İTÜ’de uzaktan eğitim öğrencileri tatmin etmiyor
İTÜ'de uzaktan eğitimin niteliğine dair sorularımızı yanıtlayan öğrenciler eğitimin yetersiz olduğunu ve mesleki anlamda tatmin olmadıklarını belirterek çözüm önerilerini iletti.
Fotoğraf: Pixabay
Metin Berk SÜER
İTÜ
Üniversitelerde eğitimin kalitesi ve öğrencilerin taleplerini karşılama yeterliliği her geçen gün düşerken İstanbul Teknik Üniversitesi’nde de öğrenciler genellikle eğitimden memnun olmadıklarını belirtiyorlar. Kendisini Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olarak ön plana çıkaran İTÜ'nin eğitimini öğrencilere sorduk. Arkadaşlarımıza yönelttiğimiz ortak sorular "Şu an içinde bulunduğumuz koşullarda üniversitede aldığınız eğitimin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Mesleki anlamda tatmin ediyor mu? İTÜ'de akademik ve uygulama olarak eksik gördüğünüz yanlar neler? Tespit ettiğiniz sorunlara ya da aldığınız eğitimin niteliğine yönelik olarak yeni döneme başlamışken nasıl bir eğitim planı ve uygulaması beklersiniz/istiyorsunuz? Çözümü nerede görüyorsunuz?" oldu. Yanıtlar ise şöyle
Tekstil Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi: İçinde bulunduğumuz bu online eğitim döneminde alınan eğitimin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bölümüm olan Tekstil Mühendisliği ile ilgili her seviyede binlerce kaynak halihazırda internette Türkçe ve İngilizce olarak bulunmakta. İTÜ’de aldığım eğitimin bunlardan bir farkı olması gerektiğini düşünüyorum fakat hem bazı akademisyenlerin hazırladıkları slaytları okuyarak ders işlemelerinden dolayı hem de online olarak yapılabilecekler sınırlı olduğu için eğitim seviyesi giderek yetersiz hale geliyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hala aktif olarak sürekli mezunlardan ve sektörün ileri gelenlerinden geri bildirimler alarak ders içeriklerini ve planlarını güncel tutan İTÜ Tekstil Mühendisliği, öğrencilerine diğer üniversitelere kıyasla çok fark katıyor diyebiliriz.
Mesleki anlamda sektörün ihtiyaçlarına göre eğitim şekillerini ve içeriklerini güncelleyen tekstil mühendisliği akademisyenleri ve yönetimleri bana kalırsa bir konuda zayıf kalmaya devam ediyor. Geçmişte Makine Fakültesi altında yer alan bu bölümün etkisinde hala makine etkilerini çok fazla görmekteyiz. Günümüzde tekstil mühendislerinin yaptıkları işler ve işlerinde kullandıkları bilgiler ile okulda aldıkları eğitim arasında dağlar kadar fark var. Tüm mezun arkadaşlarımdan duyduğum tek ortak söz, bölümde verilen eğitimin gereksiz bir içeriği olduğu. Ders içerikleri Avrupa’nın aksine tamamen üretim ve makine odaklı olmaya devam ediyor fakat bu durum dünyanın gelişmiş ülkelerinde bizdekinin aksine sınırlı temel makine ve tekstil derslerinin yanında yüksek miktarda markalaşma, pazarlama ve işin perakende sektörüne yönelik dersler yer almaktadır. Bu durum mesleki anlamda mezun olan tekstil mühendislerinin ek bir işletme ya da buna benzer bir eğitim almasını, yüksek lisans yapmasını kariyerinde ilerlemek için zorunlu kılmaktadır. Uygulamalar açısından durumun fena olmadığını düşünüyorum çünkü tekstil laboratuvarları iyi durumda ve birçok kaliteli sertifikaya sahip. Fakat uygulama derslerinde kullanılan makinelerin bazılarının eski teknoloji olması ve laboratuvar alanlarının ve imkanlarının sınırlı olması herkes için rahat bir çalışma ortamı sunamıyor.
Akademik açıdan tekstil hocalarının çoğunluğu kendini her geçen gün geliştirmeye çalışan ve kaliteli eğitim almış insanlar. Türkiye’nin en iyi Tekstil Mühendisliği bölümü olması tekstil alanında akademik olarak çalışacak en iyi insanları İTÜ’ye toplamış, bu sayede öğrencileri olarak bizler de çok şanslıyız. Akademik açıdan bizleri zorlayan tek durum her bölümde olduğu gibi online eğitimle birlikte gelen slayt okuma geleneğidir.
AKADEMİSYEN VE ASİSTAN SAYISI ARTIRILARAK EĞİTİM KALİTESİ YÜKSELTİLEBİLİR
Bu durumların iyileştirilmesi için öncelikle ders programlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Makine ağırlıklı derslerin yerini daha günümüze uygun ve tekstil mühendislerinin ağırlıklı çalışmakta olduğu tekstil perankendesine de uyumlu hale getirmek en önemli adımdır. Buna ek olarak akademisyenlerin eğitim tarzları denetlenmeli ve derslerin daha aktif işlenmesi teşvik edilmelidir. Akademisyen ve asistan sayısını arttırarak hem idari işlerde hem de akademik anlamda iş yükünün dağıtılması iyi olacaktır. Onların bu rahatlamalarının eğitim kalitesi olarak bize de yansıyacağını düşünüyorum. Uygulamalarda ise her öğrencinin o deneyi ya da uygulamayı asistan hoca yerine bizzat yapması sağlanacak imkan yaratılarak daha sağlıklı bir öğrenme ortamı oluşturulabilir.
EĞİTİM MESLEKİ ANLAMDA TATMİN ETMİYOR
Deniz Ulaştırma Mühendisliği öğrencisi Mahmutcan Keskin: Eğitimin yeterli olduğunu düşünmüyorum ve mesleki anlamda tatmin etmiyor. Uygulama olarak her şey eksik çünkü uygulamalı eğitim alamıyoruz. Akademik olarak da hocalar bu sisteme uyum sağlamış değiller sadece derslerini anlatıp geçiyorlar ve sınavlarda verilen eğitimden alakasız zor sorular geliyor.
Bence çözüm okulların tam olarak açılacağı zamana kadar not değerlendirmesi yapılmamalı ve dersler olabildiğince öğrenci odaklı olmalı. Uygulamalı bölüm dersleri de yüz yüze yapılmalı online olarak hiçbir anlam ifade etmiyorlar.
DERS VERİMLERİ DÜŞTÜ
Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi: Öncelikle eğitimin şu an yürütülen sistemle yeterli olmanın çok gerisinde olduğunu düşünüyorum. Uzaktan derslerde bağlantı sorunları sadece bizde değil; hocalarımızda da baş gösteriyor. O zaten başlı başına ayrı bir konu, onun dışında online olarak verilen eğitim slayt anlatımının üstüne çıkamıyor. Bu da her şeyin eksik ve havada kalmasına sebebiyet veriyor. Odaklanma problemi de ders verimini düşürüyor, derse katılma çok pasif düzeyde olduğu için interaktiflikte haliyle eksik kalıyor. Mesleki açıdan meslek dersleri o kadar yetersiz ki hayatımda el aleti tutmadan atölye dersinden geçeceğim, bu mesleğimle ilgili en önemli kısımlardan biri olmasına rağmen. Onun dışında simülasyonlu dersler ve uygulamalı dersler de online olarak kesinlikle yapılmamalı çünkü tamamen meslekle ilgili kısımlar. O yüzden son derece eksik ve yetersiz olduğunu düşünüyorum.
İlk olarak ben hibrit sistemin en azından tek dönemlik yeterli olabileceği kanaatindeyim. Sözel ağırlıklı veya uygulamasız dersler, bir nebze farklı tutumlarla ve sistemlerle idare edilebilir. Eğer uygulamalı olan dersler tam anlamıyla yüz yüze ve verimli gerçekleştirilebilirse çok da büyük bir eksiklik hissedilmeyebilir. İTÜ açısından en azından bir dönemlik hibrite geçildi dense de çoğu uygulamalı ders hala uzaktan eğitimle veriliyor ve bu gerçekten çok etkisiz. O yüzden tek dönemlik bir hibrit sistem idare edebilir diye düşünüyorum.
SADECE ÖĞRENCİLER DEĞİL HOCALAR DA DURUMDAN ŞİKAYETÇİ
Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi : İlk sıkıntılarımdan biri online eğitim adı altında “zaten sürekli evdesiniz” bahanesiyle ödevlere ve sınavlara gelen yoğun artış. Dönem başladıktan 2 hafta sonra o dönemin sonuna kadar aralıksız, nefes almaya vaktimizin bile olmadığı bir tempoya girdik. Geçen dönemki ara tatilimizin iptal olması da baya üstüne geldi tabi. Bazı hocalarımızın “nasıl olsa evdesiniz” diyerek tatil günlerimize bile ders koyması, ardı ardına kesilmeyen ve her hafta en az bir dersten quizler. En büyük sorunlardan biri de sınavların yapılış şekli. Bölüm sayısal olunca sınavlarda baya işlem gerektiriyor tabi ve her yazdığımız sorunun çözümünü çekip, pdf haline getirip, sisteme yüklemek vakit kaybı yaratıyor. O gün telefonumuz bozulsa ya da kameramız bozulsa, herhangi bir şey olsa sınavı sisteme yükleyemeyeceğim ya da geç yüklenecek ve süre bitecek. Şuna da söyleyeyim birçok hocamız insaflı davrandı ve süreyi çok da sorun haline getirmedi. Uzaktan sınavlar esnasında sorulara geri dönememek ayrı bir sıkıntı yarattı.
Dersler açısından hem iyi olanları hem kötü olanları vardı. Birkaç derste yaşadığım önemli sıkıntılardan biri hocalarımız bağlantı problemleri ve teknolojiyi kullanamamaları. Ders ortalarında internetin gitmesi sonucu hocanın dersten düşmesi, üstüne İTÜ gibi bir üniversitenin internetini kullanırken aynı şekilde ders ortasında hocaların seslerinin duyulmaması. Fakat bu farkı net bir şekilde gözlemlememin sebebi de bazı derslerde gayet güzel ve seri bir şekilde tablet üzerinden aktarım yapılarak, hocamızın da el becerisiyle gayet güzel işlediğimiz derslerimizin olması. Yani bunun çözümü hocalarımıza online eğitimin nasıl yapılacağı hakkında bilgi verilmesinde geçebilir, belki de verilmiştir orasını bilmiyorum ama çoğu hocamızın yüz yüze eğitimde daha iyi anlatabileceğine eminim, hocalarımız bile bu durumdan şikâyetçiyken bizim olmamamız imkânsız.
Sürekli bilgisayar başında oturmaktan dolayı duruş kaybı, bacaklarımda oluşan ağrılar nedeniyle hastaneye bile gittim özellikle pandemi döneminde hastaneye gitmek sıkıntıyken. 1 aydır ağrılar yüzünden doğru düzgün uyuyamıyorum bile. Şunu da belirteyim bilgisayar başında olmamın sebebi tabi ki sınavlar, ödevler ve quizler. Özellikle final haftası çok yoğun ve kötüydü.
Bazısına çözüm buldum, bazısına çözüm ne bulunabilir ben de bilmiyorum. Benim için tek çözüm üniversite eğitimi yüz yüze olsun.
UYGULAMA DERSLERİ UZAKTAN VERİMSİZ
Maden Mühendisliği 2. Sınıf öğrencisi: Aldığımız eğitimin tabii ki yeterli olmadığını düşünüyorum. Mesleki eğitimin gerçekten etkili olabilmesi için olmazsa olmaz uygulama/laboratuvar/arazi veya saha çalışmalarını içeren dersleri uzaktan görmek büyük bir problem. Okul ortamında olamamak, eğitim görevlileriyle sohbet imkanı bulamamak, çalışma ortamında bulunup motivasyon kazanamamak diğer önemli sorunlar arasında. Uzaktan eğitimde aldığımız laboratuvar/uygulama gibi dersleri video kaydıyla izlemekse hiç verimli olmuyor
Çözüm önerisi olarak biraz uç bir istek olsa da laboratuvar veya uygulamalar için bilgisayar simülasyonları veya uygulamaları üretilebilir. Dersin gerçekten kavranmasını kolaylaştıracak ödevler ve aynı lise zamanlarındaki gibi kazanım testleri hazırlanmalı. Hocalar ders dışı saatlerde haftada 1 saat de olsa öğrencileriyle toplantı yapmalı, mesleğin eğitimde verilmeyen incelikleri ya da genel kültür kazandırabilecek sohbetler gerçekleştirmeli. Yapılan deneylerin veya uygulamaların ev ortamında yapılabilir olacak şekilde ödevlendirilmesi istenebilir.
EĞİTİM OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ
Makina Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi: İçinde bulunduğumuz koşullarda eğitimin yeterli olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz iki döneme kıyasla hocalar artık daha proje tabanlı ders vermeye başladı. Ben de eğitimin, hele makina gibi fiziksel bir bölümde, olması gereken şeklin bu olduğuna inanıyorum. Bu dönem özelinde konuşmak gerekirse; derslerin proje tabanlı olmasıyla, araştırmacı ve soruşturmacı yanımız geliştiriliyor. Bu da benim bir üniversiteden beklediğim şeylerin başında geliyor. Makale yazmak, proje yapmak, insanlarla takım halinde çalışmak gibi olaylar benim üniversitede çok zevk ve verim aldığım kısımlar. Salt teorinin, pratik ile birleşiyor olması da mesleki hayat için çok büyük öneme sahip. Genel olarak eksik gördüğüm bir şey yok sistemde. Hatta online döneme geçtiğimizden beri yaptığım tüm yakınmalara cevap verildi diyebiliriz. Bu saatten sonra bir şey dersem ikiyüzlülük olur. Ancak bu sistemin online dönem sonrasında da devam etmesi gerektiği kanısındayım. Biliyorum ki hocalarımız tekrar eski bildikleri iki vize bir final sistemine geri dönecekler. Ama projede kalmak bence her öğrenci için daha eğitici olur. Teorik bilgilerimizi standart okuyarak ve elimizde bulunan probleme uyarlayarak çalışmak her zaman iyi bir öğrenme şeklidir.
UYGULAMALI DERSLERİN İŞLEYİŞİ DEĞİŞMELİ
Çevre Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Ayça Erdem: Öncelikle müfredatında bolca laboratuvar uygulamalarına yer veren bir bölümde okuduğum için, online eğitimin maalesef yetersiz kaldığını düşünüyorum. Laboratuvar derslerinin mesleki anlamda bir zemin hazırlaması sebebiyle, öznesi olmadan katılım sağladığımızda yetersizlikler yaşıyoruz. Keza bu derslere yönelik sınavlarda da aslında yalnızca teorik olarak edindiğimiz bilgiyi kullanıyor durumda oluyoruz. İTÜ’de bunun gibi uygulamalı derslerin farklı şekilde planlanması gerektiğini düşünüyorum.
Laboratuvar derslerini uygun koşullar altında uygulamalı hale getirmenin bir çözüm olacağını düşünüyorum. Bunun dışında kendi fakültem ve bölümüm özelinde birbirini bağlayan, alınmadığı/verilmediği takdirde öğrencilerin dönemini uzatan derslerin pandemi koşullarında bu döneme mahsus olarak önşartlarının değişmesi ya da her dönem açılmayan bu derslerin görece daha esnek şekilde planlayabildiğimiz bu dönemde açılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.