Bir garip fesih hikayesi
Kadınların lehine olan bir sözleşmenin feshedilmesinin toplumda yaratacağı etkiyi daha olayın cereyan etmesinden sonraki 20 saat içerisinde 6 kadın cinayeti işlendiğinde gördük.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Ceren İDİL ÖZASLAN
Gizem DAĞAŞAN
Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Bir gece yarısı kararnamesiyle kadınların yaşam hakkıyla birlikte birçok hakkını koruyan İstanbul Sözleşmesi hukuki prosedülere uymaksızın usulsüzce feshedildi. Bu süreç hem hukukçular olarak hem de kadınlar olarak çift yönlü bir şekilde bizi hezeyana uğrattı. Hukukun güvenliği ve hukuk devleti kaygılarımız bir yana, bir kadın olarak yaşam hakkımızın erkeklerin “vicdanına” bırakılmış olması devletin bu konuda kadın, çocuk, LGBTI+ları dışlayıcı ve yalnızlaştırıcı tutumu bir kere daha aynı gemide olmadığımızı hissettirdi. Kadın cinayetleri bu kadar yükselişteyken kadınların lehine olan bir sözleşmenin feshedilmesinin toplumda yaratacağı etkiyi daha olayın cereyan etmesinden sonraki 20 saat içerisinde 6 kadın cinayeti işlendiğinde gördük.
KAZANILMIŞ HAKLARA SALDIRI
İnsan hakları ile ilgili bir sözleşmeden çekilmenin vatandaşlar üzerindeki kazanılmış haklara etkisine gelecek olursak, öncelikle bu hakların genel özelliklerinden bir kısmını hatırlayalım. İnsan hakları evrenseldir, hiçbir surette bu haklardan vazgeçilemez, kısıtlanamaz ve kişilerin ellerinden öylece çekilip alınamazlar. İnsan hakları sözleşmelerinde, sözleşmeyi imzalayan taraf devletlerin vatandaşları sözleşmede bahsi geçen haklara sahip olurlar. Ve sözleşmede çekilmeye izin verilmesi halinde bile çekilen taraf devletlerin vatandaşları bahsi geçen haklara sahip olmaya devam ederler. Devletlerin insan hakları bağlamında taraf olduğu diğer evrensel sözleşmeler gereği zaten yükümlülükleri vardır. Bunlardan en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kendisine taraf olan devletlere özetle ve net olarak der ki; insan haklarını tanıyın, onları yasalar ile güvence altına alın, tüm vatandaşlarınızın bu haklardan eşit bir şekilde yararlanabilmesi için gerekli yükümlülüklerinizi yerine getirin ve bu haklara dokunmayın. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin devletlere getirdiği pozitif yükümlülükleri yerine getirmemesi demektir. Dünya insan hakları alanında bu kadar gelişirken, bizim ülke olarak bu alandaki böyle büyük bir geri adımımız Türkiye'deki insan hakları gelişim sürecine maalesef bir kara leke olarak geçmekten başka bir işe yaramayacaktır.