DİSK/TEKSTİL Temsilcisi Mehmet Türkmen: Kod 29’un bir dişi kırıldı, mücadele sürecek
Pandemi sürecinde işçileri tazminatsız işten atmanın aracı haline gelen Kod 29’a karşı mücadele eden Antep’teki DİSK/Tekstil üyesi Yasin Kaplan Halı ve Güven Boya işçilerine işsizlik ödeneği bağlandı.
Fotoğraf: Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
Ülkede bir yılı deviren pandemi sürecinde işçilere yönelik en büyük saldırılardan biri İş Kanunu’nun 25/2 maddesini ifade eden Kod 29 çıkış koduyla yapılan işten çıkarmalar oldu. Bu süreçte çoğunlukla sendikalaşma yolunu seçen binlerce işçi, kıdem tazminatından işsizlik ödeneğine kadar hiçbir hak alamamaları anlamına gelen Kod 29’la işlerinden edildi. Kod-29’la işten atılan Antep’teki DİSK/Tekstil üyesi Yasin Kaplan Halı işçileri hukuki ve fiili mücadeleleri sonucu işsizlik ödeneğini aldı. DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, “Kod 29’un bir dişi kırıldı fakat mücadelemiz burada bitmeyecek. İşten atılan arkadaşlarımız ya işe iade edilecek ya da hem kıdem tazminatlarını hem sendikal tazminatlarını alacak” dedi.
HAKKINI İSTEYENE KOD 29 TEHDİDİ
Kod 29’u ve ücretsiz izni, işçi kıyımı uygulaması şeklinde değerlendiren Mehmet Türkmen, pandemi sürecinde yaşananları hatırlattı: “Pandeminin başında getirilen geçici bir maddeyle işten atmalar yasaklandı ancak ‘İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları’ nedeniyle iş akdinin feshini düzenleyen madde kapsam dışında bırakıldı. İşçilerce Kod 29 olarak bilinen bu madde kapsam dışı bırakılınca patronlar için işçiyi tazminatsız işten atma fırsatı doğdu. Patronlar Kod 29’u insafsızca kullandı. Mesaiye itiraz eden, hakkını isteyen, sendikalı olmaya çalışan her işçi Kod 29 tehdidi ile karşılaştı. Antep’te irtibatta olduğumuz fabrikalarda bile yüzlerce işçi işten atıldı.”
“ÜCRETSİZ İZİN BİR CEZALANDIRMA YÖNTEMİ”
İşçilerin pandemiyle beraber tanıştığı diğer bir uygulamanın ise ücretsiz izin olduğunu vurgulayan Türkmen, “Patron işçiyi istediği kadar, istediği sürede ücretsiz izne gönderebiliyor ve işçi bu sürede 1420 lira gibi bir açlık ücretine mahkum ediliyor. İşçiler ücretsiz izne gönderildiğinde işten de ayrılamıyor, ayrılırsa tazminatından vazgeçmiş oluyor. Bu yüzden başka yerde işe de giremiyor. Ücretsiz izne gönderilen işçi sayısı Kod 29 ile işten atılan işçilerden katbekat daha fazla. Şu an Antep’te binlerce işçi ücretsiz izinle cezalandırılıyor” diyor.
AKP İktidarının ücretsiz izin uygulamasını “İşçilere nakdi destek sağlanacak” diye propaganda ettiğini ifade eden Türkmen şunları söylüyor: “Ancak fabrikalardaki karşılığı hiç de söylendiği gibi olmadı. Ücretsiz izne çıkarılan binlerce işçi üretim gerekçesiyle değil tam tersine ya pazar mesaisine kalmadıkları için ya zam istedikleri için ya sendikalı oldukları için ya da herhangi bir hak talebinde bulundukları için çıkarıldı. Bu bir cezalandırma yöntemine döndü.”
“KAZANIM ELDE ETTİK AMA YETMEZ”
Antep’teki Yasin Kaplan Halı’da 16, Güven Boya’da ise 4 işçi Kod 29 ile işten atılıp direnişe geçmişti. İşçilerin “Kara leke” olarak tanımladığı Kod 29’a karşı yürüttükleri mücadeleyi aktaran Türkmen, “Toplamda 20 arkadaşımız için öncelikle fabrika önünde direnişe geçtik, ardından hem SGK’ye hem İŞKUR’a Kod 29 itiraz dilekçeleri yazdık. İşçilerin mücadelesinin etkisiyle Yasin Kaplan Halı’da işten atılan arkadaşlarımız İşsizlik Fonu’ndan yararlanmaya başladılar. Aslında uzun süredir hem Yasin Kaplan Halı patronu hem Güven Boya patronu Kod 29’u iptal etme, işçilerin kıdem tazminatını ödeme noktasına geldiler. Yani aslında şimdiden Kod 29’u bu fabrikalarda çalışan arkadaşlarımız için geçersiz hale getirmiş olduk. Bu da işçilerin örgütlü, kararlı mücadelesinin bu tür saldırıları püskürtmenin en etkili yolu olduğunun da bir örneği oldu. Ancak mücadelemiz elbette burada bitmeyecek, sendikalı oldukları için haksız yere işten atılan arkadaşlarımızın işe iadelerini istiyoruz. Aksi takdirde sadece kıdem ve ihbar tazminatı değil sendikal tazminatlarını da talep ediyoruz. Tüm bunlar için hukuksal süreci de başlatmış durumdayız ama sadece dava açarak iki mahkeme koridorlarında gidip gelerek bu işler çözülmez, aynı zamanda fabrika önünde de bu direnişi sürdürmekte kararlıyız” diyor.
“ORTAK MÜCADELE İMKANLARI YARATMALIYIZ”
Verdikleri mücadelenin organize sanayi bölgesine yayıldığını ve etkilediğini ifade eden Türkmen şunları söylüyor: “Kod 29 ile işten atmalar kısmen azaldı. Organize sanayi bölgesinde işten atılan, haksızlığa uğrayan, sendikamızın üyesi olsun olmasın, farklı iş kollarından birçok işçi bizimle iletişime geçmeye başladı. Organize sanayi bölgesi başta olmak üzere Antep’in genelinde Kod 29’a karşı bir imza kampanyası başlattık. Birçok farklı sendikanın da desteğini görüyoruz.”
İşçilerin kararlı, ortak mücadelesiyle Kod 29’dan kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eden Türkmen, “Pandemiyle beraber yeni bir çalışma rejimi dayatılıyor, daha da derinleşen bir ekonomik kriz hali var. Kapitalistler, bu ekonomik krizden işçi sınıfının çalışma koşullarını ağırlaştırarak, işçilerin kazanılmış haklarını ellerinden alarak çıkmaya çalışıyor. İşten atılan işçilerin, onların sendikalarının ayrı ayrı vereceği mücadelelerle püskürtülecek bir saldırı değil karşımızdaki. Bugün ortak bir mücadele gerekiyor, başta işçi sendikaları olmak üzere ortak platformlar etrafında birleşmek gerekiyor. Fakat kimi sendikalar yerlerini korumak adına patronla, hükümetle karşı karşıya gelmeden kıyıdan mücadele yürütüyor. Ortak mücadele imkanları yaratmalıyız. Burada da en büyük görev mücadeleci sendikalara ve ileri işçilere düşüyor” diyor.
İŞÇİ CANINI YİTİRDİ, PATRON KÂRINI ARTTIRDI
1 yılı deviren pandemi sürecinde işçiler hastalık ve açlık ikilimi arasında gidip geldi. Öncelik üretimin aksamaması olurken, işçiler alınan önlemlerden muaf tutuldu. Bu şartlarda yüzlerce işçi hayatını kaybetti, yakınlarını, ailesini yitirdi. Pandeminin Türkiye’de işçilerin yaşam güvencesinin tehlikeye atıldığı bir süreç olduğunu ifade eden Türkmen, “Fabrikalarda yüz binlerce işçi dip dibe çalıştırıldı. İşçiler pek çok önlem ve tedbirden muaf tutuldu. Bunun sonucunda binlerce işçi aslında iş cinayeti diyebileceğimiz bir şekilde hayatını kaybetti. Fabrikada virüse yakalanan işçiler evlerinde ailelerine bulaştırdılar bu sebeple ailesini kaybeden işçiler oldu. Pandeminin hayat ve sağlığı tehdit eden kısmını en ağır şekilde işçiler yaşamış oldu” diyor.
İSİG Meclisinin verileri de 2020 yılında yaşamını yitiren 2 bin 427 emekçinin yüzde 31’inin, 2021 yılı ocak ayında yaşamını yitiren 199 emekçinin yüzde 41’inin kovid nedeniyle hayatını kaybettiğini söylüyor.
PATRONLARIN KÂRI BÜYÜDÜ
Bu süreçte işçilerin sağlığının yanı sıra kazanılmış haklarına da el uzatıldığını dile getiren Türkmen şöyle devam etti: “Pandemiyi fırsata çeviren patronlar ve patronların lehine kanunlar çıkaran iktidarın etkisiyle işçilerin çalışma koşulları ağırlaştı, iş yükü giderek arttı. İşçilerin fazla mesai ücretleri yatmadı, çalışma saatleri artırıldı, kur artışı enflasyon derken ücretleri yüzde 30 civarında eridi. Patronların kârlarını arttırdı. Koç, Sabancı gibi sermaye devleri pandemiden önceki dönemlere kıyasla üretim ve kâr rekorları kırdı. Antep’te ise tekstil fabrikalarında yüzlerce işçi hayatını riske atarken patronlar ihracat rekorları kırdı, kârlarına kâr kattı. Rekor kırılan fabrikalarda işçi ölümleri gerçekleşti ama patronlara herhangi bir yaptırım uygulanmadı.”
Dardanel’de çalışma kamplarını andıran uygulamayı, metal patronlarının Mess-Safe uygulamasını da hatırlatan Türkmen, “Patronlar işçilerin kontrol ve denetimini artıran yollara başvurdu. Yine MÜSİAD’ın açıkladığı izole üretim kampları da bunlara örnek olarak verilebilir” dedi.
İŞÇİ MUAF TUTULDU HALK SAĞLIĞI TEHLİKEYE ATILDI
Sokağa çıkma yasaklarının mantığının teması azaltmak olduğu vurgulayan Türkmen, ancak insanların toplu halde bulunduğu alanların fabrikalar olduğunu ifade etti. Aileleriyle birlikte hesaplandığında Antep’te toplam nüfusun yüzde 70’inden fazlasının işçilerden oluştuğunu dile getiren Türkmen, “Siz bir kentte aldığınız önlemleri işçiler için uygulamıyorsanız o önlemin de fazla bir anlamı kalmıyor. Patronların kâr hırsı yüzünden işçilerin muaf tutulduğu önlemlerle aslında halk sağlığı tehlikeye atılıyor. Antep’te organize sanayi bölgesine yakın Sam Mahallesi’nde 5 binden fazla insan yaşar, bu mahallenin neredeyse tamamı organize sanayi bölgesinde işçidir. Pandeminin başında bu mahallede çok fazla pozitif vaka çıkınca İl Hıfzıssıhha Kurulu mahallede 15 gün karantina uygulama kararı aldı. Bu karantina yalnız iki saat sürdü. Çünkü işçilerin yoğun olarak çalıştığı çuval fabrikasının patronları Valilikle irtibata geçti ve iki saat sonra mahalledeki karantina kaldırıldı. Sadece bu örnekle de görüyoruz ki iki tane patronun üretimi aksamasın diye on binlerce Anteplinin sağlığını tehlikeye attılar” diyor.
İŞÇİ HİÇBİR HAK ALAMIYOR
Pandemi döneminde Kod 29’un tehdit aracına dönüştüğünü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verileri de doğruluyor. İSİG Meclisinin verilerine göre bir yıllık salgın döneminde Kod 29 ile işten atılan işçi sayısı yüzde 70 artarken, süren işe iade davalarının yüzde 80’inin de Kod 29 kaynaklı olduğu göze çarpıyor. Peki Kod 29 ile işten atılmanın sonuçları ne? Türkmen Kod 29’un işçiler için sonuçlarını şöyle sıralıyor: “Kod 29 ile işten atılan işçi işsizlik fonundan, işsizlik maaşından yararlanamıyor. İhbar kıdem tazminatı almadan atılıyor. Tüm bunların üstüne işçi bir de ahlaksızlıkla suçlanmış oluyor. Kod 29 işçinin siciline işlediğinden işten atılan işçiler organize sanayi bölgesinde iş bulamıyor.”