Kocaelili işçiler: Hayal bile kuramıyoruz
Kocaeli Körfez'de görüştüğümüz işçiler, kurtuluşu ‘Yurt dışına çıkmada’ arasa da birlik olunmadığı takdirde gidişatın daha da kötüye gideceğini söyleyen işçi sayısı da az değil.
Fotoğraf: Unsplas
Adem KARA
Emre YILMAZ
Kocaeli
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşayan işçilerin yaşam koşullarını ve ülkenin ekonomik durumunu konuşmak üzere işçi duraklarındayız. Görüştüğümüz işçilerden; iktidar da, muhalefet de eleştiri ve öfkeden nasibini alıyor. Gelecek kaygısı ve hayat pahalılığı genç işçiler için kurtuluşu ‘Yurt dışına çıkarak’ sağlama yoluna da itse de birlik olunmadığı takdirde gidişatın daha da kötüye gideceğini söyleyen çok fazla. Ayrıca belirtelim: Görüştüğümüz işçiler arasında ekonomik gidişattan memnun olana rast gelmedik.
Gebze’de Olmuksan fabrikasında çalıştığını söyleyen işçi, üniversiteyi bırakmak zorunda kalmış. Hayal kuramadığını söyleyen genç işçi, “Ekonomik gidişat berbat durumda, rezilden de beter olmuş, yani hayatımızı bunaltacak düzeyde. Ben yurt dışına gitmek istiyorum. Bu ülkede hayal kuramıyorum. Ekonomik kriz her geçen gün daha çok hissediliyor, maaşım temel ihtiyaçlarımı karşılamaya yetmiyor, bununla birlikte bu yaşta bir de borç ödüyorum. Memleketi getirdikleri nokta bizim için çıkmazdan başka bir şey değil” dedi. İktidara da, muhalefete de güvenmediğini söyleyen Olmuksan işçisi, “Esasında birbirlerinden çok da farkı yok, ne olacak sonuçta bunların hepsi kapitalist” ifadelerini kullandı.
"MİLLET İTTİFAKI DA CUMHUR İTTİFAKINDAN FARKLI DEĞİL…"
Gebze’de Hepsiburada’nın deposunda çalışan üniversiteli bir genç işçi, ekonominin can yakıcı bir problem olduğunu söyleyerek, “Ekonomik gidişattan, krizden AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sorumludur. Ben hem okuyan hem çalışan biriyim. Ekonomi bence gençler için en can yakıcı problem. Bu yaşımda borç ödemek için çalışıyorum. Ekonomik krizin sistemle alakası olduğunu düşünsem de mevcut hükümetin akıl dışı uygulamaları bizi bu noktaya getirmede başı çekiyor” dedi. Geçici işçi olarak çalıştığını söyleyen işçi, “Sendikalı değiliz. Sendikalar işçiler için çok önemli. Sendikalı yerlerde bize göre daha az haksızlık yapılıyor. Ücretler ve sosyal haklar daha iyi seviyede. Diğer taraftan işçi olarak yan yana geliyorsun, bu bile yeterli oluyor. Geçenlerde çay molamızı iptal etmek istediler. Biz de buna uymayacağımızı söyledik, birlikte hareket ettik. Bunun üzerine biz molaya çıktık daha sonra diğer işçiler de çıktı. Bu olayda şunu gördüm, genç olmayan işçiler gayet suskun ve her denileni yapıyor. Tabii sendika olmayınca öyle oluyor” diye konuştu. İktidarı da muhalefeti de eleştiren depo işçisi, “Ana muhalefet ve Millet İttifakını, iktidar blokundan çok farklı görmüyorum. Hepsi hemen hemen aynı kulvarda koşturuyor. Oy verirsem de işçilerin haklarını savunan partilerden birine oy vereceğim. İşçi haklarını savunan partilerin güçlenmesi lazım” diye konuştu.
Gebze Güzeller OSB’de DHL firmasında paketleme işinde çalışan kadın işçi ile konuşuyoruz. Günlük yevmiye aldığını belirterek kadın işçi, “İş yok, para yok zor durumdayız. Evi geçindirmek için çalışmak zorunda kaldım. Çalıştığım yerde 9 saat çalışıyorum. Ama paket işi yapanlara yemek vermiyorlar. Ben de bugün kendime börek aldım. Halimiz bu, daha ne diyeyim” dedi.
"NE AÇIZ NE TOK"
2020’nin ilk 9 ayında 154 milyon lira net kâr açıklayan Gübretaş’ta çalışan işçi, “Salgın demedik, çok çalıştık. İzinlerimiz dahi iptal oldu. Vücudum kaldırmadığı için vitamin hapları kullanıyorum” dedi. Bekar olmasına rağmen maaşın ucu ucuna yettiğini söyleyen işçi, “Ne açız ne tok ama bekar halimle bile borcum var. İnanın işyeri o kadar pis ve tozlu ki. Kendimden, bedenimden nefret edercesine bir hale giriyorum. Valla insanın yapacağı iş değil. Ben dayandım çalışıyorum ama 1-2 gün çalışıp işe gelmeyenler oluyor” diye konuştu.
"VARSA YOKSA ŞİRKETLER…"
65 yaşında olduğunu, 2 bin lira emekli maaşı aldığını ve durakta günlük yevmiye için beklediğini söyleyen bir işçi, “Ben bu devlete tam 30 yıl vergi verdim ama bu devlet 30 gün bana bakamıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tam 2 saat izledim. Belki bir şey der diye. Tek bir ‘emekli’ tek bir ‘emekçi’ lafı duymadım. Varsa yoksa şirketlere yardımlar, ‘Şöyle yaptık, böyle yaptık…’ Anlatılanların hepsi hikaye. Benim gerçeğim değişmedi. Altı aydır iş var mı diye çalmadığım kapı kalmadı. Yaş gitmiş kimse de iş vermiyor” dedi.
"GEÇEN YIL YÜZ KİŞİYE İŞ BULABİLİRDİM, ŞU AN BEN İŞSİZİM"
Hemen yanı başında duran başka bir işçi ise “Ben 1 yıl önce yüz kişiye iş bulabilirdim. Ama şu an ben işsizim. Çünkü iş yok. Dahası beni işe çağıran asgari ücret vereceğini söylüyor. Tamam diyorum işe başlayacağım. Patron ilk gün ‘AGİ işçiye verilmeyecek’ diyor. Yasa kim, kanun kim bu ülkede belli değil. Patron bildiğin haraç kesmeye çalışıyor. Kabul etmeyince de iş başı yapamadım” diye konuştu. Gidişatın kötü olduğunu ve çıkmaza girildiğini belirten işçi, “Bu yaşadığımız ne ki, daha zor günler bizi bekliyor. Ama suçlusu biziz. Başkası değil. Ben oy vermedim ama işçiler oy verdi. Hâlâ verenler olur. O yüzden halimiz kötü” ifadelerini kullandı.
"21 YAŞINDAYIM, 35 BİN LİRA BORCUM VAR"
Bir lojistik firmasında çalıştığını söyleyen genç bir işçi, “Askerden yeni geldim. 21 yaşındayım, tam 35 bin lira borcum var. Babam genç yaşta hayatını kaybetti. 1 yıl önce gurbete çıktık. Annemle birlikte yaşıyoruz. Aldığım maaş asgari ücret. 700 lira kira ödüyorum. Bu para ile geçinmeye çalışıyoruz. Hiç bir şey yapamıyorum. İşten eve evden işe. Konuştuğum tek bir arkadaşım yok. Yaşamak denirse yaşıyoruz işte” diyerek sözlerini noktaladı.