6 Nisan 2021 21:24
/
Güncelleme: 7 Nisan 2021 07:54

7’den 77’ye emekçiler iş cinayetlerinde ölüyor, seyredecek miyiz?

"Ölümleri seyretmenin, demeçlerle yetinmenin zamanı değil, insanca yaşanacak ücret, güvenceli iş, örgütlenme ve grev hakkı, işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için ayağa kalkmanın zamanıdır"

7’den 77’ye emekçiler iş cinayetlerinde ölüyor, seyredecek miyiz?

Fotoğraf: Burhan Ateş/AA

Bedri TEKİN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

4 Nisan 2021 tarihli gazetelerde “71 yaşında inşaatta çalışıyordu, çöken iskelenin altında kalarak yaşamını yitirdi” başlıklı bir haber vardı. Bu haberi belki de çoğumuz olağan bir haber olarak okuduk. Çünkü alışkınız, her gün en az 5 canın işyerlerinde iş kazalarında hayatını kaybetmesine. Nasıl ki; 200’e yakın canı bir günde Kovid-19 nedeni kaybetmemiz olağan bir şeymiş gibi aktarılıyorsa, her gün 5 canın iş kazalarında kaybedilmesinin de sıradan bir şey olduğuna alıştırılıyor toplum.

Yukarıdaki paragrafta “iş kazası” kavramını kullanmış olsam da, geleceği bilinen, buna rağmen önlem alınmadığı için gerçekleşen ölümlere “kaza” sonucu ölüm diyebilir miyiz, bu ölümler kaza sonucu ölüm müdür, bir cinayet midir? Bir inşaatta iskelenin nasıl olması gerektiği bilimsel kurallarda ve mevzuatta açıkça belirtilmiştir, bilimsel kurallara, mevzuata uygun kurulan iskele çökmez, eğer bir inşaat iskelesi çökmüş, can kaybı yaşanmış ise bu ölüme kaza sonucu ölüm diyemeyiz.

Ülkemizde erkeklerin yaşam süresi yaklaşık 76 yıl olarak hesaplanmaktadır. SGK 2019 yılı istatistiklerine göre 65 yaş üzerinde olduğu halde sigortalı (4-a) olarak çalışmaya devam edenlerin sayısı 20 bin civarındadır. Toplam 14 milyon çalışan içerisinde oran olarak düşükmüş gibi gözükse de bu sayı insanların “mezara kadar” çalışmak zorunda olduğu gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. İleri yaştakilerin önemli bir bölümünün sigortasız çalıştırıldığı, bir kısmının emekli olduktan sonra yaşamını sürdürebilmek için çalıştığı da bilinmektedir. 71 yaşındaki bir insanın çalıştırılması, çalışması elbette ki, yasalara aykırı bir davranış değildir. Mustafa Şimşek emekli miydi bilmiyorum. Emekli olmasına rağmen çalışmak zorundaysa da, henüz emekli olamamış ve 71 yaşında çalışmak zorunda ise de oturup düşünmemiz gereken bir durum. SGK İstatistiklerine göre; 2017 yılında inşaatlarda meydana gelen iş kazalarında 589, 2018 yılında 591, 2019 yılında 369 emekçi öldü. İSİG Meclisi 2020 yılı İş Cinayetleri Raporuna göre 2020 yılında inşaat işkolunda 355 emekçi iş cinayetleri sonucu öldü. 

İş cinayetlerine karşı elbette ki,  öncelikle en çok sendikalar sesini yükseltmeli, tavır almalıdır. Bu cümleden meslek örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ikinci unsur olduğu gibi bir çıkarım yapılmamalıdır elbette. 

Sendikalar, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, emekten yana siyasi partilerin, mücadele alanlarından, en önemlileri arasında elbette ki, yoksulluk, işsizlik, işten çıkarmalar, demokrasi-dışı uygulamalara karşı mücadele vardır. Ama işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için mücadele vazgeçilmezlerden olmak durumundadır. Her yıl iş cinayetlerinde en az bin 500 canı kaybediyoruz. ILO’nun kabulleri çerçevesinde tahminen 10 bin can da meslek hastalıklarında kaybedilmektedir. İşçi sağlığı iş güvenliğinin sağlanması için mücadele, iş mücadelesi kadar, ekmek mücadelesi kadar yaşamsaldır. Ancak ülkemizde onlarca sendikadan birkaç tanesinin dışında son yıllarda işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için mücadele eden, iş bırakan sendika bulunmamaktadır. Ölümleri seyretmenin, ara sıra demeçlerle yetinmenin zamanı değil, insanca yaşanacak ücret, güvenceli iş, özgürce örgütlenme ve grev hakkı, işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için ayağa kalkmanın zamanıdır.

Evrensel'i Takip Et