İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarken “aile” var; asgari ücret belirlenirken yok
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarken ‘kadın yok aile var’ asgari ücret belirlenirken ‘aile yok işçi var’
Fotoğraf: Evrensel
Halil İMREK
Adana
Cumhurbaşkanı gece imzaladığı bir kararla ‘İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekildiğini’ açıkladı. İstanbul Sözleşmesi’nin bir kararla gelmediğini ve bir kararla da kalkamayacağını başta kadınlar olmak üzere ülkenin emek ve demokrasi güçleri her gün eylemleriyle gösteriyor. Çekilme kararını destekleyenler kendilerini muhafazakar diye tanımlıyorlar ve tek gerekçe ileri sürüyorlar. ‘Aile’yi muhafaza etmek. Muhafaza etmeye çalıştıkları aileyi kadın köleliği üzerinde inşa etmeye çalıştıkları gerçeği çok kez yazıldı, tartışıldı. Bu yazıda biz bu konudaki ikiyüzlülüğe odaklanacağız.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi için Erdoğan’ın Şubat 2020’de, “Yeniden gözden geçireceğiz” demesiyle başlayan süreç, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesiyle sonuçlandı. Bu bir yıllık süre zarfında kimi iktidar temsilcileri ve iktidara yakın bazı vakıf ve dernekler, özellikle Yeni Akit gazetesi ve çevresi olmak üzere “aile yapısını bozduğu gerekçesiyle” sözleşmeden çıkılmasını istiyorlardı. Sözleşmenin ‘Türk aile yapısına aykırılıklar’ taşıdığını savunuyorlardı.
AKP-MHP hükümeti ve gerici çevreler “Bizim gibi toplumlarda aileler esastır, biz aileyi korumak istiyoruz” diyerek İstanbul Sözleşmesi’ne karşıyken bu ‘aile korumacılığı’, ‘aile aşkı’ nedense her yıl için belirlenen asgari ücrette hatırlanmıyor. Aynı iktidar asgari ücreti aile üzerinden değil işçinin kişisel geçimi üzerinde hesaplamakta bir sakınca görmüyor.
ILO’nun asgari ücretin belirlenmesine ilişkin 131 sayılı sözleşmesini 3. maddesi “Asgari ücretin tespitinde işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçları, ülkedeki genel ücret seviyesi, hayat pahalılığı, sosyal güvenlik yardımları ve diğer sosyal grupların göreli yaşama standartları dikkate alınmalıdır” demektedir. Ancak Türkiye buna çekince koydu. Aynı konuyu içeren Avrupa Sosyal Şartının 4/1 maddesine bizzat bu iktidar çekince koydu.
İşçiye ‘Biz ancak senin karnını doyuracak ücret veririz, çocuklarını ancak kendi boğazından keserek doyurabilirsin’, deniyor. İşte aile sevdalısı iktidarınızın, işçi ailesine reva gördüğü budur.
Aileyi korumak için İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini savunan AKP hükümeti, ‘Asgari ücretin bir aile için belirlenmesi gerekir’ diyen Uluslararası Çalışma Örgütünün ve Avrupa Sosyal Şartının ilgili maddelerine imza koymadı.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 131 Sayılı Asgari Ücret Tespitine İlişkin Sözleşmesi’ne göre “işçinin ve ailesinin ihtiyaçları, genel ücret seviyesi, hayat pahalılığı, sosyal güvenlik yardımları ile diğer sosyal grupların göreli hayat standartları; asgari ücretin belirlenmesinde dikkate alınması gereken unsurlardır” deniyor. Ancak Türkiye bu sözleşmeyi onaylamadı.
Yine Avrupa Sosyal Şartı’nın 4. maddesine göre, “Tüm çalışanların, kendileri ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli ve adil bir ücret alma hakkı” var deniyor. Ancak Türkiye bu maddeye uygun hareket etmiyor ve asgari ücretin belirlenmesinde işçinin ailesini hesaba katmıyor.
Ülkeyi emekçiler için cehenneme çevirdiniz. Bu cehennemde erkeklere “öfkenizi ailede kadın ve çocukların üzerine boşaltabilirsiniz” diyorsunuz. Biz size her tür şiddeti uyguluyoruz ama size de kadınlara şiddet uygulama hakkı veriyoruz, diyorsunuz. Ancak gerçeğin üstüne örttüğünüz kutsal şal aralandıkça şu cevabı alacaksınız. Biz hem evimizde hem de ülkemizde kölelik ilişkileri istemiyoruz. Ne köle olmak istiyoruz ne de köle sahibi. Eşit, özgür eşlerin çıkara dayanmayan birlikteliğini inşa edeceğiz.
Samimi duygularla, aileyi muhafaza için İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini bir yol sananlar, verdikleri destekle hangi suçlara ortak olduklarını bir daha düşünsünler. Hatırlatmakta fayda var. Kapitalizmin sonuçlarını ‘orta çağ medeniyetinize’ dönerek aşamazsınız.