12 Nisan 2021 00:27

Operada Antik Mısır’ın altın geçidi

Firavunların Altın Geçidi, gözlerin Antik Mısır uygarlığına çevrilmesine neden oldu. Opera bestecileri de Mısır’ı konu alan pek çok yapıt besteledi.

"Altın Yolculuk" olarak adlandırılan kortej | Fotoğraf: AA

Paylaş

Özlem ERTAN

Firavunların Altın Geçidi’ni izlediniz mi? Eğer cevabınız hayır ise internetten bulup izlemenizi öneririm. Özellikle de antik medeniyetler ilgi alanınıza giriyorsa… Geçtiğimiz günlerde Mısır’da yapılan son derece görkemli ve anlamı büyük bir törendi Firavunların Altın Geçidi. Kahire’deki eski müzede bulunan on sekiz firavun ile dört kraliçenin mumyası müzikle, dansla, ritüelle, Mısır’ın binlerce yıl öncesine uzanan kadim kültürüyle harmanlanmış bir gösteriyle Giza’da açılan yeni müzeye taşındı. Dünyanın her tarafından kim bilir kaç kişi, kalabalık bir senfoni orkestrası ile koronun da arzıendam ettiği bu efsanevi gösteriyi etkilenerek izledi.

Nil Nehri’nde antik dönemde kullanılan görkemli sandallara benzer şekilde tasarlanmış arabalara yerleştirilen firavun ve kraliçe mumyaları, Eski Mısır giysilerine bürünmüş erkeklerle kadınların çevrelediği yolda yeni evlerine taşındı. Mısır, II. Ramses, I. Seti ve Mısır’ın kadın firavunu Hatçepsut’un da dahil olduğu kral ve kraliçe mumyalarını böyle büyük ve son derece masraflı bir törenle yeni müzeye götürürken dünyaya antik çağların en büyük medeniyetlerinden biri olan Eski Mısır’ın mirasına sahip çıktığı mesajını da veriyordu.

Firavunların Altın Geçidi, Antik Mısır’ı konu edinen operalar üzerinde yeniden düşünmeme neden oldu. Evet, opera tarihinde Eski Mısır’ı anlatan güzel, etkileyici yapıtlar mevcut ve istiyorum ki Firavunların Altın Geçidi vesilesiyle bu operaları yeniden hatırlayalım.

VERDİ’NİN BAŞYAPITLARINDAN AİDA

Antik Mısır’da geçen en bilindik ve popüler opera hiç kuşkusuz İtalyan Besteci Giuseppe Verdi’nin başyapıtlarından biri olan ‘Aida’. Mısır ve Sudan Hıdivi İsmail Paşa, Kahire Opera binasının 1869’daki açılışı için Giuseppe Verdi’den bir opera bestelemesini istedi ve bunun için Verdi’ye yüklü bir ücret önerdi. Besteci de konusunu Mısır medeniyetinden alan ‘Aida’ operası üzerinde çalışmaya başladı. Eser yetişti yetişmesine, ama Fransa-Prusya savaşı nedeniyle dekorları, kostümleri zamanında yerine ulaştırmak mümkün olmayınca Kahire Opera binası başka bir Verdi operası olan ‘Rigoletto’yla açıldı. ‘Aida’ ise belirlenen tarihten iki yıl sonra Kahire’de sahnelenebildi.

Trajik bir aşk öyküsünü anlatan ‘Aida’, birbirinden güzel aryalar, koro parçaları, düetler barındıran ölümsüz bir eser. Eserin aryaları arasında ilk akla gelenler ‘Celeste Aida’, ‘Ritorna Vincitor’ ve ‘O Patria Mia’.

Müzikal anlatım dili ve atmosferiyle Antik Mısır’ı en iyi yansıtan sahne eserlerinden biri olan ‘Aida’ operasının konusu ise özetle şöyle: Habeşistan kralının Mısır firavununun sarayında esir olan kızı Aida ile Mısırlı Komutan Radames birbirlerine aşıktır. Öte yandan firavunun kızı Amneris de Radames’i sevmektedir. Radames, Aida’ya aşkından dolayı vatana ihanetle suçlanır ve ölüm cezasına çarptırılır, ancak ölüme tek başına yürümeyecektir.

SIRA DIŞI FİRAVUN AKHENATON

Çağımızın ilham verici bestecilerinden ve müzikte minimalist anlayışın önde gelen temsilcilerinden biri olan 1937 doğumlu Amerikalı Besteci Philip Glass da Antik Mısır tarihinden ilhamla bir opera besteledi. Philip Glass’ın, tek tanrılı din fikrini ilk ortaya atan kişi olan Mısır firavunu Akhenaton’la ilgili operası ‘Akhnaten’ adını taşıyor. 1980’li yıllarda opera repertuvarına giren bu eser, kadim Mısır’ın ruhunu barındıran, sadelikle örülmüş müzikal dokusuyla güzel ve etkileyici bir yapıt. İnternette kaydını bulup izlemeniz mümkün.

Hazır, Philip Glass’ın ‘Akhnaten’ operasından söz açılmışken sadece Mısır değil, dünya tarihinin de en sıra dışı hükümdarlarından biri olan Akhenaton’dan kısaca söz etmek gerekir. Milattan Önce 1353 yılında tahta çıkan ve on yedi yıl hüküm süren Akhenaton, bilinen tarihteki ilk tek tanrılı dinin yaratıcısıydı. Tahta geçtikten sonra kadim Mısır tanrılarına yüz çevirdi ve sadece Güneş Tanrısı Aton’u tanıdı. Ancak halk gizlice kendi inançlarını ve ibadetlerini sürdürdü. Bu yüzden toplum üzerindeki baskıyı arttıran Akhenaton, Aton dışındaki Mısır tanrılarını yasakladı ve tanrı heykellerini kırdırdı. Akhenaton’un ölümünden sonra baskı sona erince Mısır yine eski inancına geri döndü.

MISIR KRALİÇESİ KLEOPATRA VE SEZAR

Barok Dönemin önemli bestecilerinden Handel de Eski Mısır’ı konu alan operalar bestelemişti. Büyük İskender’in komutanlarından Ptolemaios’un soyundan gelen Mısır Kraliçesi VII. Kleopatra ile Romalı Komutan ve Lider Jul Sezar’ın aşkını odağına alan ‘Giulio Cesare’, bunların en bilineni. Güzel, incelikli, zarafetle örülmüş müzikleriyle hafızalara kazınan ‘Giulio Cesare’ dinlenmesi gereken bir eser. Yine Handel’in bestelediği ‘Berenice’ operası adını yine Helenistik Dönemden sonra Mısır’da tahtı ele geçiren Ptolemaios’ların soyundan gelen prens Berenice’den alıyor.

Büyük Fransız Besteci Jules Massenet’nin eseri ‘Cléopâtre’ ise Mısır kraliçesi Kleopatra ile Romalı Komutan Marcus Antonious’un öyküsünü anlatıyor. Massenet’nin ‘Thais’ operası da yine konusunu Mısır tarihinden alan bir eser. Opera tarihinde Antik Mısır’da geçen başka operalar da var, ancak en bilinenleri bunlar.

Opera bestecilerinin eşsiz görkemi ve kültürel birikimiyle hâlâ insanları büyülemeyi sürdüren Antik Mısır’a bunca ilgi göstermesine çok da şaşırmamak gerekir. Sizce de öyle değil mi?

ÖNCEKİ HABER

Yeşilçam oyuncusu Mustafa Dik’in 24 gün önce hayatını kaybettiği öğrenildi

SONRAKİ HABER

CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu: Emeklilerin bayram ikramiyeleri neden artırılmıyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa