İşçi mektubu: Patron Porsche’a biniyor, işçiler serviste balık istifi
Bir işçi ağır çalışma koşullarını Evrensel'e mektupla anlattı: Fabrika sahibinin oğlu işyerine Porsche marka araba ile gelirken işçilerin pandemi döneminde servislerde hınca hınç dolu geliyor.
Fotoğraf: Unsplash
Atlas Denim Fabrikasından Bir İşçi
Adana
Merhaba Evrensel okurları.
Sizlere çalışmakta olduğum tekstil fabrikası olan Atlas Denim fabrikasındaki çalışma koşulları ve yaşadıklarımızdan bahsetmek istiyorum. Fabrika üç vardiya halinde -yedili sistem şeklinde- hiç durmadan çalışıyor.
Fabrikadaki işçilerin yaş ortalaması düşük. Genelde genç işçiler var. Fabrika yeni kurulduğu için fabrika içerisinde çok bariz bir şekilde düzen sorunu var. Çalışanlar bu durumdan rahatsız. Yani sistem oturmuş durumda değil.Bir işçi 16.00-24.00 vardiyasına gelip ertesi gün sabah 08.00-16.00 (hatta bazen mesai ile birlikte akşam 20.00’ye kadar çalıştığımız oluyor) vardiyasına çağrılıyor. Bir işçi yeterli saat dinlenmezse yorgunluk yaşar ve bu durum iş kazalarına davetiye çıkarır. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok. Mesela akşam diyorlar ki sen sabah geleceksin ama işçi sabaha çok yorgun oluyor. Bir işçinin Adana’dan Organize Sanayi Bölgesi’ne servis ile gitmesi neredeyse bir saati buluyor. Yani gidiş dönüş iki saati buluyor. Başka bir durum ise şu: Yasada gece çalışma süresi maksimum 8 saat. Ancak fabrikada gece 12 saat çalışma uygulanabiliyor. Hem yasadışı hem de insanlık dışı koşullar hakim. Fabrikada çalışma şartları çok ağır olduğu için işçi sirkülasyonu çok fazla oluyor zaten.
İŞKUR SİRKÜLASYONU
İşbaşı eğitim programı ile İşkur’dan işe girenlerin sigorta primleri yatmadığı için çalışanlar mutsuz. İşkur’la işe giren işçilerden altı ay sonra beğendiğini alıyorlar, beğenmediğini çıkarıyorlar. Fabrikanın bünyesine girebilen işçiler ise ilk bir sene için çok cüzi rakamlarda zam alıyor. Örneğin AGİ hariç 50-100 TL arasında değişen oranlarda zam veriliyor. Bunu kabul etmeyen işçiler ise işten çıkarma yasağı devam ettiğinden dolayı ücretsiz izne çıkarılıyor. Yaptığı iş aynı olup da farklı ücretler alan işçiler var. Bu farklılığın neye göre olduğu ise belirsiz.
"YEMEKLER BEĞENİLMİYOR"
Fabrikada yemeklerin durumu ise şöyle: İşçilerin yemek yediği yer ile beyaz yakalıların yemek yediği yerin arasında bir bölme var. Yani farklı yerlerde yemek yiyoruz. Beyaz yakalıların masalarında baharat çeşitleri varken işçilerin masasında yok. Yemekler gün bazlı çıkıyor. İki çeşit yemek çıkıyor ve çoğu zaman yemekleri beğenmeyen işçiler kahvaltı türü yemeyi tercih etmek zorunda kalıyor. Evden yemek getiren işçiler dahi oluyor, bu da işçi için ayrı bir masraf demek.Yani yemekler bir işçinin bir öğünü için yetersiz kalıyor. İşçiler genel olarak yemekleri beğenmiyor ve kurulduğundan beri bir çok defa yemek şirketi değişti. Ama sorun değişmedi.Burada esas sorumlu fabrikanın patronu. "Çünkü sen eğer yemek firmasının daha iyi ve doyurucu ve çeşidi bol yemek vermesini istiyorsan firmaya daha fazla para vermen gerekiyor" görüşü hakim işçiler arasında.
"ZENGİNLİKLERİNİN KAYNAĞI BİZİZ"
Fabrika sahibinin oğlu işyerine Porsche marka araba ile geliyor. İşçiler ise pandemi döneminde servislerde hınca hınç geliyor işyerine. Bu durum işçileri rahatsız ediyor. İşçileri düşük maaşlara çalıştırıp kendileri şatafat içerisinde hayat sürüyorlar. Yani onların zenginliğinin kaynağı biziz.
"GEÇİNEMEDİĞİ İÇİN YUMURTA, ŞALGAM SATAN VAR"
Anlaşılacağı gibi fabrikada birçok hukuksuzluk içerisinde çalışıyoruz. İşçilerin fabrikadaki bu sorunlara karşı birlikte bir çözüm arayışı içerisinde olduğunu söylemek zor. Hem işten atılma korkusu var hem de işçiler bu işyerini geçici olarak da görüyor. Daha iyi bir iş bulurum belki umudu hakim… Ben de daha iyi bir iş bulana kadar burayı geçici olarak görüyorum. Bunun sebebi olarak çalışma koşulları ve ücretlerin tatmin edici bir ücret olmaktan uzak olması var. Üstelik bu ücretle geçinmek çok zor olduğu için işçiler arasında yumurta ve şalgam suyu satan işçiler dahi var. Borsa ve iddia oynama işleri fabrikadaki işçiler arasında çok fazla yaygın. Özellikle son yıllarda artış yaşandı bu durumda. Gel gelelim oralardan bir şey kazanan işçiler yok denecek kadar azdır. Umut yoksulun ekmeği…