İranlı mülteci Leili Faraji: Ablam eşitlik mücadelesi verdiği için öldürüldü
İranlı mülteci Leili Faraji, ablasının kadın erkek eşitliğini savunurken rejim tarafından katledildiğini belirterek, Türkiye’deki İstanbul Sözleşmesi için verilen mücadeleyi desteklediğini söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Hilmi MIYNAT
Denizli
İran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki buçuk aylık bir süre kaldı. Açıklanan takvime göre seçim 18 Haziran’da yapılacak, adaylar 11 Mayıs’tan itibaren adaylık başvurusunda bulunabilecek. Rejim karşıtı İranlılar ise yaklaşık bir buçuk ay önce dünya genelinde “İslam Cumhuriyetine Hayır” kampanyası başlattı. Rejim mağdurları, özgürlük ve demokrasiden yana İranlı liberaller, solcular, sosyalistler, eşcinseller, kadın hakları savunucuları, şah rejimini geri isteyenler dahil bu kampanyayı destekliyor.
Ablası Maryam Faraji için adalet ararken rejimin baskı ve tehditlerine maruz kalarak Türkiye’ye gelen Leili Faraji de onlardan biri. Ablası Maryam 2017’de katıldığı protesto gösterisinde tutuklandı. Daha sonrasında işkence ile katledilen Maryam’in cinayetinde rejimin parmağı olduğunu dile getiren ve ısrarla davanın peşinden giden Leili, rejimin ölüm tehditleri üzerine ülkeyi terk etmek zorunda kalsa da hak savunusundan ve adalet arayışından vazgeçmedi.
"İŞ BİRLİĞİNİ REDDETTİ İKİ AY SONRA ÖLDÜRÜLDÜ"
Seçimlerde hangi aday kazanırsa kazansın ülkeyi Hamaney’in yöneteceğini söyleyen Faraji, rejimin değişmesi gerektiğini vurguladı. İslam rejiminin kardeşinin cinayetinde rolü olduğunu ifade eden Faraji şöyle konuştu; “Bu rejim ablamı katletti. Yüzlerce insan katledildi. Hükümetin değil rejimin değişmesini istiyoruz. O yüzden ‘İslam Cumhuriyetine Hayır’ diyoruz.”
Faraji ablasının tutuklanma sürecini şu sözlerle anlattı; “Ablam Maryam 2017 aralık ayında yoksulluğa karşı protestolara katılmıştı. 12 gün haber alamadık. Protestoya gittiğini ve orada tutuklamaların olduğunu bildiğimiz için soruşturduk. Hastaneye soruyoruz ‘Bizde değil’ diyorlar, karakola soruyoruz ‘Bizde değil’ diyorlar. Ama tutuklandı biliyoruz. 12 gün sonra telefon etti. Tutuksuz yargılanması için evi ipotek ettik, çıktı. 3 ay sonra mahkemesi vardı. Hakim mahkemede ‘Senin maddi durumun kötü değil neden yoksulluğa karşı protestodaydın’ diye sordu. Ablam üniversite mezunu maddi durumu iyi bir kadındı. Ama o protestoya katıldı çünkü rejimden rahatsızlık duyuyordu. Mahkemeden sonra da takip ettiler. İş birliği teklif ettiler ablam reddetti. 2 ay sonra da öldürüldü.”
"VÜCUDUNDA İŞKENCE İZLERİ VARDI"
Ablasının idama karşı, kadın erkek eşitliği gibi konularda faaliyet yürüttüğünü anlatan Faraji “Bu faaliyetler yüzünden ablamı katlettiler. Cenazesini görmeye gittiğimde yüzünü göstermek istemediler. Ölüm raporunda boğulma yazıyordu ama cenazesini gördüğümde kollarında işkence morlukları vardı ve yüzü asitle yanmıştı. Sonra birisi cinayeti işlediğini itiraf ederek tutuklandı ama ablamı o öldürmemişti. Cenazeden 9 gün sonra çıktı geldi itiraf etmiş. Katil diye onu gösterdiler. Boğarak öldürdüm demişti ama ablamın bedeninde işkence izleri vardı. Asitle yakılmıştı. Bu olayın üzerine gittiğimde beni de tehdit etmeye başladılar. Aileme baskı yaptılar beni susturmak için” ifadeleriyle ablasının rejime bağlı güçler tarafından öldürüldüğünü iddia etti.
"NAMUS CİNAYETİYMİŞ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞTILAR"
Rejime bağlı sitelerde ablasının namus cinayetine kurban gittiği haberlerinin yer aldığından bahseden Faraji, “Katil sözde ablamın sözlüsüymüş. Öyle olmadığını söylediğimde benim için tehditler devam etti. Sadece ablam değil yüzlerce cinayete senaryolar uyduruyorlar. Birine intihar, birine suda boğulma, aşırı dozdan öldü, yanlış ilaç kullandı gibi, insanları katledip böyle senaryolar üretiyorlar. Cinayetlerin ortak noktası rejime karşı faaliyet yürütmeleri. İran’dan çıktıktan sonra da tehditler devam etti. ‘Türkiye ile İran arasında fark yok seni geri getirmek zor değil’ şeklinde tehditler aldım” sözleriyle halen tehditlerin sürdüğünü ifade etti.
Faraji ‘İslam Cumhuriyetine Hayır’ eylemleri ile gerek sosyal medyada gerek haber sitelerinde rejime karşı olduklarını tüm dünyaya duyurmak istediklerini belirtti. “Bu hükümet bizim hükümetimiz değil” diyen Faraji hükümeti değil rejimi değiştirmek istediklerini söyledi.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASINA KARŞIYIZ"
Faraji son olarak Türkiye’deki kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeme mücadelesini desteklediğini belirterek, “İstanbul Sözleşmesi tek başına kadınları korumak için yeterli olmasa da savunulması gerekir. Kendi hükümetimize karşı olduğumuz gibi burada da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşıyız. İstanbul Sözleşmesi İranlı kadınların da ortak meselesidir. İranlı kadınlar da sözleşmenin arkasında” dedi.