Vakalar ağırlaştı, yoğun bakımlar alarm veriyor
Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Mesut Sönmez ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güniz Köksal, yoğun bakımlardaki son durumu anlattı.
Fotoğraf: İbrahim Maşe/DHA
İstanbul'da koronavirüs vakaları hızla artarken yoğun bakımlardaki durum da ağırlaştı. Salgının 14'üncü ayında günlük vaka sayılarının 55 binleri geçtiği Türkiye'nin pek çok merkezinde, neredeyse tüm bölümler yine Kovid servisine dönüştürülmeye başlanırken, yoğun bakımlar da özellikle 60 yaş altı genç hastalarla doluyor.
Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Mesut Sönmez, yaklaşık 20 gündür yine salgının ilk günlerindeki gibi tüm kliniklerin teyakkuza geçtiğini belirterek "İlk önce büyüklerimizden korkuyorduk, gidip annemizin babamızın dedemizin elini öpmekten korkuyorduk. Büyüklerimizi korumaya çalışıyorduk. Ama şimdi yaş ortalamasında belirgin bir değişiklik görüyoruz. Bu bizi çok üzüyor. Daha önce büyüklerimizi koruyalım diyorduk ama artık kendimizi korumamız gerekiyor" dedi.
"BULAŞICILIK POTANSİYELİNDE ARTIŞ VAR"
Bulaşıcılık potansiyelinde çok ciddi bir artış olduğunu kaydeden Sönmez, belirtilerin hafife alınması eğilimi olduğunu belirterek "Hasta orta ve ileri aşamada başvurduğunda tedavisi evde sürdürebilecekken maalesef hastaneye yatış oranları daha büyük boyutlara geliyor" diye konuştu.
SERVİSLER KOVİD'E AYRILDIĞI ZAMAN DİĞER HASTALARIN TEDAVİSİ DE AKSIYOR
Artık pek çok servisin vaka artışları nedeniyle yine Kovid servislerine dönüştürülmesinin, diğer sağlık hizmetlerini de aksattığına işaret eden Doç. Dr. Sönmez, "Biz potansiyelimizin büyük kısmını özellikle Kovid hastalarına ayırdığımız zaman, toplum içinde diğer sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan, özellikle kanser, diyabet hastaları, kronik hastalıkları olan insanların sağlık hizmeti aksıyor" diyerek salgın dışındaki sağlık risklerine de dikkat çekti.
"HASTALARA YETİŞEMİYOR DURUMA GELDİK"
Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güniz Köksal ise, "Bu hafta başından itibaren hastalara artık yetişemiyor konumuna geldik diyebilirim. Daha genç hastalar artık yoğun bakıma geliyor. Çoğu aşılanmamış 50-60 yaş grubu, oldukça da ağır geliyorlar. Geçen sene mart ayında o ilk karşılaştığımız antikor geliştirmemiş toplumdaki ağır seyreden hastalık, şu anda da mutasyonlar nedeniyle bu ağırlığa yol açıyor gibi. Ciddi ölüm riski olan hastalarla uğraşıyoruz. Aşı olmamız demek, maskeden kurtulacağımız anlamına gelmiyor. Aşılı olanlar bağışıklık sistemleri yüksek dahi olsa, taşıyıcı konumda olabilirler" dedi.
"TEKSTİL İŞÇİLERİ İP LİFLERİ SOLUYOR, KOVİD'E YAKALANINCA DAHA DA AĞIRLAŞIYOR"
Prof. Dr. Köksal, "Yoğun bakıma gelen genç hastalarda altta yatan bir hastalığı yok diye düşünülüyor. Ama komorbiditesi genelde oluyor aslında. Ya tekstilde işçi, ya demir atölyesinde işçi, ya taksici, ya sigara içiciliği var. Bu grup genç hastalarda çok daha dikkatli olunması gerekiyor, çünkü bilinmeyen komorbiditesi var. Tanısı konmamış diyabet, morbit obezite, altta bilinmeyen veya hep gözardı edilen bir kalp hastalığı var" dedi.
Sultangazi bölgesinden gelen hastaların çoğunun tekstil işçisi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Köksal, "Tekstil işçisi, iplikte çalışıyor; sürekli ip liflerini soluyorlar. İnterstisyel akciğer hastalığı oluşuyor farkında değil mesela. Üstüne Kovid de yüklenince daha ağır geçiriyorlar" ifadesini kullandı.
"SAĞLIKLI GÖRÜNENLER BİRER TAŞIYICI OLABİLİR"
Vatandaşlardaki en büyük yanılgının, sağlıklı görünen insanların 'taşıyıcı' olma riskinin göz ardı edilmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkmaz, "Markette ya da evin içinde, apartmanda gördüğü sağlıklı insanların taşıyıcı olduğunu düşünmüyor kimse. Herkes taşıyıcı olabilir. Ev içindekiler de dışarıdan geliyorlar. Herkes birileri ile iletişim halinde. O yüzden evin içinde de insanlar mümkünse birbirinden uzak durmalı. Eve gelen kişi yabancı biriyse maskesiz oturmamalı. Kapalı alanlar hava çok soğuk olsa bile sık sık havalandırılmalı. Asansörlerde havalandırma yok, maskesiz asansöre binilmemeli. Hele bir apartmanda 5-6 dairede akrabalar oturuyorsa. Bunlar her akşam aynı yerde yemek yiyor, beraber oturuyorsa. Bunlardaki ölüm oranları çok daha yüksek oluyor. Çünkü sürekli aynı etkenle tekrar tekrar bulaş oluyorlar" ifadelerini kullandı. (DHA)