28 Mart 2021 10:49

Sağlıkçı kadınlar: İstanbul Sözleşmesi tüm kadınlar için yaşam hakkı mücadelesidir

Sağlıkçı kadınlar İstanbul Sözleşmesine sahip çıkıyor: "Toplumsal sağlığın olması için başta kadınlar olmak üzere mülteciler, LGBTİ+ bireyler ve bu bireylerin sağlığı önemli."

Fotoğraf: MA

Paylaş

Kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden çekilme kararı, her alandan kadınların tepkisiyle karşılandı. Devletlerin yükümlülüklerini belirleyen ilk belge olan sözleşmeyi kadın mücadelesinin kazanımı olarak gören kadınlar, fesih kararını tanımıyor. Sağlık alanında çalışan kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin tüm kadınlar için yaşam hakkı mücadelesi anlamına geldiğini ifade etti.

"YAŞAM HAKKI MÜCADELESİDİR"

Sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Ankara Tabip Odası (ATO) Yürütme Kurulu Üyesi Araştırma Görevlisi Laleş Tunç, “Biz kadınlar, hayatımızı, bedenimizi siyasi oyunların mezesi haline getirmeyeceğiz. Sözleşme yürürlükteyken de fiilen uygulanmasıyla ilgili sıkıntılar vardı ve biz o dönem de uygulanması için mücadele ediyorduk, şimdi de aynı şekilde mücadele vereceğiz. Biz hekimler olarak yaşam hakkına saygı duyarak işe başlıyoruz. İstanbul Sözleşmesi de tüm kadınlar için yaşam hakkı mücadelesidir” dedi.

"DAHA ÇOK MÜCADELE"

Hem kadın sağlık çalışanları olarak hem de kadın hastalar açısından sözleşmenin çok değerli olduğunu söyleyen SES Genel Sekreteri Pınar İçel de sözleşme için mücadeleye devam edeceklerini yineledi. Sözleşmenin toplumsal karşılığını, şiddet gören ve tecavüze uğrayan kadınları tedavi ettikleri süreçte daha iyi anladığını belirten İçel, “Sözleşme kadını şiddetten koruyor. Çalıştığımız alanları da çok yakından ilgilendiren bir sözleşme. İptal kararı yok hükmünde ama biz aktif olarak uygulanması için de daha çok mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.

"YOLA DEVAM"

Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalından Doçent Doktor Nükhet Paksoy Erbaydar, sözleşmede yer alan “toplumsal cinsiyet eşitliği” üzerine durdu. Sözleşmenin bir sıçrama tahtası olduğunu dile getiren Erbaydar, “Sözleşme, kadın erkek eşitliği mücadelesinin uluslararası platformda karşılık bulmasının sonucu. Dünyanın genelinde buna benzer sözleşmeleri hayata geçirmeye çalışıyorlar. Gerçekten şiddet, kadın erkek eşitliği önünde çok ciddi bir engel. Aradan çıktığı zaman önemli gelişmeleri sağlayabileceğiz. Şiddet dediğimiz şey, sadece sokakta değil, şiddet ev içinde, yatak odasında, çocukların gözü önünde, yani kadınların en güvenli hissetmek istediği her yerde var. Ancak, İstanbul Sözleşmesi’ni ister kaldırsınlar, isterse kaldırmasınlar kadınlar hakkını korumaya devam edecek. Bunun adı bugün İstanbul Sözleşmesi olur, yarın Madrid açıklaması olur, fark etmez kadınlar yola devam ediyor” şeklinde konuştu.

TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN… 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Meltem Günbeği, “Biz sağlık anlayışımızda sadece beden sağlığını sağlamıyoruz. Bu nedenle şiddetin her türlüsüne karşıyız. Psikolojik şiddet, dijital şiddet temelli sorunları da bu açıdan görüyoruz” dedi. Sağlıkçılar olarak toplumsal bir sağlık anlayışıyla çalıştıklarını ifade eden Günbeği, “Toplumsal sağlığın olması için de en başta dezavantajlı grupları yani; başta kadınlar olmak üzere mülteciler, LGBTİ+ bireyler ve bu bireylerin sağlığı önemli. Çünkü onların sağlığı olmadan toplumsal bir sağlıktan söz edilemez. Biz sözleşmenin kaldırılmasını buna yönelik çok ciddi bir saldırı olarak görüyoruz” sözlerini kullandı. (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

Yemen barışı ve Suud-İran mücadelesi

SONRAKİ HABER

Çimtaş Tersanesi işçileri: İş bitiminde kıyım gelebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa