Görsel işitsel ve sahne sanatlarında sansür algısı: Yasak, baskı, korku…
Türkiye’de görsel, işitsel ve sahne sanatları alanında çalışanlarla yapılan ankete göre sansür dendiğinde akla gelen ilk üç kelime “yasak”, “baskı” "korku" oldu.
Kurbağa heykelleri fotoğrafı: Patrick Rabbat/Flickr (CC BY 2.0) | Kolaj: İsmail G. Bayram/Evrensel
Oyuncular Sendikası ve Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD) tarafından “Türkiye’de Görsel İşitsel ve Sahne Sanatları Alanında Sansürün Takibi ve Önlenmesi Projesi” kapsamında düzenlenen anket sonuçları yayımlandı. Toplam 57 sorudan oluşan ve Türkiye’de görsel, işitsel ve sahne sanatları alanında aktif olarak çalışan 18-71 yaşları arasında toplam 515 kişiyle yapılan ankette sansür dendiğinde akla gelen ilk üç kelime “yasak”, “baskı”, “korku” oldu.
22 Haziran 2020 ve 14 Eylül 2020 tarihleri arasında internet ortamında gerçekleştirilen anket çalışması; görsel-işitsel ve sahne sanatları alanlarında çalışan kişilerin sansür, otosansür ve ifade özgürlüğüne dair düşünce ve algılarını saptamak amacıyla yapıldı.
Ankete katılanların sektöre göre dağılımları, mesleklere göre dağılımı, mesleki tecrübeleri, yaş aralıkları, eğitim durumları, gelir durumları, sosyal güvence kapsamlarının yanı sıra, cinsel kimlik ve yönelimlerine göre, politik görüş sebebiyle ve dini inanç sebebiyle ayrımcılığa maruz kalma durumları ile ilgili sorular yöneltildi.
Anket sonuçlarına göre;
- Katılımcıların yüzde 61’i meslek hayatında sansüre maruz kaldığını belirtti. Katılımcıların yüzde 63’ünün meslek hayatında otosansür uyguladığı ortaya çıktı. Katılımcılara anket sorularını yanıtlarken otosansür uygulayıp uygulamadığı sorulduğunda ise yüzde 74’ü otosansür uygulamadığını ifade etti.
- Sansüre maruz kaldığını ifade eden katılımcıların yüzde 73’ü yaşadığı sansür vakasını sosyal medya vb. mecralarda paylaşmadığını yüzde 18’i ise paylaştığını ifade etti.
- Yaşanılan sansür vakasını bir meslek örgütüne bildirmeyenlerin oranın yüzde 82 olduğu görüldü. Sansürü meslek örgütüne bildiren katılımcıların sadece yüzde 18’i beklediği desteği alabildiğini ifade etti.
- Yaşadığı sansür vakasına karşı idari ve adli mercilere başvuruda bulunmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 91, başvuruda bulunduğunu ifade edenlerin oranı ise sadece yüzde 6 oldu. Yaşadığı sansür vakasına ilişkin adli ve idari başvuru yaptığını söyleyen katılımcıların %33’ü olumlu bir sonuç alamadığını ifade etti. Olumlu sonuç aldığını belirtenlerle ile kararsız olduğunu ifade edenlerin oranlarının yüzde 25 ile eşit olduğu görüldü.
- Sansür dendiğinde akla gelen ilk üç kelime “yasak”, “baskı”, “korku”; otosansür dendiğinde ise “korku”, “baskı”, “çaresizlik” oldu.
- Katılımcıların yüzde 65’i meslek hayatında politik görüşleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını ifade etti.
- Katılımcıların yüzde 47’si meslek hayatında dini inançları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmadığını, yüzde 40’ı ayrımcılığa maruz kaldığını, yüzde 13’ü ise kararsız kaldığını belirtti.
- Katılımcıların yüzde 60’ı çalıştığı sektörde kadın erkek eşitliğinin olmadığına dikkat çekti.
- Meslek hayatları boyunca cinsiyet, cinsel kimlik ve cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalıp kalmadıkları sorusuna katılımcıların yüzde 53’i hayır, yüzde 36’sı evet, yüzde 9’u ise kararsız yanıtını verdi. Sadece kadın katılımcılar dikkate alındığında yüzde 61 gibi yüksek bir oranı cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğradığını, yüzde 24’ü ayrımcılığa uğramadığını, yüzde 13’ünün ise kararsız olduğu görüldü. Erkek katılımcıların yüzde 73’ü cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramadığını, yüzde 18’i uğradığını, yüzde 6’sı ise bu konuda kararsız oluğunu ifade etti.
- Önümüzdeki 5 yıl içinde ifade özgürlüğünün mevcut koşullardan kötü ve daha kötü olacağını söyleyenlerin oranı yüzde 66 oldu.
- Katılımcıların yüzde 64’ü sendika, birlik, dernek gibi kuruluşlara üye olduğunu belirtti. (KÜLTÜR SERVİSİ)