28 Mart 2021 12:50

Tüm Bel-Sen 11. Olağan Genel Kurulu | "Sendikaların işyerinde bakıma ihtiyacı var"

Tüm Bel-Sen 11. Olağan Genel Kurulunda sendikal tartışmalar, tek adam yönetiminin uygulamaları, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, toplu sözleşme kazanımlarının gasbı tartışmaları öne çıktı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

KESK 11. Genel Kurulu öncesinde son sendika genel kurulu yerel yönetimlerde örgütlü Tüm Bel-Sen tarafından yapıldı. KESK ve bağlı sendikalarda süren tartışmaların buradaki delege konuşmalarına da yansıdığı, genel kurul sloganında yer alan grevli toplu sözleşme hakkının ise az sayıda delege tarafından dile getirildiği genel kurulu ve sendikaların içinde bulunduğu durumu özetleyen ise bir delegenin şu benzetmesi oldu: “Uzun yola çıkan arabanın bakıma girmesi gibi sendikanın da işyerlerinde bakıma girmesi gerekir. Sendikaların ana rahmi işyerleridir.” Yapılan seçimlerde MYK'ye Emek Hareketi'nden Bülent Türkmen, Zeynep Sarıkaya Altun, Sendikal Birlik'ten Erdal Bozkurt ve Ahmet Cüce ile Demokratik Emek Hareketi'nden Nazife Bayrak Tosu ve Yılmaz Yıldırım ve Sendikal Birlik çizgisindeki ikinci listeden Osman Şeheri seçildi.

Tüm Bel-Sen 11. Olağan Genel Kurulunda açılış konuşmalarının ardından çok sayıda delege söz alıp konuştu. 1 güne sığmayacak konuların gündeme geldiği genel kurulda konuşulanlar; sendikal çizgi tartışmaları, tek adam tek parti yönetiminin uygulamaları, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkması, toplu sözleşme kazanımlarının gasbı oldu. Sendikal anlayışlara ilişkin eleştirilerin daha çok olduğu genel kurulda, belediye emekçilerinin toplu sözleşme kazanımları ve özlük haklarına ilişkin sorunları ise az sayıda delege gündeme getirdi.

İlk söz alan Mümtaz Başar, Devrimci Sendikal Anlayışın bildirisini okuyarak, kamu emekçilerinin sendikal politik sözcüsü olma hedefiyle hayat bulan KESK’in zamanla kimi siyasal anlayışların ihtiyacına cevap veren çizgiye kadar gerilemesinin muhasebesini yapmadığını söyledi. Tarihsel olarak emeğin sınıfsal çıkarılarını korumak için oluşturulmuş sendikal örgütlülüklerde emeğin çıkarlarını talileştirmenin, farklı taleplerle eşitlemenin mücadelenin kendi doğası ile çeliştiğini belirten Başar, “KESK’e bağlı sendikalar başta olmak üzere, özelde de kendi alanımızda örgütlü olan sendikamızda uzun zamandır yapısal ve sendikal pratiğe yönelik eleştiriler dışında, bürokratik eğilimlerin baş göstermesi, sendikacılığı meslek olarak gören istihdam ve kariyerizm anlayışı, siyasi mutabakata sıkışmış yönetim paylaşımı zaman içinde çözülemez krizlerin yeniden üretimine neden olmuştur” dedi.

"TİS KAZANIMLARI GASBEDİLİYOR"

Emek Hareketi adına konuşan Bülent Türkmen, genel kurul sloganının bu dönem açısından oldukça önemli olduğunu vurguladı. Toplu sözleşme kazanımlarına yönelik saldırılarla karşı karşıya olduklarını belirten Türkmen, “İktidarın bu hakkımıza yönelik baskılarını yerel yönetimlerde de görüyoruz. Bu dönem işçilerin karşısına çıkan belediye işverenlerinin sendikası SODEMSEN ile biz de karşı karşıya kalacağız. Bu nedenle sendikamızın farklı belediyelerdeki toplu sözleşme tutumunun bütünleştirilmesi gerekiyor. Sendikanın işyeri temsilciliği ve altında oluşturulacak birimleri daha güçlendirmek gerekiyor. Sendikamızda emek sermaye çelişkisinin ortadan kalktığını öne sürmek çok problemli bir duruş. Emekçilerin asıl örgütünün, emek sermaye çelişkisi üzerine kurulu sendikaların başka bir yere kaydığı tehlikesini doğuruyor” dedi.

"BİZ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜYÜZ"

Demokratik Emek Hareketi adına konuşan Gülizar İpek ise “Uygarlık tarihinin, eşitsizliklerin, militarizmin, kadını köleleştirme üzerine şekillendiğini biliyoruz. Kadın köleliği üzerine kurulan kadın ve toplum kırımıyla varlığını sürdüren kapitalist sistem koronavirüsle birlikte daha da teşhir olmuştur. Ekonomik olarak daha kırılgan hale getirilen kadınların, ev içi emeğinin ve bedeninin sömürülmesi ile teslim alınması amaçlanmıştır. Devletli uygarlık ve demokratik uygarlık arasındaki çelişkiler derinleşmiştir. Kayyımların saldırdığı ilk alan kadın kurumları oldu. Bir gece kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması hükümsüzdür, tanımıyoruz” dedi.

Tüm Bel-Sen Van Şubeden Selim Bozyiğit ise sınıf sendikacılığına ilişkin konuşmaları eleştirerek, “Demokrasi, özgürlük, kadın özgürlüğü mücadelesine yanıt veremiyor. O nedenle toplumsal sendikacılığı harekete geçirmek, bu konularda duyarlı olmak lazım. Biz emek mücadelesinde elbette bunları mücadele alanına çevireceğiz. Türkiye’de insan hakları sorununa, kadına şiddete duyarlılığımız olmak zorundadır. Elbette sivil toplum örgütüyüz. Demokrasi mücadelesinin vazgeçilmez kurumlarıyız” dedi.

Tüm Bel-Sen Kocaeli Şube Başkanı Erdal Karakuş da emek ve siyaset gündemlerinin terazisini, hangisinin nerede başladığını hangisinin nerede bittiğini birinin izah etmesini istedi. Karakuş, "Örneğin belediyelere kayyum atamak, emekçileri kimliğinden dolayı ihraç etmek... İnançsız, Alevi, Kürt, Solcu olabilir; bir tane AKP mülakatından geçememiş olması onun kimliğinin emek ve sınıfla bağını göstermez mi?" dedi. AKP'nin en güçlü olduğu dönemde sivil dayanışma adı altında 152 STK'yı konsolide ettiğini belirten Karakuş, "Biz nasıl yapacağız? Tek başına bütün direnişler yenilmişken, tek başına işçi direnişlerinden HES'lere, Suruç katliamına karşı sokağa çıkanlardan kadın mücadelesine kadar... Biz bir dayanışma biçimi öremiyoruz" dedi.

"BAKIMA İHTİYAÇ VAR"

Antalya Şubede yaşadıklarını anlatan İlhan Karakurt da şunları söyledi: “2014’de Antalya Muratpaşa Belediyesi Türkiye’ye örnek bir toplu sözleşme imzaladı. Üyemiz olsun olmasın tüm çalışanların toplu sözleşme çalışmalarını taslak hale getirdik. Her bir maddeyi oylamayla hazırladık ve imzaladık. Fakat aynı belediye başkanı bu toplu sözleşmeyi feshetti. Böylesi bir durumda Tüm Bel-Sen Antalya Şubesi olarak sözleşmeyi hazırladığımız gibi mücadele ettik. Ancak Tüm Bel-Sen Genel Merkezini aradığımızda genel başkanımızın bize destek olmasını beklerdik. Eğer bir sendika genel merkezi toplu sözleşmeye sahip çıkmazsa, kadın arkadaşlarımızın İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı söylediği gibi bizim için yok hükmündedir.”

Sendikaların yaşadığı sorunları bir örnekle açıklayan Karakurt, “Uzun yola çıkan arabanın bakıma girmesi gibi sendikanın da işyerlerinde bakıma girmesi gerekir. Sendikaların ana rahmi işyerleridir. İşyerlerinde doğduk, büyüdük, toplu sözleşme yaptık. Toplumsal muhalefeti de siyasi muhalefeti yapacaksak bir sendika olarak güçlü olursak yapabiliriz” dedi.

TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERGESİ REDDEDİLDİ

Genel kurulda itfaiyecilerin meslek statüsü, fazla mesai ve maktu ücretler, 7 yıldır kadro bekleyen sözleşmeliler, toplu sözleşme üzerinde Sayıştay baskıları, toplu sözleşme farkının taban aylığına yansıtılması, işyerlerinde kreş, kadına yönelik şiddet konusunda mücadele ile ilgili önergeler kabul edilirken, sendika genel meclislerinin kaldırılması için verilen tüzük değişikliği önergesi reddedildi. Sendika kadın meclisleri ve kadın bütçesi kurulması için Demokratik Emek Platformunun vereceğini açıkladığı tüzük değişikliği önergesi ise geri çekildi.

YENİ YÖNETİM BELLİ OLDU

Tüm Bel-Sen Genel Kurulu'nda yeni yönetim belli oldu.

Tüm Bel-Sen 11. Olağan Genel Kurulu'nda yapılan seçimlerde MYK'ye Emek Hareketi'nden Bülent Türkmen, Zeynep Sarıkaya Altun, Sendikal Birlik'ten Erdal Bozkurt ve Ahmet Cüce ile Demokratik Emek Hareketi'nden Nazife Bayrak Tosu ve Yılmaz Yıldırım ve Sendikal Birlik çizgisindeki ikinci listeden Osman Şeheri seçildi.

ÖNCEKİ HABER

CHP'li Veli Ağbaba'dan Kürşat Ayvatoğlu sorusu: Kasa buysa patron kim?

SONRAKİ HABER

Patara'da 12 milyonluk ihale kapsamında yapılan yürüyüş yolu çöktü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa