26 Mart 2021 23:45

Doç.Dr. Bıçakcı: İsrail seçimleri toplumsal kimlik krizinin devam ettiğini gösterdi

Doç. Dr. Salih Bıçakcı, "İsrail’in seçim sonuçlarına bakıldığında toplumsal kimlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Bu kriz sürdüğü sürece kısa aralıklı seçimlere gidebilir."

Fotoğraf: Kobi Gideon / GPO / Handout / AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

İsrailliler son iki yılda dördüncü kez sandıklara gittiler. 23 Mart’ta yapılan erken seçimde kesin olmayan sonuçlara göre Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyona destek vermesi beklenen sağ partiler, koalisyon hükümetini kurmak için gerekli 61 milletvekiline ulaşamadı. Natenyahu’nun hükümet kurmasının zor olacağı yorumları yapılıyor.

Seçimleri Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı ile konuştuk. Bıçakcı, “İsrail’in seçim sonuçlarına bakıldığında toplumsal kimlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Bu kriz sürdüğü sürece kısa aralıklı seçimlere gidebilir. Dış güvenlik etkenlerinin azalmasının da İsrail’in içinde bulunduğu sürece girmesine sebep olduğunu düşünüyorum” dedi.

Bıçakcı’nın sorularımıza yanıtı şöyle:

"İSRAİL’DE YÜKSELEN BİR SAĞ KANAT VAR"

İsrail’deki erken seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sonuçların bölgesel ve uluslararası etkileri olacak mı?

Seçim sonuçları her zaman olduğu gibi koalisyon gösteriyor. Ama koalisyonun nasıl bir karakterde olacağı henüz belli değil. Herhangi bir koalisyon oluşamadan seçime gidilmesi bile muhtemel.

İsrail’de yükselen bir sağ kanat olduğunu söylemek mümkün. Hatta dindar Yahudilerin ağırlıklı olduğu bir meclis kurulduğunu söyleyebiliriz.

Bu durum İsrail’in ABD ile ilişkilerini derinden etkileyebilir. İsrail ve İran arasındaki gerginliğin daha da artması muhtemeldir. Öte yandan Körfez ülkeleri, Mısır ve İsrail arasındaki ittifakın devam edeceğini düşünüyorum. Lübnan’daki krize nasıl tepki vereceği konusu da bu iki konuyla ilgilidir.

İsrail’de yönetim krizini çözebilir mi, yoksa bu kriz devam mı edecek? Kısa ve uzun vadede İsrail›i nasıl bir süreç bekliyor?

Buna net bir cevap vermek mümkün değil. Pazarlıkların nasıl süreceği ile ilgili olduğunu söyleyebilirim. Netanyahu’nun partisi Likud’un dindarları mı yoksa sağcı partileri mi tercih edeceği krizin gidişatını belirleyecektir.

Sonrasında bakanlıkların nasıl dağıtılacağı pazarlığı yapılacaktır. Netanyahu’nun hakkındaki suçlamalar ve yargı süreçleri devam ederken hükümetin nasıl kurulacağı krizin sonucunu belirleyecektir.

İsrail’in seçim sonuçlarına bakıldığında toplumsal kimlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Bu kriz sürdüğü sürece kısa aralıklı seçimlere gidebilir. Dış güvenlik etkenlerinin azalmasının da İsrail’in içinde bulunduğu sürece girmesine sebep olduğunu da düşünüyorum.

"BIDEN’IN HAMLELERİ HENÜZ NET DEĞİL"

Biden yönetiminin İsrail ile ilişkiler ve İsrail merkezli bölgesel ABD politikaları açısından planları neler görünüyor?

Biden hükümetinin hamleleri henüz netleşmediği için bu konuda net bir yorumda bulunmak zor görünüyor. Öncelikle ABD’nin Ortadoğu’da varlığı konusunda bir karara varması gerektiğini görüyoruz. Bunun ötesinde iki konuda hassasiyet göstereceklerini zannediyorum. Birincisi İran’ın nükleer zenginleştirme rejimi ve ekonomik yaptırımlar konusu olacağını tahmin ediyorum. İkincisi de Kürtler konusunda pozisyonlarını koruyacaklarını düşünüyorum. Diğer konularda nasıl yol alacaklarını henüz bilmiyoruz.

Her türlü koalisyonda İsrail’in Filistin’de yerleşim politikalarının sorunlar çıkarmaya devam edeceğini, Batı Şeria’ya karşı çıkmadıkları sürece ilgisiz ve caydırıcı bir politika takip edeceğini ve Gazze’ye karşı dönemsel tırmanışlar göreceğimizi düşünüyorum.

Kovid-19 aşılama sürecindeki tavrının bu yaklaşımı destekler nitelikte anlaşılması gerektiğini gözlemliyorum.

"TÜRKİYE İLE NORMALLEŞME İHTİMALİNDEN ŞÜPHELİYİM"

Bölgede İsrail ile normalleşme süreci yaşanıyor, bir yandan Erdoğan yönetimi de Mısır gibi ülkelerle “Normalleşme” sürecine girmek istiyor. Bu iki sürecin çakışması, İsrail-Türkiye ilişkilerinin değişmesi konusunda bir işaret olarak görünüyor mu?

Ben maalesef böyle bir normalleşme sürecinin oluşabileceğinden çok şüpheliyim. İlgili bütün ülkelerde herhangi bir değişim yok iken oluşması hayal edilen normalleşmenin çok olası gözükmediğinin altını çizmeliyim.

Uluslararası ilişkilerin temelindeki uzlaşının belirli kavramları kabullenerek iletişim kurmak olduğunu hatırlatmak isterim. İsrail ile sorunlarımızın oluşmasının temelinde Hamas ve Filistin meselesi vardı. Buna paralel olarak Mısır meselesinde de benzer bir konu olan Müslüman Kardeşler’le yapılan iş birliği yatıyordu. Bu noktalarda herhangi bir değişim ya da değişim isteği olduğunu görmüyoruz. İlaveten Libya’da süregelen çatışma ve Türkiye’nin tercihi de açık olduğuna göre yakınlaşma taktiklerinin gerçekçi olduğunu düşünmek zordur. Görülen bütün aktörlerin iç politikalarına bağlı olarak katılaşması gibi duruyor. Bu da uzlaşı ihtimallerini azaltıyor.

İsrail seçim sonuçlarının Türkiye’ye yansıması olacak mıdır?

Bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Eğer daha sağcı bir koalisyon oluşursa sertleşmiş Filistin yaklaşımları konusunda Türkiye müdahil olmak isteyecektir. Bu da beklenen yaklaşmanın ikliminin son bulmasına sebep olabilir. Her şekilde her iki ülkenin ilişkilerini yeni bir düşünsel düzleme oturtmalarını gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapamadan günden güne 2 ülkenin birbiri ile ilgisinin gittikçe azaldığını görüyoruz.

ÖNCEKİ HABER

ABD Başkanı Biden, Erdoğan dahil 40 lidere İklim Zirvesi'ne davet mektubu gönderdi

SONRAKİ HABER

27 Mart Dünya Tiyatro Günü | "İnsanı, insana, insanla anlatamadık…"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa