Müzisyen Ceylan Gaygusuz: Müzik adına verilen emekler karşılık bulmuyor
Müzisyen Ceylan Gaygusuz, ilk albümü “Ön Söz”ü anlattı.
Görsel: Albüm kapağı
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Aslen Sivas İmranlılı olan Ceylan Gaygusuz, İzmit’te doğup büyüdü. 2012 yılında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazanarak Kocaeli’den ayrılan Gaygusuz, o dönem aynı zamanda Aydın Büyükşehir Belediyesi konservatuvarında bağlama öğrenimini gördü. Şu anda Şanlıurfa’da bir köy okulunda görev yapan Gaygusuz, ilk albümü “Ön Söz”ü dinleyicilerle buluşturdu. Gaygusuz “Dün çıkan albüm bugün eskiyor. Yarın kimse hatırlamıyor bile. Sadece Türk Halk Müziği için değil genel olarak müzik adına verilen emekler karşılık bulmuyor” diyor.
Müzik hayatın nasıl başladı? Bugüne kadar neler yaptın?
Müzikle bağım ailemden geliyor. Dedelerimden biri çok iyi zurna çalarmış, diğer dedem de çok iyi davul çalarmış, ikisi de o dönemde çevrelerine nam salmışlar. Babam çok güzel bağlama çalar annem de ona eşlik eder. Çocukluğumda da evde teypten Türk halk müziği ustalarını dinlerdik hep. Aşıkları, ustaları dinleyerek türkülerle bağımı daha çocukken kurdum. İlkokulda katıldığım bir koroda türkü söylemeye başladım ve sonra da söylemekten hiç vazgeçmedim. Ben de bir ilkokul öğretmeni olarak çocukların ilgi ve yeteneklerini keşifte ne kadar etkili olduğumuzun farkındayım. Benim öğretmenim de benim müzik yolculuğumu başlatmıştı.
Aydın’da üniversite okurken bir yandan Aydın Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarında bağlama eğitimi aldım. Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı Ses Sanatçısı Devrim Kaya’dan şan ve repertuvar dersleri aldım. 2019’da ilk tekli çalışmam “Gelin Oy”u müzikseverlerle paylaştım. “Gelin Oy”un klibini başarılı Yönetmen Caner Erzincan çekti. Klipte çocuk gelinler gerçeğine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak istedik.
İlk albüm çalışman dolayısıyla heyecanlı olmalısın. Nasıl dönüşler aldın, albüm çalışması sırasında nasıl bir süreç yaşadın?
Heyecanı hâlâ çok taze. Mutluyum öncelikle. Hep yapmak istediğim bir çalışmaydı. Albüm müzikalite bakımından, aranjesiyle, repertuvarıyla her anlamda içime sinen bir çalışma oldu. Albüm süreci pandeminin en yasaklı zamanlarına denk geldi. Aslında ben pandemiye rağmen yapmak istedim bu albümü. Albümde yer alan tüm usta müzisyenler sahnelerden uzak kaldığı için hem keyifle hem de özlemle çaldılar. Albümden sonra gerçekten güzel dönüşler aldım. Müzikalitesi ve seçtiğim repertuvar çok beğenildi. İlk klibi “Dağlar”a çektik. Klibi ve bestesi de çok sevildi. Bestenin sahibi Erdal Küçükkaya’ya ve değerli Klip Yönetmeni Sinan Güzel’e de sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Albümde emeği geçenler kimlerdi, onlardan da bahsedebiliriz…
Müzik yönetmenliğini Volkan Kaplan yaptı. Bas ve bağlamaları da kendi çaldı. Onunla çalışmak çok büyük bir şans benim için. Albümde Emre Sınanmış, Emre Ay, Murat Süngü, Serkan Yıldırım, Nevâ Cansın Gülses, Caner Malkoç, Barış Cem Songur, Kutay Özcan gibi usta müzisyenlerle çalıştık. Hepsine ayrı ayrı minnettarım. Ön Söz’ün kayıtlarını Stüdyo Mixhane’de Bahadır Yıldız ve Ertan Keser aldı. Albümde; bestelerini ve sesini çok sevdiğim Sanatçı-Öğretmen Erdal Küçükkaya’ya ait bir beste var; Dağlar. Onun dışında Ali Can Çelik’in bir bestesini de okudum. Semah ve Halay Potpori’de güzel sesleriyle Bahadır Yıldız ve Ali Kaya Arı vokal desteğinde bulundular. Onlara da emekleri ve destekleri için çok teşekkür ederim.
"DÜN ÇIKAN ALBÜM BUGÜN ESKİYOR"
Dönemi nasıl değerlendiriyorsun? Türk halk müziği yeteri kadar değer görüyor mu sence? Ne gibi sorunlar var, nasıl aşılır?
Öncelikle gerçek Türk halk müziği dinleyicisi çok azaldı. İnsanların çoğu türküleri dizilerde duyarak öğreniyorlar. Türkülerin unutturulmaması bakımından güzel bir şey aslında. Ama türkülerin söylenme sebepleri, kaynağı, söylendikleri dönem hakkında bilgi sahibi olmuyorlar maalesef. Genelde kimden duyarlarsa ona ait olduğunu düşünüyorlar. İnternette arattığınız zaman türkülerin künye yazımı noktasında da ciddi sıkıntılar var. Onun dışında dijitalleşmenin getirmiş olduğu sorunlar var. Eskiden insanlar sevdikleri sanatçıların kasetlerini günlerce beklerdi. Çıksın da alalım evde dinleyelim diye. Kıymeti vardı o zamanlar. Ben de kaset çağının son dönemlerinde çocuk olduğum için biliyorum. Kasetler özenle korunurdu. Sonra CD’ler aldı yerini. Derken artık albümler dijital platformlarda dinleyiciye ulaşıyor. Dünyanın her yerinde daha geniş kitlelere sesinizi duyurmanız güzel elbette. Ama maalesef tüketici bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz. Dün çıkan albüm bugün eskiyor. Yarın kimse hatırlamıyor bile. Sadece Türk halk müziği için değil genel olarak müzik adına verilen emekler karşılık bulmuyor. Sırf bu yüzden insanlar tekli çalışmalara yöneldi. Albüm fikri insanlara çılgınlık gibi geliyor. Çağa ayak uyduralım derken emeği hiçe sayan bir düzene zemin hazırlamamak lazım diye düşünüyorum.