31 Mart 2021 01:00

Sürekli endişeyle yaşamak istemiyoruz!

Sözleşme sadece kadınları değil çocukları, her tür cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelimi olan kişileri dil, din, ırk fark etmeksizin korur.

Fotoğraf: Göçmen Kadınlar Birliği

Paylaş

Gül Fidan AVGÖRÜR

Mehmet Tekinalp Anadolu Lisesi

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ve kadın cinayetlerinin daha çok artması üzerine hükümet büyük bir tepki topladı. Sözleşme, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasına ilişkin hükümler içeriyor. Sözleşme sadece kadınları değil çocukları, her tür cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelimi olan kişileri dil, din, ırk fark etmeksizin korur. Aslında bazı muhafazakar kesimin dediği gibi aile yapısını bozmaz aksine aile içi huzuru ve kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yöneliktir ama kadını sadece anne olarak, kadın cinayetlerinin abartıldığını düşünen bu hükümetin sözleşmeden çekilmesi de şaşırılacak bir şey değildir.

CİNAYETLER ABARTI DEĞİL, GERÇEK

Böyle yaparak da ülkede yaşayan 42 milyon kadını (Türkiye nüfusunun yarısı) görmezden gelir ve aslında koruması gereken kadın, çocuk, LGBTİ+ bireyler iken şiddet yanlısı kişilere daha çok güvence verir ve şiddeti meşrulaştırır. Yine geçtiğimiz günlerde yaşanan bir şahsın eşcinsel birini yöneliminden dolayı öldüresiye dövmesi de bunu sosyal medyada paylaşması da bunun sadece bir örneği. Biz kadınlar, çocuklar, LGBTİ’lar olarak öldürülmek değil, yaşamak istiyoruz. Evde, okulda, sokakta, işte; sürekli ya bana zarar verirse korkusuyla yaşamak istemiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

George R. R. Martin'den Türkiyeli kadınlara İstanbul Sözleşmesi mesajı: Güçlü kalın

SONRAKİ HABER

İstanbul Sözleşmesi can kurtaranımızdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa