Baskılara rağmen mücadeleye devam!
“Bir kadın olarak sokakta özgürce dolaşamıyoruz, birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Artık yapmamız gereken tek şey mücadele etmek, başka çaremiz kaldığını düşünmüyorum.”
Fotoğraf: Serra Akcan/csgorselarsiv.org
Berfin GÜLER
İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi
Bir gece yarısı Türkiye, uzun süredir uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi’nden Erdoğan’ın yayınladığı KHK ile sessiz sedasız geri çekildi. Gece yarısından itibaren sözleşmenin geri çekilmesine karşı tepkiler çığ gibi büyüdü ve büyümeye de devam ediyor. Tüm kadınlar sözleşmenin geri çekilmesiyle sokaklara döküldü. Ne pandemi ne de iktidarın baskıları buna engel olamadı. Genç kadınlar arasında da tedirginlik yaratan sözleşmenin iptalini biz de İnönü Üniversitesi’nde okuyan kadın arkadaşlar ile konuştuk.
MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
İlk olarak konuştuğumuz İletişim Fakültesi öğrencisi Berivan, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin, ülkedeki her şeyin tek bir adamın elinin altında ve kontrolünde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi. Berivan, “Meclisin imzaladığı sözleşmeyi, tek bir adam feshedebiliyor. Bu kesinlikle hukuksuzdur. Sonuçta sözleşmenin imzalanmasının kararını parlamento verdiyse, geri çekilecekse dahi buna parlamento karar vermelidir” diyerek bu antidemokratik karara karşı tepki gösterdi. Berivan, kadınların bu karara karşı sokaklara dökülüp mücadele etmesinden bir kadın olarak gurur duyduğunu söyledi ve bundan sonraki süreçte sürecin takipçisi olunmasının gerektiğini ve mücadeleye devam edilmesi gerektiğini belirtti. Berivan, “Kadınların haklarına saygı duymayan, kadınlara sürekli ikinci sınıf insan muamelesi yapan bir zihniyet var olduğu sürece bu tür eylemler devam edecek” dedi.
“ULUSLARARASI SÖZLEŞME TEK ADAM KARARI İLE FESHEDİLEMEZ”
İnsan hakları ihlali ile kadınların bu durumunun arasında bağ kuran Berivan, “Her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nin altına imza atılmış da olsa, şimdi tek bir adamın kararıyla feshedildi. İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atılmış ancak bunu uygulama aşamasında somut adım atılmadı. İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de sözde imza attık ama gördüğümüz üzere uygulanmıyor” diyerek sözlerini bitirdi.
İşletme bölümü öğrencisi Ayşegül ise, “Uluslararası sözleşme nasıl tek bir kişi tarafından feshediliyor anlam veremiyorum. Sorsanız lafta laik, cumhuriyetçi bir ülkeyiz. Haklarımız var ama gördüğümüz gibi resmen diktatörlük gelmiş gibi ülkeye. Bazen düşünüyorum bu hukuksuzluğu bir ben mi görüyorum, çevremde o kadar insan tepkisiz ki çok şaşırıyorum” diyerek yakındı. Ayşegül, özellikle Malatya’da bu duruma karşı yeteri kadar tepki verilmediğini düşünüyorken, tüm bunlara rağmen sosyal medyadan takip ettiği kadın eylemlerinin kendisini umutlandırdığını söyledi.
İNSANCA BİR YAŞAM İSTİYORUZ
Ayşegül, öldürülmekten ve katilinin serbest kalmasından ya da hak ettiği cezayı almamasından korkuyor. Ayşegül, “Gerçekten artık bu ülkede yaşamak istemiyorum, çünkü bu ülkede yaşarsam yaşayamam gibi geliyor, sokak ortasında herhangi bir yerde öldürülürüm gibi düşünüyorum” diyerek korkularını dile getirdi.
Son olarak konuştuğumuz İletişim Fakültesi öğrencisi Merve Gök, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden sonra ciddi bir korku yaşamaya başladığını dile getirdi. Geç saatlerde dışarı çıkmaktan çekinen Gök, “Özgürce düşüncemizi ifade edemiyoruz, ettiğimizde ya tutuklanıyor ya da işimizden ediliyoruz. Bir kadın olarak sokakta özgürce dolaşamıyoruz, birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Artık yapmamız gereken tek şey mücadele etmek, başka çaremiz kaldığını düşünmüyorum” deyip sözlerini bitirdi.
“HAKLARIMIZ KİMSENİN İKİ DUDAĞI ARASINDA OLMAMALI”
Bir kadın olarak mini eteğiyle dışarı çıkamadığından, gece vakti sokakta tek başına yürüyemediğinden ve toplu taşıma araçlarına başıma bir şey gelmez korkusu yaşamadan binemediğinden yakınan Zilan “Önceleri en azından İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanacağına dair bir umudum vardı, şimdi feshedildi artık pek umudum da kalmadı. En önemlisi de on binlerce, milyonlarca kadının hayatı ve hakları tek bir kişinin kararına sığmaz, sığamaz. Biz kadınların hakları kimsenin iki dudağı arasında olmamalı. Tek bir adam tarafından feshedilmesi kadına yapılan en büyük hakaret ve şiddettir” dedi. Zilan, kadınların hayatta kalabilmesi için hiçbir güvencesinin kalmadığını söyledi. “Artık tek çaremiz bizlerin çevremizdeki kadınları, hakları konusunda bilinçlendirmesi. Çünkü birçok kadın aslında İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan haklarını bile bilmiyor. Korkusuz bir biçimde mücadele etmekten hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz” dedikten sonra son olarak “Biz haklarımızı savunmak için sokaklara dökülmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz” deyip bitiriyor.