İzmir’de sendikal faaliyetler baskı altında | Smyrna'dan İzmir'e kentin gündemi
İzmir’de sendikal alanda son günlerde peşi sıra yaşanan hukuksuzlukları SES İzmir Şube Avukatı Hasan Hüseyin Evin ile değerlendirdik.
Hasan Hüseyin Evin'in kişisel arşivinden alınmıştır
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir’de son günlerde sendikal alanda peşi sıra hukuksuzluklar yaşanıyor. Yaşanan hukuksuzluklar yeni olmamakla birlikte bu dönemde daha da yoğunlaştı.
Pandemi sürecinde taleplerini örgütlü oldukları hastanelerde yaptıkları eylemlerle gündeme getiren Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi SES İşyeri Temsilcisi Günseli Uğur ve SES üyesi Arzu Sert açığa alındı. Yine bu süreçte demiryollarında örgütlü BTS İzmir Şube Yöneticisi ve üyeleri Erdal Akyol, Serdar Ürun, Begüm Özyönüm, Ünal Karadağ, Nurhan Karada, Bülent Çuhadar, Muhdi Seyhan değişik illere sürgün edildi.
En son Deriteks Sendikası İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz ise SF Trade Tekstil işvereninin şikayeti üzerine gözaltına alındı. İzmir’de son günlerde sendikal alanda yaşanan hukuksuzlukları SES İzmir Şube Avukatı Hasan Hüseyin Evin, Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi programında değerlendirdi.
Avukat Hasan Hüseyin Evin son dönem yaşanan hukuksuzlukları, temel bir demokrasi sorunu olduğunu söyledi. Evin, “Demokrasinin içselleştirilmediği bir toplulukta yaşanabilecek olan uygulamaları maalesef faşizan uygulamalar diye tarif edebiliriz” dedi. Gerek merkezi hükümet tarafından gerekse yerel ya da kurumsal bir kısım kuruluşlar tarafından hukukun ayaklar altına alındığı, temel hak ve özgürlüklerin tamamen yok sayıldığı bir süreçten geçtiğimizi söyleyen Evin, dolayısıyla bunun değişik alanlara yansıması olduğu gibi sendikal alana da yoğun olarak yansıdığını ifade etti.
“EMEKÇİLERİN SESİ KISILMAK İSTENİYOR”
Emekçilerin, sermayeyle ya da onun temsilcileriyle karşı karşıya getirildiğini belirten Evin, “Burada ortaya çıkan durum emekçilerin sesleri kısılarak, örgütlü gücü sendikaların yok sayılarak dağıtılması amaçlanmaktadır. Hukuka aykırı olan bu durum maalesef uygulama açısından sıklıkla karşılaşılır hale geldi” dedi.
DEÜ Hastanesinde İşyeri Temsilci ve sendika Disiplin Kurulu üyesi olan Günseli Uğur’un karşılaştığı uygulamaları da bu çerçeve de değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Evin, “Sendikanın aldığı karar doğrultusunda yapılan eylemlerin suç gibi gösterilmesi tam bir hukuksuzluktur. Açılan soruşturmaların hiçbir dayanağı yoktur. Sendikal eylem ve etkinlikleri soruşturma konusu yapmak hem Anayasaya hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır” diye konuştu.
“TAZMİNAT DAVALARI AÇACAĞIZ”
Günseli Uğur ve Arzu Sert isimli iki SES üyesi hemşirenin geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılmasını değerlendiren Evin, “Sendika üyesi iki hemşirenin geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları açıkça hukuka aykırıdır. Bu nedenle zaten başlangıçta soruşturma Başhekimlik tarafından başlatılmış olmakla birlikte, sonrası rektör tarafından yürütüldüğü için Rektör, Başhekim ve İdari Müdür hakkında üç ayrı suçtan suç duyurusunda bulunduk. Görevi kötüye kullanmak, ayrımcılık yapma suçu ve sendikal faaliyeti engelleme suçundan ve ayrıca mobbing nedeniyle suç duyurusunda bulunduk. Ve açık bir mobbing suçu işlenmesi nedeniyle bu kişiler hakkında ayrıca tazminat davaları da açacağız” dedi.
“SÜRGÜNLER HUKUKSUZDUR”
BTS İzmir Şube ve Yöneticilerinin sürgüne gönderilmelerini de değerlendiren Evin, işyeri temsilcisinin sebebi açıkça belirtilmedikçe görev yeri değiştirilemeyeceğini, emredici hüküm ve kurala bağlandığını ifade etti. Bu süreçte yaşanan hukuk dışı uygulamaları çoğaltmanın zor olmadığını söyleyen Evin, “Sürgünlerle aile bütünlüğü parçalanmaya çalışılıyor. Burada açık bir hukuksuzluk var” dedi.
İdarenin hoşuna gitmeyen davranışlarda bulundukları için sendika yönetici ve temsilcilerini cezalandırılmaya çalıştığını ifade eden Evin, “Sendika onların istediği gibi değil emekçilerin çıkarları neyi gerektiriyorsa onun faaliyetini yürütür. Bu faaliyetten rahatsız olan idarenin kalkıp bu şekilde müdahalelerde bulunması açıkça sendikal faaliyeti engellemektir. Ceza kanunda açıkça suç olup, hapis cezasını gerektirir. Ama pervasızlık almış başını gidiyor” diye konuştu.
KEYFİ GÖZALTI
DERİTEKS İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz’ün gözaltına alınmasına da değinen Evin, “Bir kimseye bir suç istinat ediliyor ise eğer yapılması gereken olağan durum şudur: Kişiye davetiye gönderirsiniz. Dersiniz ki ‘İfadenize başvurmamız gerekiyor. Şu gün şu saatte filanca yerde hazır bulunun ya da mazeretiniz varsa mazeretinizi bildirin’ diye çağrılır, davet edilir. Bu davete icap edilmemesi halinde hakkında gözaltı ya da yakalama kararı verilir” diyerek yasal süreci anlatı.
Gözaltı sürecinin böyle işlememesinin hukuka aykırılı olduğunu söyleyen Evin, “Soruşturması yapılmış takipsizlik verilmiş ve beraat sonuçlanmış olan işler nedeniyle yeniden gözaltı işlemi yapılmış. Buradan şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki işçi ile patron karşı karşıya geldiği zaman sendika işçiyi savunurken devletin değişik otoriteleri patronun yanında yer almış oluyor” dedi.
Bu süreçteki hukuk dışı baskıcı uygulamaların tamamı sendikal haklara yönelmiş bir saldırı olduğunun altını çizen Evin, “İfade, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü bütün hakların kaynağıdır. Bu haklara yönelik bir saldırganlıkla karşı karşıyayız” diye konuştu.