düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nin bildirisinde Türkiye ile ilgili kısım, zirve toplantısı devam ederken yayımlandı. Liderlerin bildirisinde, AB'nin Doğu Akdeniz'in istikrarlı ve güvenli olmasında, ayrıca Türkiye ile iş birliği ve karşılıklı çıkara dayanan bir ilişkide çıkarı bulunduğu belirtildi.

TÜRKİYE'YE PROVOKASYONDAN KAÇINMA ÇAĞRISI

AB liderleri bildirisinde, "Türkiye'ye uluslararası hukuku ihlal eden yeni provokasyonlardan veya tek taraflı adımlardan kaçınma çağrısı yapıyoruz" denildi. Türkiye'den beklentilere dair ilerlemelerin takip edileceği, haziran ayındaki zirvede yeniden gözden geçirileceği belirtildi.

Bildiride, AB'nin 'çıkarlarını korumak için gerekli gördüğü takdirde' seyahat yasağı, mal varlığı dondurma, enerji veya turizm gibi sektörlerde yaptırım gibi araçlara başvurabileceği ifadeleri de yer aldı.

GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLENECEK

Bildiride ayrıca Doğu Akdeniz'deki gerilimin yatışmasına karşılık olarak, AB'den Türkiye'yle Gümrük Birliği'nin güncellenip geliştirilmesi vaadinde bulunuldu. Gümrük Birliği Anlaşması'nın hizmetler ve çiftçilik ürünleri gibi alanlara genişletilecek şekilde güncellenmesi için uzmanların çalışma başlatabileceği belirtildi.

Gümrük Birliği'nin modernizasyonu 2016'daki mülteci anlaşması sırasında gündeme gelmiş ancak Brüksel-Ankara hattında insan hakları, Doğu Akdeniz ve üyelik müzakerelerinin durma noktasına gelmesi nedeniyle ertelenmişti.

Liderler, AB Konseyi'ni de Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için yetki üzerinde çalışmaya davet etti.

Bildiride, "Kamu sağlığı, iklim, terörle mücadele ve bölgesel konular gibi karşılıklı ilgi alanlarında Türkiye ile yüksek düzeyli iş diyaloğu başlatmaya hazırız. AB Komisyonu'nu, Türkiye'yle halklar arasında temas ve seyahat konularında iş birliğinin nasıl güçlendirileceğini araştırmaya davet ediyoruz" denildi.

İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU

AB liderlerinin bildirisinde, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne de vurgu yapıldı. Hukukun üstünlüğü ve temel hakların asıl endişe konusu olduğu, siyasi partilerin ve medyanın hedef alınması ve yakın zamandaki diğer kararların insan haklarına yönelik gerilemeyi temsil ettiği, bunun Türkiye’nin demokrasiye saygı yükümlülüğüne, hukukun üstünlüğüne ve kadın haklarına aykırı olduğu savunularak, bu alanlarda diyaloğun AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmayı sürdürdüğü ifade edildi.

MÜLTECİLER YİNE PAZARLIK MASASINDA

Türkiye'nin 4 milyon civarında Suriyeliye ev sahipliği yapmasının takdirle karşılandığı belirtilerek, "AB'nin mültecilere ve ev sahipliği yapan topluluklara yardımının devam etmesi konusunda mutabıkız. AB Komisyonunu Türkiye'nin yanı sıra Ürdün, Lübnan ve bölgenin diğer yerlerindeki Suriyeli mülteciler için finansmanın devamı konusunda AB Konseyi'ne teklif sunmaya davet ediyoruz" ifadesine yer verildi.

DIŞİŞLERİNDEN YANIT: OLUMLU AMA TEK TARAFLI BAKIŞ AÇISI İLE KALEME ALINMIŞ

Bildirgeye ilişkin açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı, sonuç bildirgesinin olumlu olduğu fakat Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığının görüldüğünü öne sürdü.

Açıklamada "Birkaç üye ülkenin dar görüşlü iddialarının etkisinde ve Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığı görülmüştür. Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerini olumlu gündem temelinde ilerletme konusunda raporla ortaya konulan çabayı ve Zirve Bildirisine yansıtılmaya çalışılan söylemi memnuniyetle karşılıyoruz" denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"AB Zirvesi Sonuç Bildirisinde temel alınan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı/AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilci Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan “Türkiye ile AB arasında siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin durumu” başlıklı raporun, değerlendirme bölümünde olumlu gündemin gereği vurgulanmış olsa da, birkaç üye ülkenin dar görüşlü iddialarının etkisinde ve Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığı görülmüştür. Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerini olumlu gündem temelinde ilerletme konusunda raporla ortaya konulan çabayı ve Zirve Bildirisine yansıtılmaya çalışılan söylemi memnuniyetle karşılıyoruz.

Müzakere eden aday ülke olarak AB ile ilişkilerimizi üyelik hedefi doğrultusunda, işbirliği ve karşılıklı yarar temelinde geliştirmeyi biz de içtenlikle arzu ediyoruz. Zira, gerginliğin azaltılması ve diyalog kanallarının yeniden işler hale getirilmesi Türkiye’nin ve sağduyulu birçok AB üyesi ülkenin çabalarıyla mümkün olabilmiştir. Bu bağlamda, AB tarafından olumlu gündem temelinde somut ve yapıcı adımlar atılması haklı beklentimizdir. Bu adımların Zirve bildirisinde koşullara bağlanması, sadece belli alanlara değinilmesi ve Haziran’a ertelenmesinin ise, yakalanan olumlu ivmenin kaybolmasına sebebiyet vermemesini umut ediyoruz.

"18 MART MUTABAKATI'NIN İÇERİĞİNİN GÖZARDI EDİLMESİ AB AÇISINDAN ZAYIF ADIMDIR"

18 Mart Mutabakatı’nın göç konusunda işbirliği dahil tüm unsurları ile yenilenerek uygulanmaya devam edilmesi için AB ile çalışmaya hazır olmamıza ve bu konuda somut öneriler sunmuş olmamıza rağmen, AB tarafının Mutabakatın kapsamlı içeriğini gözardı ederek seçici davranmak ve muğlak ifadelere yer vermek zorunda kalması, birlikte küresel aktöre dönüştürmek istediğimiz AB açısından zayıf adımlar olarak kalmıştır.

Hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalogdan öte, katılım müzakereleri çerçevesinde fasıl bazında çalışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede, AB’nin 23 ve 24. fasılları, yeni genişleme strateji çerçevesine de uygun olarak, açmasını bekliyoruz.

Türkiye, Libya, Suriye, Güney Kafkasya gibi bölgesel krizlerin çözümü yönündeki çabalarını sürdürecektir. Bu konularda AB ile işbirliği, bölgesel barış ve istikrarın güçlendirilmesi ile ortak çıkarlarımızın ilerletilmesine katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan sadece bölgesel konularda ve sağlıkta değil, ekonomi, enerji, ulaştırma, terörle mücadele, göç yönetimi ve vize serbestisi gibi ortak çıkarlarımıza hizmet eden tüm alanlarda yerleşik üst düzey diyalog mekanizmalarının derhal başlatılmasından yanayız.

"AB'NİN TÜRKİYE VE KKTC'NİN DOĞU AKDENİZ'DEKİ FAALİYETLERİNİ YASADIŞI OLARAK NİTELENDİRMESİ HUKUKA AYKIRIDIR"

Yunan-Rum ikilisinin maksimalist tutumunu, tek yönlü kışkırtıcı faaliyetlerini görmezden gelen ya da AB dayanışması ruhuyla engelleyemeyen AB’nin, ülkemizin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini yasadışı olarak nitelendirmesi uluslararası hukuka aykırıdır. AB'nin bu konuda yetki ve yargı hakkı da bulunmamaktadır. Kıbrıs konusundaki ifadeler ise Kıbrıs Rum tarafının çıkarlarını savunmaya yönelik, gerçeklikten kopuk yazımlardır ve olası bir uzlaşıya da katkıda bulunmamaktadır. Bildiride Kıbrıs Türklerine ve meşru hak ve çıkarlarına yine atıfta bulunulmaması da, AB’nin Kıbrıs konusunda taraflı ve önyargılı tutumunun devam ettiğini göstermektedir.

AB'nin ortak çıkarlarımız yönünde atacağı olumlu adımlar, aday Türkiye tarafından olumlu adımlarla karşılanacaktır." (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

HDP’nin kapatılması davası: "Toplumsal barış ıskalanıyor"

SONRAKİ HABER

10 yıl geçti, kaybedenler değil ama Cumartesi Anneleri yargı önüne çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa