Belediye işçisi kadınlar: İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmeyeceğiz
Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube üyesi işçi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirterek toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde regl izninin kırmızı çizgi olduğunu söyledi.
Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
Dilek OMAKLILAR
İzmir
DİSK’e bağlı Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube üyesi işçi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirterek, mücadele vurgusu yaptı. İş yeri temsilcileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZENERJİ ile devam eden toplu iş sözleşmesi taslağındaki yaklaşık bin 800 kadın işçiyi ilgilendiren maddelere de değinirken regl izni için de ellerinden geleni yapacaklarını ekledi.
“HAKLI TALEPLERİMİZİN ARKASINDAYIZ”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Meslek Fabrikası Şube Müdürlüğü çalışanı ve Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Disiplin Kurulu üyesi Şule Alpsoy, şu an arabulucuda olan toplu sözleşme sürecine değinerek kadın işçilerle ilgili olan maddeleri anlattı.
Alpsoy, “Toplu sözleşmemizde yer alan, yaklaşık bin 800 kadın arkadaşımızı ilgilendiren 3 maddeden biri, işçilerin çocuklarını emzirebilmeleri için emzirme odaları açması, ikincisi ise ayrımcılığın önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğidir. Bu maddeler kabul edilmiştir. Ancak regl izin talebimiz hâlâ geçmemiştir ve bu talebimiz şube yönetimi ve Kadın Komisyonu olarak kırmızı çizgimizdir. Bu maddemizin de geçmesi için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Genel-İş 2 No’lu Kadın Komisyonu olarak regl izni taleplerini "#Reglizniistiyoruz" etiketiyle sosyal medya hesaplarından da duyurduklarını hatırlatan Alpsoy, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in bizlerin sesini duyduğuna ve haklı talebimizde bizi kırmayacağına inanıyoruz. İş yerlerinde, sahada, evde, çalışan kadınların yaşadığı zorluklar sıralamakla bitmez. Bu nedenle memurlara tanınmış olan ayda bir gün regl izni hakkının, biz işçilerin de hakkı olduğunu yinelemek isterim. Bu haklı talebimizin arkasındayız” diye konuştu.
“SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEYİ KABUL EDEMEYİZ”
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin konuşan Alpsoy, “İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çekilme kararı kaygı ve endişeyi arttırmıştır. Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede kadınları koruyacak olan bu sözleşmeden fesih girişiminde bulunulmasından kaynaklı doğacak sonuçlar kimin sorumluluğunda olacak? Kadınlar katlediliyor, işkenceye maruz kalıyor, tacize uğruyor, istismar ediliyor... Kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önlemeye yönelik önemli bir adım olan İstanbul Sözleşmesi'ni tüm toplumumuz için gözetmemiz gerektiğine inanıyorum ve sözleşmeden çekilmeyi kabul edemeyiz” dedi.
“MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Genel-İş 2 No’lu Şube İdari İşler Baş Temsilcisi Ebru İvgen de öncelikle TİS taslağındaki maddelere değinerek, “Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik olan 3 maddemizden ikisi geçti. Henüz geçmeyen tek maddemiz ayda bir gün regli izni kullanma hakkı. Bu madde İzmir Büyükşehir Belediyesinde memur arkadaşların sözleşmesinde geçen bir madde. İşçiler için de bu ayrımcılığın bir an evvel kalkmasını ve maddenin geçmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddetin, mobbingin, ayrımcılığın çoğalarak devam ettiği bir dönemde bu tarz ayrışmalara müsaade edildiği sürece bizler de mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİMDİR, ÖYLE DE KALACAK”
İvgen, İstanbul Sözleşmesi için de “Sözleşme hakkında en ufak fikri olmayanların fikir beyan ettiğini gözlemledikçe yılmadan herkese doğru şekilde anlatmayı görev edinmeliyiz diye düşünüyorum. İmzacısı olduğumuz halde uygulamada sıkıntılar olan bu sözleşme, yine uygulamayanlar tarafından, tek adam kararı ile feshedilmeye çalışılmaktadır. Gelinen bu noktada fesih girişimin hukuken doğru olmadığını, uluslararası sözleşmelerden bu şekilde çıkılamayacağını dile getirmiştik. Sözleşmenin amacının açık bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen, aşırı muhafazakâr ve dini grupların çarpıtılmış ifadeleri ile birlikte sözleşmeden çıkma sebebini anlamamız zor olmuyor” dedi.
Sözleşmenin yalnızca kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önleme amacı taşıdığını hatırlatan İvgen, “Ülkemizde kadın cinayetleri, şiddet bu kadar artmışken, bir kadın olarak haklarıma yapılan saldırı niteliğindeki bu kararı asla kabul etmiyorum. İstanbul Sözleşmesi bizimdir, öyle de kalacak” diye konuştu.
“İŞLEDİKLERİ İNSANLIK SUÇUNU MEŞRU KILMA ÇABASINDALAR”
Metro’da güvenlik Baş Temsilcisi Sevgi Bilir ise “Gittikçe zorlaşan ekonomik koşulların getirdiği geçim sıkıntısına, şiddet haberleri de eklendi. Cinayete kurban giden, darbedilen, sindirilen, binlerce kadının hikayelerindeki ortak nokta ise karşılarındaki kadının hür iradeli bir birey olduğunu asla kabul edemeyen, etmek istemeyen aciz zihniyetleridir. Bu zihniyetler ‘kısa giydi, sesli güldü, çalışmak istedi, yemeği yaktı, eve geç geldi vs.’ gibi gerekçelerle işledikleri insanlık suçunu meşru kılma çabasındalar. Oysa şiddetin hiçbir şekilde izahı olamaz” dedi.
“Bizleri işte, yolda, otobüste, metroda, kafede, barda, evinin önünde sokak ortasında taciz edilen, dövülen, faili meçhul cinayetlere kurban giden, baba, ağabey, koca tarafından darbedilen, namus cinayetlerine kurban giden, cinsel obje olarak görülen, giyim kuşamıyla yargılanan kadınları anlamaları için daha ne olması gerek” diyerek tepki gösteren Bilir şöyle devam etti:
“Ölesiye şiddete maruz kaldığı halde, çocuklarını görememe korkusuyla, ailesinin zarar görmesi endişesiyle, bu şiddete boyun eğen, eşlerinden boşanamayan, sessizliğini koruyan milyonlarca kadın var. Eğer bu kadınlardan biri, bu yasayı uygulamayanlardan birinin kızı, kız kardeşi, annesi, ablası olsa idi bir şeyler değişir miydi acaba?”
“BU YANLIŞ KARARDAN DÖNÜLMESİ İÇİN SESİMİZİ DUYURMALIYIZ”
Sözleşmeden çekilme kararının endişe verici olduğunu söyleyen Bilir, “Devlet organlarının ve toplumdaki bazı kesimlerin duyarsızlığına rağmen, bizler mücadelemizi sürdüreceğiz. Sadece 2 No’lu şube veya DİSK değil, sadece kadınlar da değil. Tüm sendikalar, sivil toplum örgütleri ve tüm vatandaşlarımızla birlikte kararlılıkla, sesimizi duyurmalı ve bu yanlış karardan dönülmesi için elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız. Hiçbir şiddet kaderimiz değildir” dedi.
“AYNI KARARLILIKLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
İZSU Güvenlik Temsilcisi Mehtap Özdemir de “İstanbul Sözleşmesi bugüne kadar birçok alanda bedeller ödemiş ve hâlâ da ödemeye devam eden kadınların ortak haklarıdır. Yaşayan, hatta katledilen kadınlardan sorumlu olduğumuz halde İstanbul Sözleşmesi’nden bugün bir kişinin kararı ile bir gecede çekilmesi tartışılıyor. Hem de son yıllarda kadın katliamları artmışken. Bu sözleşmeden çekilme kararı hükümetin kadın korkusunun gerçeği, aynı zamanda kadınların ikinci plana atılmak istenmesidir” dedi.
Özdemir, son olarak şunları kaydetti:
“Oysa unutulan bir şey var, o da kadınların mücadele ile elde edemeyeceği bir şey yoktur. Nasıl ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kadınların ortak zafer gününe dönüştüyse, önemli haklara sahip olduğumuz İstanbul Sözleşmesi de zafer haline gelecek. Aynı kararlılıkla ve ruhla mücadelemizi sürdüreceğiz”